Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasetin sıcak gündeminde özellikle muhalefet partileri hareketli günler yaşıyor. Hem ittifak hesapları ve Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu hem de hedefledikleri Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e dönüş yolunu açacak parlamento aritmetiği anlamında farklı senaryolar söz konusu. Mesela 6’lı fotoğraf veren blokun 28 Şubat’ta açıklayacağı yol haritasının içeriği ya da HDP’nin önderliğindeki 3. ittifak durumu gibi. Çünkü bir yanda “6’lı fotoğrafa HDP de eklenmeli, o olmazsa aritmetik çoğunluk hesapları tutmaz” tartışmaları sürüyor, diğer yanda da “Zaten beraberler 3. ittifak sadece bir taktik” iddiaları var. Yani beraberiz ama ayrıymış gibi duralım hikâyesi. Nitekim CHP lideri Kılıçdaroğlu da 3. ittifakın hem demokrasi hem de Millet İttifakı yararına olacağını söyledi zaten. Yine esas nokta Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Kılıçdaroğlu başta olmak üzere konuşulan isimler, seçenekler ve onlar üzerine süren tartışmalar ise malum. Dolayısıyla, söz konusu her senaryo da kendi içinde farklı değişkenlere bağlı olarak riskler taşıyor ve mutasyon olasılığı da yüksek. Tabii bunlar siyasetin daha çok genel stratejik ve masa başı boyutları ama bunun bir de klasik sokak boyutu var. Evet, bu bağlamda da sürekli yenilenen kamuoyu araştırmaları ve onların oransal sonuçlarına odaklı hararetli polemikler oluyor ancak, özellikle ekonomik gelişmeler nedeniyle oranı çok yüksek olan kızgın, kırgın seçmenin tamamıyla terk etmiş, yani tüm köprüleri atmış seçmen anlamına gelmeyeceği de savunuluyor. O nedenle kararsız denilen büyük kitleyi oluşturan seçmenin tavrını etkileme anlamında iktidar ve muhalefetteki siyasilerin performansı da kritik önemde. Özellikle de sorunlara çözüm odaklı somut projeler ve bunların yapılabilirliğine ikna ve güven durumuyla orantılı olarak. Kısacası, sadece en tepe değil tüm vekil adaylarının da işleri oldukça zor. Hatta sokağın nabzını en iyi tutan siyasilerden CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin bunun vekil adaylarının en zor seçimi olduğunu söylüyor. Niyesini de şöyle anlatıyor:

Haberin Devamı

“Sokakta şöyle bir durum var. Milletvekilleri önemsizleşti, vatandaşın gözünde anlamsız hale geldi. Bunun emaresini bir önceki seçimde de gördük. Cumhurbaşkanı adayları ile milletvekilleri oyları arasında bir fark vardı, şimdi bu fark daha yükseldi. Çünkü nedeni şu: Milletvekilleri çok etkisiz hale geldiği, sokakta kimsenin derdine sorununa bir çare olamayacak bir durumda olduğu için, vatandaşlar da vekillik konusunda daha soğuk bakıyor. Öyle bir hale geldi ki sanki bir yükmüş gibi, maaşı, yediği yemek tartışılır hale geldi. Siyasette dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Bunun nedeni de millet kendisi seçemediği için sahiplenmiyor. Seçebilse bu kadar tartışılır hale sokmaz. Yani vatandaş diyor ki muhtarımı seçer gibi vekilimi de ben seçeyim ve hesap sorabileyim. Ama seçemiyor çünkü siyasi partilerin genel merkezleri tayin ediyor. Genel başkanların istemediği adam vekil olabilir mi? Listeye yazmazsa nasıl olacak? Vekil de bunu sokakta anlatamıyor. Bu tayinli sistemden ve üyeliklerin işlevsiz hale gelmesinden dolayı ciddi bir tepki var. Sahada bunu net olarak görüyorum.”

Haberin Devamı

Hangi anlamda?

Haberin Devamı

“Vatandaş vekillere de milletvekili seçimlerine de ilgisiz. Çünkü bir bölgedeki mahallede seçmen rahatlıkla aradığında muhtarına ulaşabiliyor mu, ulaşabiliyor, çok net. Hatta muhtar dönmek zorunda, dönmezse bedelini ödüyor. Peki, sıradan bir vatandaş milletvekillerine ulaşabiliyor mu, derdini anlatabiliyor mu, anlatırsa bir çözüm bulabiliyor mu? Yok. Durum, vaziyet böyle olunca, ne olacak yani? Üstüne üstlük bu sistem öyle bir hale getirdi ki milletvekilleri sokağa çıkamıyor, çıkmıyor. Eskiden sürekli ziyaret yapan milletvekillerinin dolaşmadığını görüyorum. Bu tehlikeli. Bunu mutlak siyasi partilerin bir gözden geçirmesi lazım ve özellikle de üyeliği anlamlı, aktif bir hale getirmesi lazım. Sonunda sandıkta sonucu alacaksınız, sonucun alınabilmesi için de sağlıklı ve güvenli bir ortamın yaratılabilmesinde üyeler çok önemli. Yani bu atamalı sistemden vazgeçilmesi lazım. Vatandaşımız muhtarını seçtiği gibi belediye meclis üyesini, belediye başkanını, vekilini de seçebilmeli ki zaten dünyada demokrasilerin de olmazsa olmazı budur. Aksi takdirde, önümüze sandık geldiği zaman eğer bu sistem bu düzen, atamalı sistem devam edecekse seçim sonuçlarında çok farklı sonuçlar görebilirsiniz.”

Ne gibi mesela?

“Yani cumhurbaşkanına oy verir, vekillik konusunda değişik partiler ya da farklı tercihler kullanabilir, hatta boş bırakabilir. Yani o risk var ve ihtimalini yüksek görüyorum. Parlamentoda oluşacak milletvekili yapısı ile Cumhurbaşkanlığı sonucu birbirine uymayabilir.”