ABD Başkanı Joe Biden, izleyeceği dış politikayla ilgili konuşmasında, diplomasiyi kullanacağını, geleneksel müttefiklerle yakın iş birliğine geri dönüleceğini söyledi ama gelişmeler ve gelen emareler ise istihbarat örgütleri vasıtasıyla el altından örtülü operasyonların da ivme kazanacağı yönünde. Nitekim daha geçen akşam ekrandaki Biden’ın politikasına dönük tartışmada eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin, ABD’nin Türkiye’de suikast hazırlığında olduğu iddiasını bir kez daha yineledi. Pekin, ABD seçimlerinin sonrasında yaptığımız konuşmada bize de örtülü operasyonların daha da ön plana çıkacağına dikkat çekerek (28 Kasım 2020 tarihli yazımız) şöyle demişti:
“Pandemi var, ekonomik sorunlar var; bütün bunlara baktığımız zaman Türkiye’de bir de kültürel, mezhepsel farklılıklar var. Bunlar kaşınabilir. Akdeniz’de, Ege’de, Suriye’de bazı tavizler vermek için zorlamalar olabilir. Yine kutuplaşmadan kaynaklanan faaliyetleri kaşıyabilirler. Türkiye’yi zora sokmaya, sıkıştırmaya çalışabilirler.”
Dolayısıyla, dün Pekin’i bir kez daha aradım ve ABD’nin hem geçmişteki örtülü faaliyetlerini hem de suikast hazırlığı iddialarındaki ısrarının gerekçelerini sordum. Anlattıkları çarpıcıydı:
“Türkiye ile ABD arasında bir sürü sorun var. O sorunların çözülmesinde S-400 dâhil olmak üzere Türkiye diyor ki ‘Ben hakkımı kullanmak istiyorum.’ ABD de ‘Hayır, sen bizim sözümüzden dışarı çıkma, öyle Akdeniz’de hakkım vardır, bilmem ne vardır diye kendi başına bir hareket yapma, biz ne söylersek onu yap’ diye Türkiye’yi zorluyor. Türkiye’yi nasıl kendi isteğine çekecek? Ancak Türkiye’yi içeride meşgul ederse. İçeride sorunları nasıl yaratacak? Birtakım suikastlar yapmak, yaptırmak suretiyle yani illa kendisinin yapmasına gerek yok, yaptırmak suretiyle olabilir. Onun için ben birkaç ay içerisinde bir şeyler olabilir diye değerlendiriyorum. Büyük ihtimalle MİT’in elinde de yeteri kadar bilgi vardır bu konuyla ilgili.”
Siyasi suikastlar derken?..
“Bakın, toplum kanaat önderleri de olabilir, siyasi de olabilir. Toplumun sinir uçlarına dokunacak suikastlar yapılabilir. Mesela diyelim ki gösterici gençlere polis ateş etti, bir genci vurdu ya da vurduruldu. Olaylar nasıl, ne kadar büyür böyle bir durum olsa? Ya da partiler arasında sert söylemler var. Bunlardan birisi olabilir, milletin sevdiği bir lider olabilir, bir kanaat önderi olabilir. Kanaat önderi dediğim, bu cemaatlerden, tarikatlardan birisi olabilir. Onun için bu konuda daha dikkatli olmamız gerekiyor. Çünkü ABD bu işi geçmişte çok yaptı.”
Mesela?
“1990’lardaki cinayetler büyük ihtimalle FETÖ ve ABD ile bağlantılı. Mesela Uğur Mumcu olayının onlarla bağlantılı olduğunu değerlendiriyorum. Hrant Dink mesela onlarla bağlantılı. Kesinlikle Ermenistan’la yakınlık istenmiyor.”
Uğur Mumcu, Hrant Dink cinayetlerinin arkasında ABD var anlamında mı?
“Uğur Mumcu da diğerleri de. O zamanlar suikasta kurban giden ilahiyatçılarımız var, Bahriye Üçok da dahil olmak üzere, onlar ABD’nin Türkiye’de yaptırdığı şeyler. Bunların arkasında ABD’nin olduğunu değerlendiriyorum.”
Uğur Mumcu cinayetinde FETÖ parmağı da dediniz?
“Evet, FETÖ’yü kullandı bir ara, başka unsurları da kullandı. Hep Türkiye’den örnek vermek istemiyorum ama mesela İtalya’da gladyo denilen olayı kullandı. Gladyo nedir diye baktığımızda SSCB’nin NATO ülkelerinden bir yeri işgal etmesi durumunda o işgale karşı bir gerilla harekâtı, gayri nizami harp başlatmasıyla ilgili bir konu. Asıl kurulma nedeni bu ama eğitilen o insanlar İtalya’da Aldo Moro’nun kaçırılması, iktidar değiştirilmesi, terörün desteklenmesi gibi maksatlarla da kullanılmış. Çünkü kimlerin ne olduğu o listelerde belli. Aynı şeyler Türkiye’de de olmuş. Kimse farkında bile değil. Ya da farkında da kimse ses çıkartmıyor, öyle söyleyelim.”
Özelikle de 1990’lı yıllarda mı?
“Evet, 1990’lı yıllarda. Hatta darbeleri falan hesaplarsanız bu iş çok daha eskiye gider. 1960’dan itibaren bu işler yapılıyor zaten devamlı. Suikastlar olmasa bile o zaman daha farklı şeyler var.”
Türkiye’deki siyasi cinayetlerin arkasında ABD’nin olduğunu yineleyen Pekin, devam ediyor:
“Çünkü bu cinayetlerin hepsi toplumun infial etmesine neden olmuş, o infial sonucunda da toplumda yönetim değişmiş. ABD şu anda da yönetimi değiştirmek hesabı yapıyor. Yani hesabı şu: Eğer Cumhurbaşkanı benim istediğimi yapmıyorsa, o zaman ben bu yönetimi değiştiririm diye düşünüyor. Bunu örtülü hareketlerle sizin kendinize yaptırıyor, ülkenin vatandaşlarına yaptırıyor. Ülkede kurduğu o ağa yaptırıyor. Bunu yapanlar da ABD bunu yaptırdı diye düşünmüyor bile. Kendine görev biliyor; ya para alıyor ya başka bir şey alıyor.”
Siyasi suikastların arkasında ABD’nin olduğu komplo teorisi değil bir gerçek o halde?
“Gerçek tabii, komplo teorisi değil. Araştırılırsa, nasıl olduğu, nasıl ettiği çıkar. Tabii ABD gidin vurun bu adamı demez, böyle bir şey beklememek lazım. Ama yapılan şu: Onun beslediği örgütler ve onlar içerisindeki inandırılmış insanlar farklı saiklerle bu işleri yaparlar. Ama şuna baktığımız zaman, ABD’nin bu işler için ayırdığı para var. Hem istihbarat hem gayri nizami harp için ayırdığı para var. Bütün bunlara bakmak lazım. Devleti yönetenlerin de çok daha dikkatli olması lazım diye değerlendiriyorum. Bir karar alırken, karar verirken Sayın Cumhurbaşkanı’nın etrafındaki karargâhın istihbarat unsurlarının, diğer unsurların bütün bu olabilecekler konusunda Cumhurbaşkanı’nı bilgilendirmesi gerekiyor.”