Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Koronalı günlerde vaka sayılarındaki artışla popülerleşen pik yapma, yani doruğa, zirveye çıkma tanımlaması siyasetin cazibesi için de geçerli. Çünkü 2020 yılının başlarından itibaren arka arkaya yeni partiler kuruldu, başkaları da yolda. Kimi Anadolu’da, sokakta nabız yokluyor, kimi de start vermek üzere. Henüz düşünce aşamasında olanlar da var. Dolayısıyla, siyasi arena kıpır kıpır. Medyaya hemen her gün yeni bir parti ya da oluşuma dönük A takımı bilgileri sızıyor ya da sızdırılıyor. Bu bağlamda da toplumun her kesiminden birçok yeni isim söz konusu ama hepsinde de başı çekenler siyaseten bildik, tanıdık simalar. Söylemler, mesajlar dahi aynı, sadece parti logoları ve isimleri yeni. Yani ülkenin siyaset manzarasında tam anlamıyla bir parti kurma furyasıdır gidiyor. Peki, ne oldu da ülkede siyasetin cazibesi pik yaptı? Birden bu kadar çok siyaset heveslisi çıktı, çıkıyor? Bu sadece ittifak sisteminin yarattığı doğal bir sonuç, iktidar veya muhalefet blokunun 50 artı 1 hesaplarına dönük oyunlar, kurgular mı? Yoksa hem iktidar hem muhalefet kanadındaki yıpranma ile geçmişteki pazarlık ve bu yolla parlamentoya kolaylıkla girme örneklerinin siyaset sevdalılarını daha da cesaretlendirmesi mi? Yanıt: Elbette her ikisi de. Bir başka deyişle, kazan kazan durumu. O nedenle, siyaset çiledir, sabır işidir; iddian, inancın, ufkun, projen olacak gibisinden klasik anlamdaki tanımı falan da şimdilerde hikâye. Karşılık oluşturabilecek bir güce sahipsen az ya da çok fark etmez, yeter ki ittifaklar arası kâr, zarar dengesini etkileyeceğine inandır ve yolun açılsın. Yine parti kurma ivmesini, hevesini artıran bir başka etken de siyaset yapma zemini, adresi bulamama durumu. Açıkçası, siyaset eskiden daha çok bir dava, ideoloji, iddia içeriyordu, şimdilerde ise sosyal, siyasi bir hedef yerine, kişisel bir hedef haline getirenler de yapıyor. Bunda da konjonktürel şartların payı büyük. Dolayısıyla, bunların ideolojik veya ideal anlamda ne kadar karşılığı vardır derseniz çok zayıf çünkü çoğu siyaset yapabilecek adres bulamadıklarından bu yolu seçiyorlar. İşte bu noktada akla gelen soru da siyasi parti kurmak, partileşmek bu kadar kolay mı? Çünkü bu partiyi kurdum, A takımım da bu demekle ya da tabela asmakla olmuyor. Örneğin, tabela partilerine karşı yıllardır mücadele veren 17. dönem İstanbul Milletvekili Yılmaz Hastürk diyor ki:

Haberin Devamı

“Parti kurmak çok kolay. 33 kişiyi toplarsın, bunların siyaset yapma manileri yoksa yani daha evvel dolandırıcılık, sahtecilik bilmem ne gibi suçlardan yargılanmış, ceza almamışsa, götürür dilekçeyi teslim edersin, okey verirler, kurarsın. Ama asıl bundan sonrası önemli. Bundan sonra 41 ilde her ilin üçte bir ilçesinde teşkilat kurup bunların kongresini yapıp, buradan seçilen delegeyle genel kurulu yapman lazım. Bu delegeyle yaptığın genel kuruldan sonra da ancak 6 ay geçtikten sonra seçime iştirak hakkı alabilirsin. Hadise bu. Bugün birçok partinin seçime girme hakkı yok.”

Haberin Devamı

Seçime giremeyen de pazarlık yaptı, yapıyor ama?

“Evet, oyunu bir yere kanalize etme karşılığında da seçime girme hakkı olan, seçilebilme gücü olan partilerin listesinde yer almak pazarlığı. Zaten bugün keskin kılıç ortaya çıkmalarının nedeni ne? Bizim gücümüz var demek değil mi? Çünkü muhalefet zannediyor ki AKP’den oy devşiriyor, iktidar da sanıyor ki CHP’den, eski DYP’lilerden, ANAP’tan oy devşiriyor. Ya da her iki taraf da diyor ki buraya giden oylar zaten bana gelmeyecek, hiç olmazsa karşıya da yaramasın hesabı. Nitekim 30-40 bin oyu olanlar listelerde gösterildi ve milletvekili oldular. O günden bugüne kadar da kendi siyasi bakış açılarıyla ilgili tek bir söz etmediler. Hâlâ 15 senedir müracaatını yapıp, ne bir teşkilatı ne de bir binası olmayan, siyasi partiler yasasına göre kongrelerini dahi yapmayan partiler var.”

Haberin Devamı

Özetle; siyasette genel söylem ülke, sokak meselelerine çözüm gibi damara odaklı ve gerçekten bu niyette olanlar var ama görüntü daha çok bölme, çıkarma, toplama hesabı ile siyaset yapacak adres bulamama ya da kişisel beklenti havasında. Yani siyasi cazibenin pik yapmasında herkesin hesabı başka...