Vedat Milor

Vedat Milor

Tüm Yazıları

Bu yaz dolaştığım Kuzey Ege’den tadı damağımda kalan değişik lezzetlerle döndüm. Urla, Yağcılar Köyü’nde Hediye Hanım’ın evinde yediğim Sakız koyunundan kelle paça çorbası, Karaburun Lipsos Otel / Ata’nın Yeri’ndeki kaya koruğu, Tire, Kaplan Köyü’ndeki Çam Lokantası’ndaki iç bakla ve kuzu gerdanından keşkeğini unutamayacağım

Tadı Damağımda programını son bir aydır seyrediyorsanız Yeşil Ekran kapsamında gerçekleştirdiğim Kuzey Ege turunun çoğunu görmüşsünüzdür.
Ben bu geziyi gerçekleştireli iki ay geçti.
Ama aklımda kalan unutulmaz birkaç lezzet var.
Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.
Bu lezzetlerden birincisi Neriman Tokdil kara fırınında yediğim gevrek. Halil Ağa gevreği. “Simit denizde olur, bu gevrek” diyorlar.
Gerçekten de İstanbul’da seyyar satıcıların sattığı simit ile ya da pastane simiti ile ilgisi yok. Yanında güzel bir çay ve tam yağlı beyaz peynir ile basit ama unutulmaz bir kahvaltı.
Aynı kara fırının Girit kabaklı ve peynirli tepsi böreği de bir başyapıt.
Neriman Tokdil’in torunu, Yeditepe Üniversite öğrencisi Orge bir şiir yazmış ve Seferihisar’a armağan etmiş. “Bir Memleket Hatırası” adlı şiir şu dörtlükle son buluyor:
“O körpe tenindeki masumiyetini
Sakın kaybetme memleketim
Eşsiz mavilerindeki yelkenliler gibi
Seninle özgür kalbim.”
İnşallah, diyelim, bu lezzetler de masumiyetlerini kaybetmezler.
Masumiyetlerini kaybetmemelerini dilediğim başka lezzetler ile de karşılaştım.
Bunlardan bir tanesi Urla yakınında Yağcılar Köyü’nde Hediye Erdoğan Hanım’ın evindeki Sakız koyunundan kelle paça çorbası idi. Gerçek tandır ekmeği parçalanıp tabağa dizildikten sonra çorba dökülüyor. Hiç kuşkusuz söyleyebilirim ki bu kuzu son iki sene içinde ülkemde yediğim en lezzetli kuzu idi.
Buna yakın bir kuzu da Tire’deki Babaoğlu Lokantası’nın süt kuzu kuyu tandırı. Kendi suyuna ince pide batırılıp yemeye de doyum olmuyor. Porsiyon 12 TL. Erken gidin, öğleye bitiyor.
Gene Hediye Hanım’ın evinde tattığım ev yapımı nar ekşili ve sızma zeytinyağlı bahçe salatasını, doğal mayalı gerçek koyun yoğurdunu ve yörede calcatı da denen yumurtalı soğan zibiğini unutamıyorum. Erkek soğan da denen doğal soğanı yumurtalı olarak Alaçatı’nın Asma Yaprağı Lokantası’nda da denedim ama Hediye Hanım’ın evindeki lezzetin yanına bile yaklaşmadığını söyleyebilirim lokantadaki lezzetin.
Unutamadığım diğer bir lezzet de Karaburun Lipsos Otel / Ata’nın Yeri’nde tattığım kaya koruğu ve keçi sütünden elde edilen kopanisti peyniri. Harika bir rakı mezesi olan kaya koruğunu İstanbul’da çok tattım ama bu kadar körpe ve dirisini hiç tatmamıştım. Kopanisti peynirini ise ilk kez tattım ve kolay kolay unutamayacağım.
Tire’nin Kaplan Köyü’ndeki Çam Lokantası da çok körpe sebze, meyve ve otları yalın ve doğal olarak sunan bir lokanta. Sadece sızma zeytinyağı kullanılıyor yemeklerde. Burada yediğim her şey çok iyiydi ama özellikle unutamayacaklarım zeytinyağlı iç bakla, doğal mayadan yoğurt soslu kavurma üç ayrı biber, taze pişirilmiş ve diri kalmış enginar kalbi ve üstü domates salçalı ve kuzu gerdanından köy keşkeği.

Haberin Devamı

Ege gezisinde unutamadığım lezzetler

Haberin Devamı

Tire’nin Kaplan Köyü’ndeki Çam Lokantası’nın zeytinyağlı tabağı unutamayacağım lezzetlerden.

Haberin Devamı

İDO ve güvenilirlik

16 Temmuz Pazartesi sabahı bir bayan arıyor. “Deniz taksi rezervasyonunuzu iptal etmek zorundayız Vedat Bey.
Özür dileriz”.
Rezervasyonum 18 Temmuz Çarsamba Burgazada’dan, Bakırköy’e. Sabah 6’da. Eşimi uçağa yetiştirmek için başka şansım yok.
Nedenini soruyorum.
Mazotları yokmuş!
Birden aklıma kötü bir düşünce geliyor. Allah saklasın bir komşumuz ile savaşa falan mı girdik de mazot sorunu var.
Yok öyle bir şey.
Yapacak bir şey yok tabii. Bir gün önceden İstanbul’a geçip şehirde gecelemek zorundayız.
Bütün programım altüst oluyor.
Tabii programı altüst olan sadece biz değiliz.
Böyle bir durumda insan İDO gibi yeni özelleştirilmiş bir kurumdan ne bekler?
En azından kuru bir özür yerine gerçek bir jest.
Ne bileyim havayollarının yaptıkları gibi bir jest.
Bir sonraki sefere bedava ya da yarı fiyata taşıma.
Yok öyle bir şey tabii. Sadece kuru bir özür.
Cumartesi 21’i için bu sefer Bakırköy’den Burgaz’a saat 21:00’de deniz taksi rica ediyoruz.
Geç kalmışız. Hepsi rezerve. Bu anlaşılır.
Çaresiz kalarak başka ve daha pahalı bir özel deniz taksiye rezervasyon yaptırıyoruz.
Bakırköy’e gelince bir de ne göreyim?
Saat 21:00. 8 numaralı deniz taksi Bakırköy’de demir atmış. Rezervasyon falan yapmamış kimse. Boş boş bekliyor...
Bir de iki hafta geriye dönelim.
Ceren Sungu, Kabataş’tan deniz otobüsüne binip adaya benim evime geliyor.
Yanında dört şarap taşıyor.
İDO’dan içeri almıyorlar şarap var diye.
Üstelik de oradaki görevli kızcağıza bağırıp onu azarlıyor.
Suudi Arabistan ya da İran’da mıyız kardeşim? Yasak mı evine şarap götürmek? İsteyen İstanbul’da alışveriş yapıp dönüşte evine yiyecek-içecek götüremez mi?
Ben özelleştirme üzerine kitap yazmış biriyim. Başarılı özelleştirmelerin, özellikle tüketici metaları ve servis sektöründeki özelleştirmelerin ekonomiye katkısı olduğuna inanırım.
Örneğin Mey. Rakı sektörü özelleştirildikten sonra Galip Yorgancıoğlu’nun öncülüğündeki Mey’in hem rakı hem şarap sektörüne olan katkılarını kim yadsıyabilir?
Ama öyle gözüküyor ki Büyükşehir İDO’yu yeni sahiplerinden daha iyi yönetiyordu.
Ne diyelim?
İnşallah ya hatalarını düzeltir ve müşterilere gerekli saygıyı gösterirler ya da işi bir bilene devrederler.

Gastromondiale ve Türkiye’nin Uluslararası ödüllü şarapları
Geçtiğimiz 2 hafta boyunca ülkemizin uluslararası şaraplarının değerlendirmesini yaptım.
Eğer bu yazıları okuyup ilgilendiyseniz 26 kırmızı ve 4 beyaz şarabın teker teker detaylı değerlendirmelerini ve bu şaraplar ile ilgili teknik bilgileri İngilizce sitemde bulabilirsiniz.
www.gastromondiale.com

Ege gezisinde unutamadığım lezzetler

Konyalılar Etli Ekmek üzerine bir not

Kalitesini korumak bir yana daha da arttıran bir lokanta da Kazasker’deki Konya mutfağının İstanbul’daki bir numara temsilcisi Konyalılar Etli Ekmek. Okuyucular bu sevimli lokantayı ne kadar sevdiğimi bilir. Gerçek Konya çiçek bamya çorba, etli ekmek ve kuzu fırın üçlüsünü Michelin üç yıldızlı lokantaların yemeklerine değişmem.
Geçen haftaki ziyaretimde önüme bir de kara kabak Konya pidesi getirdiler. Kuşbaşı, etli ekmek, küflü pide ve kara kabak pide.
Ramazan sırasında ziyaret ederseniz mutlaka denemenizi tavsiye ederim.

Düzeltme: Geçen hafta Türkiye’nin Ödüllü Kırmızı Şarapları listesinde 84 puanla benim Umay Ceviker Bey ile tadımında 8’inci sırayı alan şarap 2009 Doluca Kav Öküzgözü değil, 2009 Doluca Tugra Öküzgözü olacaktır. Düzeltir, özür dileriz.