Zelenskiy hayali olan Ukrayna’nın NATO üyeliğini başından beri zorluyor. Resmen olmasa da hiç değilse NATO’nun destek güvencesini hissetmek, Putin’e de bunu hissettirmek istiyor. Bunda başarılı oldu da. Başlarda “Yalnız bırakıldık” diye sitem eden Zelenskiy, ABD ve NATO ülkelerinin güvencesi, silah desteği ve Rusya’ya yönelik ekonomik yaptırımlarıyla Putin’in karizmasını çizdi. Onun için de Kremlin sürekli NATO’yu Kiev yönetiminin suç ortağı olmakla itham ediyor. Hatta bu durumun NATO’yu Rusya ile doğrudan çatışma durumuna yakınlaştırdığını bile belirtti. Zelenskiy’in bunu ne kadar istediği ve zorladığı da ortada. Dolayısıyla, Ukrayna ve Rusya gibi Avrupa’nın da savaştan yorulduğu, bıktığı, ABD’nin de Zelenskiy’e ‘Masaya otur’ diye baskı yaptığı iddiasının daha ön plana çıktığı şu günlerde Polonya toprağına düşen füzeler “Eyvah, 3. dünya savaşı mı?” paniğiyle birlikte kafaları da karıştırdı. Çünkü Zelenskiy’in “NATO’nun topraklarına füze fırlatılması ortak güvenliğe yönelik bir Rus saldırısıdır” suçlaması havada kaldı. Biden, NATO ve Polonya “Rusya’nın değil, Ukrayna’nın hava savunma füzesi” diyor. Zelenskiy ise “Füzeyi bizim atmadığımıza eminim. Adres Rusya” noktasında ısrarlı. Zelenskiy’in daha sonra yaptığı bir başka açıklama da şöyle:
“Ben yüzde 100 bilmiyorum. Bence dünya da ne olduğunu yüzde 100 bilmiyor ama eminim ki bu bir Rus füzesiydi ve biz de hava savunma füzeleri kullandık.”
Hal böyle olunca da tartışma NATO’yu savaşa çekme amaçlı bir tezgâh olasılığına da evrilmiş durumda. Ki bu bağlamda Rusya’nın BM temsilcisi Ukrayna’yı Polonya’ya füze atarak provokasyon yapmakla suçladı. NATO’yu devreye sokmak için Zelenskiy’in yaptırıp Putin’i sorumlu göstermeye çalıştığını iddia ediyor. Kısacası, sahada füzeler, diplomaside de suçlamalar karşılıklı havada uçuşuyor. Karşılıklı notalar veriliyor. Bu durumda akla gelen soru da belli:
ABD ve İngiltere’nin bilgisi dışında asla hareket edemez, konuşamaz denilen Zelenskiy böyle bir çılgınlık yapar mı, yapabilir mi? Soruya dün konuştuğum bir istihbaratçının verdiği yanıt ilginçti:
“Olabilir ama ihale Zelenskiy’in üstüne kalmaz.”
Niyesi de şuydu:
Zelenskiy ‘Evet, biz yaptık’ der mi, diyebilir mi? Asla. O nedenle bilmiyormuş gibi davranıyor. Ama her şeye rağmen Rusya’nın üzerine dikkati çekip olduysa bile kendi bilgisi dışında gelişmiş olabilir mesajı vermek istiyor. “Benden habersiz, bilgim dışında olabilir” hikâyesi yani. Elbette bu doğru da olabilir, sorumluktan sıyrılma tezgâhı da. Ama hangisi olduğunu anlamak da pek mümkün değil. Savaş biter de bir komutan ya da birileri “Zelenskiy emir verdi, biz de attık” diye itirafta bulunursa, belki... Yoksa unut. Mesela Ekim 1992’deki NATO tatbikatı sırasında Muavenet muhribimiz, Ege’de ABD uçak gemisi Saratoga’dan ateşlenen iki adet Sea Sparrow hava savunma füzesiyle vuruldu. Ortaya çıktı mı, kim emir verdi, kasıtlı mıydı, değil miydi? Bilmiyoruz. ABD bu olayın kaza olduğunu açıkladı. Ancak kaza olması imkânsızdı. Çünkü bu füzelerin ateşlenebilmesi için altı ayrı karara ihtiyaç vardı. Üstelik bu işlemler ayrı ayrı odalarda bulunan personel tarafından yapılmaktaydı. Dolayısıyla, füzelerin peş peşe kazayla ateşlenmesi inandırıcılıktan uzaktı.
Özetle, dememiz o ki Polonya’ya düşen füzelerin çıkış noktası henüz tartışmalı, flu ama öyle ya da böyle Zelenskiy ile Biden’ın birbirlerine ters düştüğü, çeliştiği net. Bunun da bir güven bunalımını getireceği açık. Tabii ABD de oynamıyorsa. Dolayısıyla, bu füze krizine Kerç Köprüsü’nün uçurulması, Rus siyaset uzmanı Aleksandr Dugin’in kızının aracına bomba konularak öldürülmesi, Rusların çekilirken çok sayıda sivili katlettiği iddiaları gibi esrarengiz olaylar zincirine eklenen yeni bir halka da denilebilir. Zira hepsi de tam olarak aydınlanmadı, kimin yaptığı kanıtlanmadı. Yani çözülemeyecek olaylar artıyor, bu da durumun daha da karmaşıklaşmasına neden oluyor. Niyesi malum. Bölge giderek savaştan ziyade artık çok sayıdaki istihbarat örgütlerinin kendi ülke menfaatlerini savunmak için kendi gizli politikalarını sahaya sürdüğü, taktiklerin denendiği bir laboratuvar haline geldi. Herkes kendi oyun planını devreye sokma derdinde. Evet, Ukrayna haklı olarak ülkesini savunuyor, işgal altındaki topraklarını kurtarmaya çabalıyor ama birileri tarafından kullanıldığı da çok açık. Bu arada tek kaybeden de Ukrayna halkı oldu, masum insanlar öldü, milyonlarcası yerini yurdunu terk etmek zorunda kaldı.