Her seçim önemli ama bu seçim çok daha önemli özellikle de yapılan hamleler ve sonuçlarına dönük olasılıklar değerlendiril-diğinde. Çünkü her aday, parti açısından ilk ya da ikinci turda sandığı etkileyecek çok sayıda dinamik var ve bunların kime, nasıl ivme kazandıracağı hep soru işareti... Seçim ilk turda biter mi, ikinci tura kalırsa muhalefet kanadından yarışa kim devam eder, kaybedenler kalana gerçekten arka çıkar mı? İlk oylamada ortaya çıkan Meclis aritmetiği seçmen tercihini nasıl etkiler gibi. Yani “sandık yolunda” genel görüntü flu. Şu an için net olan tek şey ise her seçim öncesinde alıştığımız kutuplaşma ve sert üslup tonunun düşük olması. Evet, her partide safları sıklaştırma ya da teşkilatı hareketlendirme adına ateşli konuşmalar oluyor ama adayların, partilerin doğrudan birbirlerini hedef alan göndermeler pek yok. Aksine, verilen mesajlar daha çok kucaklayıcı ve toplumsal uzlaşma içerikli. Tabii nedeni de tamamen sandık odaklı. Hem iktidar hem de muhalefet açısından. Zira birine bir şey söylerlerse ve her parti sadece kendi seçmenine oynarsa 50 artı birlik çıtayı göğüslemeye yetmiyor. Dolayısıyla da bu kez ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı değil her partinin tabanına, seçmenine göz kırpıcı ya da onları kazanmaya, ikna etmeye yönelik söylemler ön planda. Keşke hep böyle olsa diyelim ve bugünkü ılıman havayla ilgili dün görüştüğümüz bazı siyasetçilerin tespitlerini de aktaralım:
“Bu seçimin sonucu bir ya da iki puanla belirlenecek. Dolayısıyla, kullanılacak dil ve tavır çok önemli. Varsayalım seçim ikinci tura kaldı ve muhalefet adaylarından İnce en çok oyu aldı. İYİ parti ya da SP’nin oylarının tamamen CHP adayında toplanması İnce’nin söylemleri ve davranışlarıyla orantılı. Örneğin, oralarda sola gönlünü, gözünü kapatmış, yüzünü çevirmemiş olanları yanına çekebilecek mi? Çekemezse rakibine bir iki puanlık kaymalar olabilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da şu ana kadar Meral Akşener’e muhalefet etmiyor, onun ismini zikretmiyor, yok gibi farz ederek bir politik üslup geliştiriyorsa ona oy verecek kitleyle karşı karşıya kalmamak ve en azından oradan oy alabileceğini düşündüğü için denilebilir...”
Özetle; sandık yolunda herkes kimseyi kırmayayım, dökmeyeyim, yarın ikinci tur olursa oradan bana oy gelsin hesabında. Yine parlamento seçimine göre baktığımızda da ittifakların içinde yer alan siyasi partiler birbirlerinden oy alarak bir şekilde gruplarını kurma ya da sayılarını artırabileceklerini biliyorlar. O nedenle de karşı seçmen kitlelerini irite edecek, onları öfkelendirecek tavır ve söylemlerden kaçınıyorlar. Bu da çok net ortaya koyuyor ki seçim ikinci tura kalırsa ilk turun sonucunda muhalefetin aldığı oyları alt alta yazıp toplayarak seçim sonucu çıkmaz ya da kestirilemez. Yine olası ikinci tura dönük bir başka gerçek de şu: İktidarın oyları ile muhalefetin oyları toplumsal psikolojiyi çok ciddi bir şekilde etkileyecek... Özellikle de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile AKP’nin aldığı oylar arasındaki makas çok açılırsa...
