Ukrayna'nın NATO üyeliği zaten hayaldi ama o da kırmızı çizgiyle noktalandı artık. Rusya öyle acımasızca vurdu ki Ukrayna ordusunun savaşma güç ve kabiliyetini tamamen ortadan kaldırdı. Hava savunma sistemi, iletişim ağları, havaalanları, komuta, kontrol merkezlerini yok ederek Ukrayna'yı felç etti. İnsanlar öldü, evlerini barklarını terk ederek korkuyla yollara düştü. "Beni buna zorladılar" diyen Putin şimdi ne istiyor? Rusya'ya bağlı ya da Rusya yönünde bir yönetim. Yani bağımsız Ukrayna Devleti, halkının kendi hür, özgür iradesiyle yönünü tarafını seçmesine izin vermiyor. Gerekçe olarak da "Benim güvenliğim ya da çıkarım söz konusu, seni asla bırakmam" diyor. Kafa böyle olunca da hak, hukuk, kural, vicdan falan takmıyor, kaba güçle basıyor tokadı ya da sarılıyor silaha. Üstelik bu sadece son zamanlarda yaşanan değil Ukrayna'nın Sovyetler Birliği'nden ayrıldığı 24 Ağustos 1991 tarihinden bu yana aralıklarla devam eden sıkıntılı bir süreç. Mesela, Rusya yanlısı Viktor Yanukoviç iktidarının Kasım 2013’te Ukrayna-Avrupa Birliği Ortaklık Anlaşması’nı imzalamayı reddetmesi üzerine Kiev’de başlayan olaylar, Ukrayna’yı kaosa sürüklerken, Rusya ile Batı arasında “Soğuk Savaş” yıllarını aratmayan gerginliklerin de başlangıcı oldu. Rusya yanlısı Yanukoviç’in iktidardan inmesi talebiyle Kiev'de başlayan kitlesel protesto eylemleri, polis ve göstericiler arasında silahlı çatışmalara dönüşerek başkenti savaş alanına çevirdi. Çoğunluğu radikal milliyetçilerden oluşan eylemciler ile güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmalarda 100’ü aşkın kişi hayatını kaybetti, yüzlerce kişi yaralandı. Olayların ardından Yanukoviç ülkeyi terk etti. Batı destekli muhalefet iktidara geldi. Kırım, Rusya tarafından ilhak edildi. 2019'da Ukrayna Halkı'nın oylarıyla (yüzde 73.22) iktidara gelen Batı yanlısı Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy döneminde bugün yaşananlar da işte bu saplantılı durumun katliam noktası. Dolayısıyla, tam anlamıyla hastalıklı "Ya benimsin ya da kara toprağın" mantığı, kafası söz konusu yani...
Ukrayna'nın belalısı böyle de onu bu zulümden, zorbalıktan kurtarmak için el uzatan, hatta “Bırak onu, bana gel” diye kışkırtan ABD, İngiltere melek mi? Asla... En başta güvenilmezler bir kere. Anında satarlar, ortada bırakırlar. Bunu da dünya âlem biliyor. Çünkü bu anlamda bagajları tıka basa dolu. Sadece bu bölgeden örneklersek, ABD ve NATO 2008'de Gürcistan üyeliğe hazır dedi. Putin kısa bir süre sonra Gürcistan'a müdahale etti ve Osetya, Abhazya'yı kopararak, bağımsızlığını tanıdı. ABD ve NATO ne yaptı o zaman? Şu anda ne yaptıysa onu...
Yine ABD 2014'te bu kez Ukrayna NATO üyeliğine hazır dedi. Putin ne yaptı? Kırım'ı ilhak etti. ABD ve NATO'nun tavrı, tutumu ne oldu? Şu anda ne yaptıysa o. Kınamalar geldi, ekonomik yaptırımlar uyguladı. Kısacası, her ikisinde de bugün olduğu gibi sessiz kaldı, hiçbir şey yapmadı.
Yardımsever(!) ABD'nin kol kanat germe ve sahip çıkma konusunda ne kadar gayri samimi olduğunu gösteren bir başka örnek de Biden'ın müthiş silah ve para desteği diye vurguladığı şu sözler:
"Ukrayna'nın savunması için 650 milyon dolarlık 'Javelin' füzeleri dâhil askeri mühimmat sağladık, daha önce de 500 milyon dolarlık insani yardım ve ekonomik destek verdik."
Çünkü aynı ABD'nin Suriye'de terör örgütü PKK/YPG/PYD'ye gönderdiği silah ve malzemelerin toplam miktarı 2.5 milyar dolar civarında. Dahası, Javelin füzeleri tanklara karşı kullanılıyor, uçaklara etkisi falan söz konusu değil. Bu durumda da evet yardım algısı var ama gerçekte hikâye. Ya da ABD anti-tank füzeleri Javelinlerle Ukrayna'yı sokak çatışmalarına zorlama, mahkûm bırakma hesabı söz konusu. Nitekim Biden'ın son konuşmasında buna dönük sinyaller de vardı.
NATO’nun nihayet dün göndereceğiz diye açıkladığı hava savunma sistemlerinin ne zaman Ukrayna’ya gideceği ise meçhul...
Dolayısıyla, aslında tüm bunları en iyi bilmesi, olabilecekleri öngörmesi gereken kişi de Zelenskiy'di ama maalesef o da şimdilerde "Yalnız bırakıldık" diye feryat ediyor. Tıpkı daha önceki örneklerde olduğu gibi.
Özetle, Ukrayna hiç kendi yanlısı gibi olmadı, olamadı. Hep ABD veya Rusya yanlısı gibi göründü. Bu anlamda da ne tarafa dönse ya iç karışıklık çıktı, kan döküldü ya da topraklarından oldu. Mesela bugünkü durumun başat gerekçesi denilen NATO üyeliği 2001'de de gündemdeydi. Hatta bu amaçla NATO konseyi Kiev’e gitti. NATO ile Ukrayna ilk defa bu düzeyde bir ilişki kurdu. Ama o zaman da Ukrayna içinde bir kısım NATO’ya katılma yanlısıydı, bazıları mesafeliydi, bazıları Rusya yanlısıydı. O nedenle, iş daha baştan sürüncemeye kaldı. Daha doğrusu, o gün iktidarda Rusya yanlıları olduğu için Ukrayna kaderini belirleyemedi. Yoksa o zaman NATO'ya girseydi ya da alınsaydı sorun olmazdı. Rusya kimseye posta koyacak durumda değildi. Dolayısıyla, yaşananlardan alınacak dersler çok fazla. Tabii en başta geleni de şu:
Bugün karşı karşıya gibi görünen ABD ve Rusya hiçbir zaman tarihte savaşmadılar ama ABD ve Rusya her savaştan sonra daima paylaştılar. Önümüzdeki sürecin de buna evrileceği net. Yani olan Ukrayna'ya oldu...