Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1990’lar- dan önceki Soğuk Savaş döneminde yaşanan “bloklaşma” geri döndü.. Aslında uzunca bir süredir vardı da İngiltere-Rusya arasındaki casus kriziyle resmiyet kazandı. Ve hemen sonrasında da Rusya ile ABD ve Batı dünyası arasında diplomatları sınır dışı etme, geri çekme gibi soğuk savaş klasikleri devreye girdi. Karşılıklı sert çıkışlar, ağır suçlamalarla birlikte de iki süper güç arasındaki gerginlik had safhaya ulaştı. Çünkü bir yanda eski SSCB gibi küresel ana aktör olarak ortaya çıkan, yükselen Rusya, öte yanda da bundan rahatsızlık duyan ve Putin’i ekonomik olarak sıkıştırıp tek başına kalmak isteyen ABD var. Yani casus krizi bahane. Ki eski Rus ajanı Skripal ve kızını kimin zehirlediği de hâlâ flu. Dolayısıyla, bu noktada akla gelen soru da şu:

Haberin Devamı

Kimin eli daha kuvvetli?

Yanıtı MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş veriyor:

“ABD’nin küresel gerilemesine rağmen ekonomik, siyasi, askeri güç olarak küresel hakimiyetindeki başat aktör olma rolü hâlâ çok güçlü ve çok önde. Trump Rusya’yı bir uzay teknolojisi gelişiminde silahlanma yarışında tekrar yeni harcamaların içine sokarak SSCB döneminde olduğu gibi Rusya’yı zayıflatmak istiyor. Dikkat ederseniz, Putin’in yeni füze yapımında, askeri silahlanmada yeni masraf yapmayacağına dair geçtiğimiz günlerde bir açıklaması olmuştu. Bu askeri harcamaları kısıtlayacağına ve ekonomik gelişme adımlarına yönelik bir ifadeydi. Şimdi Trump bunu bozup Rusya’nın askeri harcamalarını artırarak ekonomik, teknolojik gelişimini engellemek istiyor.”

Geçmişte Reagan’ın yaptığı gibi yani?

“Evet, SSCB’yi de uzay harcamalarının içine dalması geriletmiş ve dağılmasını getirmişti. Şimdi Trump da aynı taktiği uyguluyor. Yani tarih tekrarlanıyor gibi.”

Putin bunları öngöremiyor mu?

“Görüyor ama Putin de tekrar eski SSCB’yi yaratma arayışında. O da gerek askeri gerek ekonomik açıdan güçlenmek, küresel bir güç olarak yürüyüşüne devam etmek istiyor.”

Yani iki süper devlet arasında sahada vekâlet savaşlarıyla yürütülen ama hamleleri doğrudan birbirlerini yok etmeye dönük amansız bir güç mücadelesi söz konusu. Tüm bunların da Türkiye’yi yakından ilgilendiren ve etkileyen bir durum olduğu çok açık. Özellikle de bugün Ortadoğu’da yaşananlar dikkate alındığında. Öneş devam ediyor:

Haberin Devamı

“Şu anda Suriye’de gördüğümüz Rusya-ABD çatışmasında her iki gücün de Türkiye ile iş birliği imkânlarını devam ettirme arayışlarını açıkça görebiliyoruz. Mesela Rusya Türkiye’nin ABD ile çatışma noktasına gelmesi için elinden geleni yapıyor. Yani her ikisi de Türkiye’nin siyasi ve askeri gücünü yanında görmek istiyor.

Bu durumda Türkiye ne yapacak ya da yapmalı?

“Türkiye burada sadece ABD politikası içinde yer alırsa Ortadoğu’daki karışıklığın içine çekiliyor. Sadece Rusya ile iş birliği içerisine girerse ABD’yi karşısına almış oluyor. O zaman Türkiye her ikisi arasındaki dengeyi ve ilişkilerini kendi ulusal çıkarlarını koruyacak şekilde şekillendirmesi gerekiyor.”