Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasiler açısından günümüzün popüler başlıklarından biri oy potansiyeliyle 2023 seçimlerinde kritik önemdeki “Z Kuşağı”... O nedenle de tüm siyasi partiler genellikle 2000 yılında ve sonrasında doğanları ifade eden bu kitlenin peşinde. Aslında buna anlama, yakalama yarışı da denilebilir. Çünkü Z kuşağı kesinlikle geçmişi konuşmak istemiyor. Yani geçmişe atıflar yapan, hele de kavgacı klasik siyaset dilinin bu kuşağı yakalaması zor. Dahası, siyaset bilimcilere göre; bu kuşaktakilerin büyük çoğunluğu herhangi bir siyasi partiye yakınlık duymadığını ifade ediyor. Kendilerini evrensel değerlere daha bağlı hissediyorlar ve mevcut siyasetin yaslandığı kategorileri reddediyorlar. Hatta bu gibi konulardan sıkılıyorlar da. Kısacası günümüz siyaset anlayışıyla Z kuşağının siyasete bakışı çok zıt. Onun için de partilerin farklı bir arayış ve çaba içinde olması kaçınılmaz. Bu anlamda da son zamanlarda her partiden oldukça iddialı söylemler, etkinlikler söz konusu. Hem reel hem de sanal ortamda. Peki bunlar ne kadar gerçekçi? Ya da bugüne kadar yoğun faaliyetler yaptık, iletişim anlamında epey yol aldık diyen hemen her parti bir farklılık yarattılar mı, onları yakaladılar mı? Veya politikacı bakışıyla Z kuşağının oyları çantada keklik diyebilirler mi? Asla... Yapılan kamuoyu araştırmaları da bunu doğruluyor zaten. Mesela son üç yılda 3 çalışma yapan kamuoyu araştırma sektörünün önde gelen isimlerinden Özer Sencar diyor ki:

Haberin Devamı

“2018 seçiminden bugüne yani 2023’ü kastediyorum 5.5 ya da en çok 6 milyon yeni seçmen girecek listelere.2020, 2021 ve 2022’de yaptığımız araştırmalara göre bu gençlerin yüzde 40’ı çok açık net bir şekilde siyasilere, siyasi partilere ve liderlerine karşı mesafeli duruyorlar. Kararsızım, partilere uzağım diyen bu gençler siyasetçilere karşı çok ciddi bir güvensizlik yaşıyorlar. İktidarın kötü yönettiğini muhalefetin de yönetebileceği inancı ve güveni oluşturmadığı kanaatindeler. Bu tavır da onları siyasetten uzaklaştırmaya sebep oluyor. Oy vermeye gitmeyebilirler, ne yapacağını şaşkın bir şekilde hareket edebilirler. Bu siyasal bir krizdir. Nasıl aşılabilir sorusu önemli ama doğrusu bu konuda açık net bir şekilde elimizde bir veri yok. Ama şunu söyleyebilirim genellikle insanları yönlendiren partiler değil liderlerdir. Şu anda siyasi parti liderleriyle ilgili gençler arasında olumlu bir algı, güçlü bir sempati yok. Hiçbirisine yok. Yani yüzde 20’si birisini yüzde 10’u diğerini seviyor olabilir ama gençlerin yüzde 40’ı, 50’si şu lidere sempati ve güven duyuyor diyebileceğimiz bir ortamda değiliz şu anda.”

Haberin Devamı

Gençlik kampları, parti okulları, kurslar gibi etkinlikler Z kuşağını etkiliyor mu, etkiler mi?

“Kitlesel anlamda insanları çekip götürecek olan kişiler liderlerdir, parti programları, partilerin uyguladıkları bir takım değişik aksiyonlar belirli sayıda gence hitap eder. Yani bu tip faaliyetlerin çok büyük kitlelere ulaştığını zannetmiyorum. Dolayısıyla rüzgar yaratan birisi olursa bu gençlerin önemli bir kısmının sandığa gideceğini düşünüyorum.”

Haberin Devamı

Siyasilerin instagram paylaşımları, tweetleri ne kadar etkili?

“Büyük hareketleri rüzgarları yapacak olan siyasi partilerden ziyade Sivil Toplum Örgütleri belki bir miktar etkili olabilir. Çünkü gençlerin en çok güvendiği kurum STK’lar şu anda partiler değil.”

Sencar, Z kuşağının sandığa gitmesi ve tercihlerinin neden önemli olduğunu da şöyle özetliyor:

“Çok önemli çünkü 2 ittifak arasında bu kadar büyük bir fark yok. Yani 5,5 milyon iktidar değiştirebilir bir çoğunluktur. Şu anda bu bahsettiğimiz 5,5-6 milyon kişi 10 puandır. Bu 10 puan nereye sarkarsa orayı kazandırır...”

Yani dememiz o ki; “Z kuşağının tercihi bizden yana” diyen ve buna bağlı olarak hesaplar yapan varsa pek fazla buna güvenmesinler. Çünkü bırak onların oylarını çantada keklik görmeyi, daha birçoğunu sandığa gidip, oy kullanma konusunda dahi ikna edememişler. Değişen bir durum söz konusu değil yani. Dolayısıyla bu kararsız kitleyi ikna etmek, çekmek isteyenlerin çok daha farklı söylem ve aksiyon içinde olmaları şart. Yoksa Z kuşağını çözdüm, dilinden anlıyorum diye havaya giren ya da böyle bir algı yaratmaya kalkanların sandık hesabında ciddi anlamda yanılgı içinde olduğu açık ve net...