Nedir?
Hayvan zulmü (şiddeti) genellikle aktif ve pasif olarak iki ana kategoriye ayrılır. Aktif zulüm bir kişinin kasten bir hayvana zarar verdiği kötü niyetli davranışları ifade eder. Kasıtlı zulüm eylemleri genellikle en rahatsız edici davranışlardan bazılarıdır ve ciddi psikolojik sorunların belirtileri olarak düşünülmelidir. Bu tür davranışlar genellikle sosyopatik davranışlarla ilişkilidir ve çok ciddiye alınmalıdır. Pasif zulüm, suçun eylemin kendisinden ziyade bir eylem eksikliği olduğu ihmal durumlarıyla belirlenir. Ancak hayvan ihmali bir hayvanın şiddetli bir şekilde acı çekmesine neden olabilir. İhmal örnekleri açlık, dehidrasyon, parazit istilası, tasmanın bir hayvanın derisinde yetişmesine izin verme, kötü hava koşullarında elverişli barınma sağlayamamak ve bir hayvanın tıbbi yardıma ihtiyacı olduğunda veterinerlik hizmeti almasını sağlamamak olabilir.
Sebepleri
Kellert ve Felthous (1985) ve Merz-Perez, Heide ve Silverman'ın (2001) belirttiği gibi, hayvan zulmünü gerçekleştirme nedenleri çeşitli ve karmaşıktır. 1987’ben beri Amerikan Psikoloji A. Hayvanlara yapılan fiziksel saldırının gençlerde ve yetişkinlerde antisosyal davranış bozukluğunun bir
Hayatımızın devamı için kaygı önemlidir ve gereklidir ancak yoğunluğu ve sıklığı günlük rutin hayatımızda yapacaklarımızı yapamayacak noktaya getiriyorsa ortada anksiyete bozukluğu var demektir. Kaygı yaşamımızın erken dönemlerinde öğrenilir ve eğer baş etme yolları öğrenilmezse ve geliştirilemezse aynı durumla karşılaşınca yine aynı tepkileri vermesi olasıdır. Dolayısıyla anksiyete bozukluğu yaşıyorsunuz demektir.
‘’ Kaygı : genetik faktörler + çevresel faktörler + öğrenilemeyen baş etme yöntemleri ‘’
Sadece tek bir sebebi olmamakla birlikte anksiyete bozukluğu bunların hepsini içine alabilir. Önemli olan sizi nasıl ve ne derece etkilediğidir. .
Belirtileri?
-Yaşanan durumun en kötü ihtimalini düşünme döngüsü
-Huzursuzluk, mutsuzluk, gergin, endişeli olmak
-Yaşanan bir kaygı durumunda ve benzeri durumlarda aynı olumsuz durumun yaşanması hali.
-Yaşanan uyku sorunları
Bağımlılık denilince akla ilk alkol bağımlılığı, madde bağımlılığı veya sigara bağımlılığı gibi konular gelmektedir. Ama gelişen zaman ve teknolojiyle beraber alışveriş bağımlılığı oldukça artmıştır. Alışveriş bağımlılığını artıran bir durum ise gelişen teknolojiyle beraber her an elimizin altında olan telefonlardan, bilgisayarlardan istediğimiz gibi online olarak mağazaya gitmeye bile gerek kalmadan istediğimiz ürünür ahatça alabilmemizdir. Peki alışveriş bağımlılığı nedir?
Alışveriş bağımlılığı bir dürtü kontrol bozukluğudur. Kişi artan miktarlarda ve sıklıkta, çoğunlukla da planladığından daha fazla alışveriş yapar ve kendini durduramaz. Alışverişkolik diye de tanımladığımız alışveriş bağımlıları htiyacından ve gereğinden fazla kontrol dışı para harcayan kişilerdir.Bu kişiler para harcamaktan kaçamaz. Bu kişilerin stresle başa çıkamadığı durumlarda göstermiş olduğu ve sonucunda anlık rahatlamanın olduğu tepkiye alışveriş bağımlılığı denir.
Neden olur?
-Dürtü kontrolünde zorlanma ve kişik yapısı türü
Her 100 çocuktan 5'i okul korkusu yaşamaktadır.Araştırmalar okul korkusu yaşayan öğrencilerin bu korkuyu yaşama nedenlerini bulmuştur:
-Fiziksel nedenler (şişmanlık,zayıflık,bedensel özür vb.)
-Kendinden büyük veya küçük çocuklardan korkuyor olması.
-Anne-baba kavga edince annenin evi terkedeceğinden korkuyor olmasıyla çocuğun okula bırakılırken ki durumunun da aynı olacağını düşünmesi.
-Annenin çocuğuna normal olmayan bir şekilde bağlı olması ve bunu çocuğuna hissettirmesi.
-Çocuğun sinirli,ters sürekli ceza veren öğretmen imajını öğrenmesi ve her öğretmeni öyle sanması.
-Annesiyle evde kalan kardeşini kıskandığı için çocuk okulda olduğu zaman ona verilen ilginin azalıp kardeşine verileceği endişesini duyması.
Evlilik, iki kişinin ömür boyu devam etmesini istediği mutluluğa giden bir yoldur.Ancak bu durum bazen söz verdiğimiz şekilde devam etmiyor.Yaşanan sorun, sıkıntı ve gerilimler sonucu mutsuzluk şeklini alabiliyor.Bu mutsuzluk çiftler arasında çözülemediği hatta daha da kötüye gittiği durumlarda evliliği bitirme noktasına getirebiliyor. ''İncir çekirdeğini doldurmayan '' diye tarif edilen sorun bile sayamadığımız kimi durumlar bir de bakıyorsunuz sorunlar dizisi halini almış...
Evliliği Bitiren 10 Neden
1.)Başkaları!
Sen ve eşin dışındaki herkes başkasıdır. Evlilik kurumunda sen ve eşinin yaşam alanına sürekli birilerini sokmak, sürekli gündem konusu olarak onları ana gündem maddesi yapmak evliliği yorar, bozar ve bitirir. Bunu yapmayın.
2.)Sorumsuzluk!
Eşin ve sen birlikte bir çatı altına girdiyseniz eğer buradaki yaşam alanı içindeki işleri üstlenmek bir görev ve sorumluluktan ziyade size keyif veren bir durum olmalıdır. Eğer bu durum böyle değilse sorumluluklarını paylaş ve ona göre yaşa.Çünkü tek kadının ya da tek adamın omuzuna binen sorumluluk sadece evliliğinizi bitirmekle kalmaz sizi de bitirir...
Hayata gözlerimizi açtığımız andan itibaren hiç bilmediğimiz bir kültürde hiç bilmediğimiz bir ailede ve hiç bilmediğimiz bir sosyoekonomik durum sarıyor etrafımızı ve bir süre böyle yaşıyoruz... Sonra zaman geçtikçe bizim düşüncelerimiz oluşmaya başladıkça ve kendi seçimlerimizi yapabileceğimiz noktaya kendimizin geldiğini gördükçe başlarız çatışmalar yaşamaya ...
Genelde ergenlikle birlikte görülen çatışmalar yaşam boyu süregelmektedir. Çünkü yeni birşeyler öğrendikçe daha da çok bilinçlendikçe ve daha çok deneyimledikçe hayatı daha da radikal seçimler yapar halde buluruz kendimizi...
Peki bu seçimleri yaparken nelere nasıl dikkat etmeliyiz?
1.Acele Etmeyin!
Herkesin kişisel deneyimleyerek anlamlandırdığı ölüm ve acısını yaşamak farklıdır.Ama tüm ölümlerde tek bir ortak bir payda var ki o da zor hatta çok zor oluşu...
Bedeninin bir daha geri gelmemek üzre olduğunu bilmek zordur ama ölüm yasını atlatmak daha da zor...
Ölüm bedensel kayıp dışında ruhsal duygusal hatta kendi hayatımız için kaybedilenin yakınlığına göre yaşamsal bir kayıp bile olabilir.
Peki bu zor durumla nasıl başa çıkabiliriz?
Yas dönemini ortalama 3 ay yaşamak normal kabul edilebilir. 3 ay sonrası yaşantılar kişide istemediğimiz sorunlara yol açabilecektir.
Evliliğe atfedilen anlama göre evlilik başlar yürür devam eder yâ da son bulur..
Eğer sevgi ve aşk ise iki bireyi bir araya getiren o zaman da mutlu evliliğin sırrı çok da sır değildir aslında...
1.)Doğal Olun!
Her zaman aşkım, canım, bebeğim, hayatım ...vb gibi ifadeler kullanmıyorsunuz ya da kullanamıyorsunuz bazen farklı ifadeleri de içinde barındıran bir sözcük dökülüveriyor ağzınızdan ama burda dikkat etmeniz gereken husus saygıdır SAYGI! sinirlenince adıyla hitap edin mesela ağzınızdan illa da kötü bir şey çıkacaksa da adını çirkin söyleyin mesela :) Aynı tepkiyi yine vermiş olursunuz ve sinirinizi aslında yine dışavurursunuz.
2.)Ona Köstek Olmayın Destek Olun!
Zira bunu yaparken o da size aynı şekilde davransın ve bu davranışınız içselleşsin hatta öyle bir içselleşsin ki ne işinize ne çevrenize ne de ailenize saygısızlık yapmasın hatta yapmayı bırakın sempati bile kazansın inanın bu daha da keyifli oluyor.
3.)Hayatı Paylaşın!
Çünkü paylaşmak gerçekten güzeldir. Acınız paylaştıkça azalır. Neşeniz paylaştıkça çoğalır.