Artık Türkiye’de kadın cinayeti ve tacizi haberleri duymak istemiyorsanız, size kökten çözümü söylüyorum: Şimdi anlatacağım yasayı çıkarmak.
*
ABD’de 1972’de çıkarılan “Title IX” yasası, tüm eğitim kurumlarında kız ve erkek öğrencilere eşit fırsat sunmayı zorunlu hale getirmiş. Yani okullarda verilen spor burslarını kızlar ve erkekler arasında yüzde 50-50 bölüştürülmesini mecburi kılmış.
Sonra ne olmuş biliyor musunuz? Bu yasadan önce liselerde öğrenim gören kız öğrenci sayısı 290 bin iken, 1978’de tam 2 milyona ulaşmış! Aynı şekilde; 1971’de 32 bin olan kız sporcu sayısı, 1977 yılında 64 bini geçmiş! Şu an ise bu sayı 200 binden fazla.
Dahası: 1970’te lise ve üniversitelerde okul başına sadece 2 kız takımı düşüyormuş. 1988’de ise bu sayı 8’e yükselmiş! Amerika’da en popüler ve en kalabalık kadın takımı sporu futbol olduğu için de bu yasa en çok futbol üzerinden kız çocuklarını eğitime sevk etmiş.
Futbol üzerinden eğitim
Gördüğünüz gibi bazen çok kökleşmiş, yaygınlaşmış bir meseleyi tek bir hamleyle çözebilirsiniz. “Title XI” gibi spora ve böylelikle eğitime cinsiyet eşitliği getiren bir yasa ile, kız çocuklarını sadece spora kazandırmış olmuyorsunuz. Zira bu spor bursu aynı zamanda eğitimi de bedava hale getirdiği için ve maddi imkânı olmayan birçok kız çocuğuna böylelikle eğitim fırsatı sunduğu için, bir anda ülke genelinde çok sayıda kız çocuğunu okula sokmuş oluyorsunuz. Yani o çocuğa geleceğini inşa etmek için yaşamsal bir imkân sunuyorsunuz.
Bir kız çocuğunun futbol oynaması ise sadece onun eğitimiyle ilgili bir açılım getirmiyor: Tabanda kız futbolcu / sporcu sayısı artınca, spor kulüpleri de takımlarına alacak kız oyuncu bulabiliyor. Bu da onları kadın takımı kurmaya teşvik ediyor.
Bir önceki yazımda “Üç Büyükler” denilen Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş arasında tek kadın futbol takımı olanın Beşiktaş olduğunu yazmış, artık hepsinin kadın takımı kurması için çağrıda bulunmuştum. İşte bizde de “Title XI” gibi bir yasa çıkarsa, bu kulüplerin kadın takımlarını kolaylıkla doldurabilmesini sağlar.
*
Daha önemli olan kırılma noktası ise şu: Anadolu’da bir babanın “Benim kızım Fenerbahçe’de oynuyor” deme imkânı bulması, onun için bugüne kadar belki de utanç duyduğu bir şeyi bir gurur vesilesi haline getirmiş olur. Bugüne kadar kız çocuğunu antrenmana göndermekten çekinen ve onun okumasını da istemeyen ailelerde, tüm bu önyargıların kırılmasını sağlar. O babanın göğsü kabararak kızını futbol sahasına ve okula yollaması imkânı doğurur.
Gelir ve prestij
Böyle bir adım spor kulüpleri ve ülke ekonomisi için de devasa bir imkan paketi sunuyor aslında. Her şeyden önce; kadın profesyonel oyuncunun artması, takımları ve elbette milli takımı çok daha güçlendirir. Daha başarılı olan takım da uluslararası başarılar getirecektir. Ayrıca kulüplere sponsorlukları da mıknatıs gibi çeker. Unutmayın; ABD’de üniversitelere bağış açısından en çok getirisi olan ve sponsorluk gelirleri getirdiği için de ülke bütçesine en çok katkısı olan spor dalı Amerikan Futbolu.
Tüm bunlar da tabii ki kadın futbolcuları TV’de çok daha görünür kılar. Bu da kadın-erkek eşitliğini, dünyada en çok sevilen ve en yaygınlaşmış olan spor dalı üzerinden görünür hale getirir. Bu çok güçlü bir dönüşüm demektir.
*
Ayrıca Türkiye için büyük bir prestij de getirir. Düşünün ABD’de kadın futbolunun bu kadar öne çıkmasının en önemli sebeplerinden biri, Çin’le bu konudaki mücadelesi olageldi. Amerikan devleti bunu öne sürerek, kadın futboluna çok daha fazla oyuncu ve izleyici çekmeyi başardı. Bu sayede kadın futbol maçlarında bugüne kadar kaydedilen en çok izleyici sayısı, 99’da oynanan ABD-Çin final maçında oldu: Tam 90,000 kişi ile!
Kaldı ki bizde de Vodafone’un sponsor olduğu Beşiktaş Kadın Futbol Takımının 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde dünyanın en önemli takımlarından Atletico Madrid Kadın Futbol
Takımı ile yaptığı gösteri maçına, kaç izleyici geldi biliyor musunuz? 30 bin! Demek ki başarılı bir kampanya yürütüldüğünde kadın futboluna on binler geliyor. Yani aslında seyirci de sponsorlar da bu adım için hazır belli ki. İş; devletin yasayı çıkarmasına, futbol kulüplerinin de takımı kurmasına kalmış durumda!
*
Türkiye’de 2013’ten beri kadın futbolunu güçlendirmeye çalışan “Kızlar Sahada”nın kurucusu Melis Abacıoğlu’nun sohbetimizde dediği gibi: Bir kadın futbol sahasında olunca, aslında hayat sahasında oluyor. Tam da bu yüzden: Kadınların hayat sahasında yaşadıkları adaletsizlikleri engellemenin yolu, futbol sahasında adaleti sağlamaktan geçiyor.