Geçen haftaki yazımda bu pazar Korsika şaraplarını daha genel ele alacağımı ve bazı tavsiyelerde bulunacağımı belirtmiştim. Adada beyaz ve roze şaraplar önde ama iyi kırmızılar da var.
Fransız şarapların etiketinde üzüm adı olmaz
Uçaklarda ikram edilen adi şaraplar dışında biliyorsunuz Fransızlar şarapların etiketine üzüm adını koymaz.
Nedeni basit. Şarabın kalitesini belirleyen üzüm cinsinden çok, teruar yani toprak ve iklim koşulları.
Korsika’da sekiz ayrı teruarın çok sayıda ve hepsi Vermentino’dan yapılan şaraplarını tattım.
Bunların hepsi AOC denilen ve farklılıkları üreticiler, uzmanlar ve hükümet yetkilileri tarafından teyit edilmiş olan apelasyon şarapları.
Her şeyden önce söyleyeyim. Korsika Vermentino’ları ile gene bu üzümden İtalya’da Sardinya adası ve Ligurya bölgesinde yapılan şaraplar arasında farklı teruarlardan gelen önemli farklılıklar var (kullanılan klonlar da farklı olabilir).
Bahsettiğim farklı apelasyonlar: AOC Ajaccio, AOC Vin de Corse,
AOC Patrimonio, AOC Corse Porto Vecchio, AOC Corse Figari, AOC Corse Sartene, AOC Corse Coteaux du Cap Corse, AOC Corse Calvi.
Bu sekiz bölgenin teruarları ve mineralite açısından toprağın özellikleri çok farklı. Şaraplar arasındaki farklılıklara üreticilerin stili kadar teruar farklılıkları da damgasını vuruyor.
Her apelasyondan iyi şaraplar elde ediliyor ama favorim özellikle AOC Patrimonio ve AOC Coteaux du Cap Corse. Patrimonio beyaz şaraplarının bahar çiçeksi ve egzotik meyve aromalarını, damaktaki ipeksi dokuyu ve zengin, dolgun (Fransızlar “gras” diyor) yapıyı ve bitimdeki mineral nüansları ve damakta kalan meyvemsiliği çok seviyorum. Asidite düşükçe olmasına rağmen bu şaraplar fena da yıllanmıyor. 10 senelik 2002 Domaine Santamaria azıcık oksidatif olmasına rağmen kremsi dokusu ve bitimdeki Bourgogne-Meursault şaraplarında görülen kavrulmuş kuruyemiş nüansları ile ilginçti. Özellikle tavsiye edeceğim üç üretici var bu apelasyonda: Domaine d’E Croce (d’Yves Leccia kuveyi deneyin), Domaine Antoine Arena ve Domaine Nicolas Mariotti Bindi.
Bir de Domaine Leccia’nin Vermentino değil, adaya özgü Bianco Gentile üzümünden yaptığı harika bir şarap var. Özellikle aramaya değer.
Bu şarapların hepsi lokantalarda
40 avro civarı.
Adanın en kuzeyindeki AOC Cap Corse beyazları gene Vermentino ama çok farklı. Denize olan mesafe, rüzgarlar, toprağın şist ağırlıklı olması gibi özellikler bu şarapları asidite açısından çok daha zengin kılıyor ve bitimde damakta tuzlu bir mineralite (salinite) hissi kalıyor. Öte yandan dolgunluk (“gras”) açısından değil, Fransızların “nerveux” dediği adeta çelik gibi bir dokuya sahip olmaları açısından dikkat çekiyor bu şaraplar. Hem güçlü hem de zarif olmaları bana Chardonnay üzümünden elde edilen Fransız Chablis’lerini hatırlatıyor.
Tavsiye edeceğim iki üretici Domaine Pieretti (özellike “Cuvee Marine”) ve Clos Nicrosi.
Korsika’nın beyaz şarapları yöresel deniz ürünleri için biçilmiş kaftan. Hem kabuklular ile hem de iskorpit, fener balığı gibi bu denizlerde çok bulunan lezzeti zengin derin deniz balıkları ile çok iyi gidiyorlar.
İlk tadımda vuruldum
Korsika beyazlarına tanıdıkça ve denedikçe âşık oldum ama rozelere ilk tadımda vuruldum.
Korsika rozelerinin pek çoğunda Grenache üzümü (yöresel dilde “Connanau”) var ama pek çoğu yöresel dilde Niellucio denen İtalyan ve Toskana Chianti’lerinin meşhur Sangiovese üzümü ya da başka hiçbir yerde raslamadığım Sciacarello adlı üzümden elde ediliyor. Birçok roze bu üç farklı üzümün kupaji.
Özellikle Sciacarello roze için çok uygun bir üzüm. Bana kanımca dünyanın en iyi rozeleri olan Fransız Sancerre bölgesi şaraplarını anımsatıyor bu şaraplar. Pinot Noir’dan yapılan Sancerre rozeleri gibi asidite açısından zengin ama aynı zamanda kırmızı meyveleri önde, diri ve canlı ve fevkalade cazip şaraplar bunlar. Beyazları anlatırken bahsettiğim sekiz apelasyonun hemen hepsinden roze şarapları içtim.
Beyazların aksine favori bir apelasyonum yok. Her apelasyon ya da AOC’de iyi roze yapılıyor.
Farklı milezimlerini denediğim ve hep başarılı bulduğum bazı rozeler şunlar:
Granit ağırlıklı teruarda aynı zamanda iyi beyazlar yapan Clos Canarelli adlı üreticinin rozeleri çok iyi. AOC Corse Figari’nin bu ünlü üreticisinin rozeleri beyazları gibi meşe aromasına boğulmamış. Şaraplar diri, canlı ve iştah açıcı. AOC Corse Sartene apelasyonunun rakimi yüksek vadilerindeki eski bağlardan elde edilen Domaine Saparale “Cuvee Casteddu” da çok iyi bir roze. Yüzde 100 Sciacarello olan bu şarap ipeksi bir doku ile canlı bir meyvemsiliği ve diri bir asiditeyi optimum şekilde birleştiriyor.
AOC Corse Calvi’deki Clos Landry roze benim için iyi bir rozenin bütün özelliklerini taşıyor: dengeli, diri, meyvemsi, reziduel şeker tam kıvamında ve asidite tarafından dengeleniyor, bitimde damakta hiç acımsılık yok ama şu nedense bizde moda olan o kötü “blush”lar gibi su gibi hafif bir şarap da değil. Bu güzel rozeler lokantalarda 20-30 avro arası. Korsika rozeleri sebze ve deniz ürünlü salatalar yanında yörenin pastorize edilmemiş keçi ve koyun sütünden elde edilen kuvvetli peynirleri ile de çok iyi gidiyor. Ayrıca Fransa’da yapılan en iyi prosciutto ve salamlar da Korsika’da yapılıyor ve yöresel rozeler şarküteri ile de ideal.
Yöresel kırmızılar oğlak ile iyi gidiyor
Korsika için nasıl “rustik” deyimini kullanırsam yörenin kırmızıları da aynen öyle. Grenache olsun, Sciacarello olsun, Nieluccio olsun, Barbarossa olsun, farklı üzümlerden elde edilen ve genellikle kupaj olan bu kırmızı şaraplar kuvvetli tanenlere ve yoğun bir dokuya sahip. Genç içildikleri zaman fazla zevk vermiyorlar. En az beş sene beklemek gerekiyor. En iyi (ve maalesef en pahalı) kırmızıları yapan üretici AOC Ajaccio’nun ünlü Comte Abbatucci ailesi. Bazı kuvelerinde daha önce hiç duymadığım ve sadece kendi bağlarında bulunan üzüm cinslerini kullanıyorlar. Bağları genelde çok eski olduğu için şarapları yoğun ve kremsi dokulu. Aynı nedenle meyvemsi olmaktan çok topraksı, mineralite açısından zengin, burunda çiçeksi ve çeşitli baharat nüansları olan şaraplar bunlar. Örneğin bir Abbatucci “Cuvee Ministre” gençken böyle ama 10 sene yıllanınca çok daha zarif bir dokuya kavuşuyor ve güç ile zarafet arasında denge kuruluyor.
Maalesef lokantalarda bu şaraplar 100 avro civarı.
Bunun yarısına fiyata bağları Abbatucci’ye bitişik başka bir üretici var: Clos Capitoro. Daha genç bağlardan geldiği için şarapları erken de içilebiliyor ve Abbatucciye benzer özellikler taşıyor ama bağlar
25-30 senelik olduğu için 80-100 senelik bağlara özgü derinlik yok tabii bu şaraplarda.
Aşırı kompleks diyemeyeceğim ama fiyatı uygun (35-40 avro lokantada) ve çok dengeli, çok zarif bir kırmızı da AOC Corse Porto Vecchio’dan geliyor: Domaine Granajolo “Cuvee J”.
Ben 2008, 2009 ve 2010 milezimlerini denedim ve özellikle 2009’u çok beğendim ama hepsinin ortak özellikleri var. Sciacarello ağırlıklı bu şaraplar burunda ve bitimde özellikle baharatımsı nüansları olan, gövde değil zarafet açısından öne çıkan, düşük alkole rağmen (yüzde
12.5 civarı) çelik gibi bir yapıya ve rahatsız etmeyen güzel bir asiditeye sahip ve tanenleri yuvarlak ve yumuşak şaraplar. Meşe fıçı kullanımı tam kıvamında. Bitimde damakta daha çok çilek ve ahududu gibi kırmızı yaz meyveleri lezzeti kalıyor ama hem burunda hem damakta tarçın ve meyankoku gibi nüanslar da hissediyorsunuz.
Yöresel kırmızı şaraplar Korsika’nın doğal beslenmiş ve güveçte usul usul pişmiş dana, oğlak ve kuzu yemekleri ile gayet güzel gidiyor. n