Hakan Bey merhaba, bize biraz kendinden bahseder misiniz?
Merhabalar Ümit Bey, yaklaşık 15 senedir turizm sektöründe sırasıyla The Marmara Taksim, Sheraton Çeşme, Jasmine Court Kıbrıs & Mia Pera, Radisson Blu Pera, Wyndham Grand Levent, Renaissance Istanbul Polat Bosphorus gibi gerek lokal gerekse uluslararası zincir otellerde yöneticilik yaptıktan sonra şu anda kendi girişimimiz olan Rest Turizm Otelcilik A.Ş. de Genel Müdür olarak görevime başlamış bulunuyorum. Burada uçak bileti, otel rezervasyonları, transfer, toplantı organizasyonları, eğitim, danışmanlık gibi hizmetler sunuyoruz. Bunun yanı sıra Nişantaşı Üniversitesi Gastronomi Bölümünde Öğretim Görevlisi olarak akademik çalışmalarımı doktorant olarak sürdürüyorum.
Gayet güzel bir kariyeriniz olmuş, peki insanlar niçin turizmde kariyerlerine başlamalı?
Baktığımızda Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü verileri göre 1,448 Trilyon dolarlık bir sektörden bahsediyoruz. Tüm dünyada çok büyük bir ekonomiden. Bugün baktığımızda ülkemizde hızla
Zaman Yönetimi Nedir?
Zaman Yönetimi; zamanı daha etkin kullanarak öncelikleri belirleyip, doğru planlama yapabilmektir. Asıl önemli olan ise zamanı mümkün olduğunca etkin ve etkili bir biçimde kullanma ve denetleme sistemi olan Etkili Zaman Yönetimidir.
Zaman tüm insanların eşit olarak sahip olduğu tek şeydir ama neden bazıları için daha kısadır bazıları için de uzun?
Unutmayın! Gün herkes için 24 Saat… Önemli olan bu süreyi değerlendirme noktasındaki başarımızdır. Hepimiz her gün metroya, metrobüse vs. toplu ulaşım araçlarına biniyoruz değil mi? Sen telefonun ile sosyal medyanda geziyorsun ben ise kitabımın bir bölümünü yazıyorum. Bana gün 25 saat verilmedi, ya da seninki 23 değil, o yüzden yakınmaktan vazgeç, harekete geç. İnan ki; gerçekten istersen vakit yeter…
Zamanı bazıları kısa algılarken bazılarının kısa algılamasının bilimsel bir açıklaması var. Buna Psikolojik Zaman denir. Psikolojik zaman hissedilen zamandır. Zaman çeşitlerinden bahsederken detaylandıracağım.
Neden zamanı yönetmek zorundayız?
Türkiye, güçlü iş gücü piyasası ve canlı iç pazarın temellerini oluşturan genç, dinamik ve artan nüfusuyla benzersiz fırsatlar sunmaktadır. Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre, Türkiye nüfusunun 2023 yılında 86,9 milyona, 2040 yılında ise 100,3 milyona ulaşması beklenmektedir. Nüfusun büyüme ivmesini sürdürerek 2069 yılında zirve noktası olan 107,6 milyona ulaşacağı öngörülmektedir.
Değişen ve gelişen dünyada geleceğin, dünyanın peşinden gittiği ileri yazılım teknolojilerinde olduğu bilinmektedir. Teknoloji bizlere büyük fırsatlar sunmaktadır. Ülkemizde üniversite ve yüksekokul sayılarının artmış olması, nitelikli genç ve yetenekli nesillerin yetişmesi açısından önemli değere sahiptir.
Birçok dünya ülkesinde okul öncesi dönemde robotik kodlama, yazılım derslerinin temel bilimler gibi zorunlu ders olarak okutulduğu bilinmektedir. Ülkemizde de önemli eğitim kurumları okul öncesi eğitimlerde bu dersleri vermeye başlamıştır. Gelişen toplumlar teknoloji üreten ya
Şirketler için inovasyonun gücü rekabetin gücünü belirlemekte güçlü bir etken halini alırken, otomotiv sektörü Endüstri 4.0 sürecini en hızlı benimseyen sektör olma özelliğini gösteriyor. Bu sayede 3D üretim olanakları ile maliyetlerini yüzde 50’ye varan oranlarda düşürmeyi başardı. Teknoloji geliştikçe de çoğu noktada sağladığı maliyet avantajlarının artması öngörülüyor. Bununla birlikte Türkiye’de otomotiv sektörünün yeni ürün ve kapasite yatırımları sayesinde büyümesini sürdürmeye devam edebilmesi için ise en önemli noktalardan biri Ar-Ge faaliyetlerini geliştirmek ve inovasyonu kurum kültünün bir parçası haline getirmek.
Türkiye’de otomotiv sektörü 12 firma ile 18 fabrikada faaliyetlerini sürdürüyor. Buna rağmen Türkiye’de ihracatın öncüsü olarak anılırken, dönüşüm içinde yer almadığı takdirde, geleceğinin parlak olmayacağı öngörüler arasında.
Daralan,
Eğer canınız soğuk su içmek isterse ne yaparsınız?
Muhtemelen buna sahip olabilmek için en yakın marketten soğuk bir şişe su alırsınız. Her ne meslek grubunda olursanız olun, hayatınızın her anında alıcı tarafa yani müşteri tarafına mutlaka geçersiniz bu bir şişe su almak dahi olsa... Satıcılar ile Alıcılar arasındaki bu sonsuz ilişki döngüsünde bazen zorlu insanlarla karşılaşmak bizi yorabilir ya da üzebilir. Özellikle satış mesleğinde görev yapan kişiler bir ürün ya da hizmet sunarken karşılarındaki kişinin nasıl bir müşteri olduğunu anlamak üzerine eğitilirler. Bu eğitimler sonrasında yine de insan motivasyonunu kaybedebilir, çünkü işimiz insanla ve insan sürekli gelişen her ne kadar ortak bazı davranış şekilleri olsa da her biri birbirinden farklı tepkiler verebilen dinamik bir canlıdır. Dolayısı ile bu yazımızda herhangi bir sebepten dolayı öfke içinde olan müşterileri yönetebilmenin püf noktalarına bakacağız.
Öncelikle ‘’Öfke’’ nin ne olduğunu tanımlamak ile işe başlayalım. Öfke; herhangi bir nedenden dolayı
İşte, Topluluk Önünde Strese Girmeden Rahatça Konuşmanın Sırrı; Çoğumuz kariyerimiz boyunca ufak ya da büyük gruplara konuşma yapmışızdır, eğer henüz bu konuda bir tecrübeniz olmadıysa ileride bir şekilde mutlaka olacak. İster sosyal yaşantımızda isterse profesyonel yaşantımızda olsun topluluk önünde konuşma yapmak her zaman yüksek heyecana neden olur. Heyecanlanırız çünkü sahne deneyimimiz yoksa insanların bize baktığında bir hatamızı bulacaklarını düşünürüz. Avuçlarımızın içi terler çünkü beynimiz kendimizi ait olmadığını düşündüğü bir yerde görür ve endişelenmeye başlar. Üstelik bazı zamanlar konuşma yaparken neler söyleyeceğimizi unuturuz hatta birçok kez akıcı konuşamaz, kekelemeye başlarız.
Topluluk önünde konuşurken dikkat edilmesi gereken önemli noktalar var, gelin hep birlikte işimize yarayacak bu önemli adımları inceleyelim.
•Sahne korkusu eğer bu alanda bir profesyonel değilseniz gayet normal karşılamanız gereken bir korkudur. Alanının profesyonelleri dahi birçok
Hayatınızı değiştirecek 90/10 sırrı inanılmazdır!
Çok azımız bunun farkındadır.
Sonuç?
Pek çok insan gereksiz yere stresten, dertlerden, problemlerden ve baş ağrısından acı çekmektedir.
Bu sır nedir?
-Hayatın %10‘u, sizin başınıza gelenlerden oluşur.
-Hayatın diğer %90‘ına ise sizin bu başınıza gelenlere nasıl davrandığınızla karar verilir.
Zamanı geriye getiremiyor, ileriye alamıyoruz sadece ‘’An’’ var ve bir çoğumuz maalesef ‘’an’’ı yaşamayı başaramıyoruz. Zamanı planlayarak etkili ve etkin şekilde düzenleme şansımız var ancak burada da başka bir şey var, yaşamımızdaki 1 saatin değerini hiç düşündünüz mü?
Peki Neden zaman yönetimi yapılmalıdır?
Ortalama bir insan ömrü aşağı yukarı iki yüz bin (200.000) planlanabilir saatle sınırlıdır.
İktisadi olarak yapılan araştırmalara göre, bir insan toplam iş görebilme gücünün ancak %30 - %40 'nı kullanabilmektedir.
Peki geriye kalan %60 civarındaki iş görebilme gücü nereye gidiyor?
Fark 24 saatin kullanış şeklinde gizlidir. İnsanlar genel olarak 24 saatini nasıl harcar?
FAALiYET SÜRE (SAAT)
Boş durmayıp bir iş yapsanız dahi, o anda yapılacak daha önemli bir işiniz varsa zamanınızı boşa harcıyorsunuz demektir.