Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Omicron’un (BA.1) alt varyantı BA.2’nin halihazırda dünya çapında baskın olan BA.1’den daha bulaşıcı olduğunu ve muhtemelen daha yaygın hale geleceğini duyurdu. BA.2’nin daha önce BA.1 olan kişileri yeniden enfekte edip edemeyeceği ise belirsiz. Yani Omicron’un önceki varyantlara göre daha bulaşıcı özelliğine rağmen öldürücülüğünün düşük olması nedeniyle “Virüs eski gücünde değil” diye normale dönüş anlamında oldukça iyimser bir hava söz konusu olsa da Kovid son derece sinsi ve belalı virüs. Dolayısıyla, sadece alt varyant BA.2 değil, olası diğer varyantların durumu ve etkisini kestirmek de zor. Hele de virüsün bugüne dek inanılmaz bir hız ve biçimde uğradığı sürekli mutasyon dikkate alındığında. Çünkü bu açıdan bakıldığında da Omicron şimdiye kadar tanımlanan koronavirüs varyantları içerisinde en fazla sayıda mutasyon içeren, yani orijinal haline göre değişime uğrayan soy. Bu da bilim insanlarınca virüsün evrimsel bir sıçrama gösterdiğine işaret olarak yorumlanıyor. Ancak bunun iyi mi yoksa kötü mü anlamına geleceğine dönük kestirimler de tartışmalı. O nedenle, etkisi hafifledi diye şimdilerde sanki biraz hafife alınan Omicron’un yarın, mesela olası değişimleriyle “Daha öldürücü hale gelebilir mi?” endişesi de ihtimaller dahilinde. Şu an için somut bilinen tek veri ise Omicron’un son varyant olmadığı ve mutasyonların devam edeceği. Nitekim ediyor da... İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy anlatıyor:
“Mutasyon virüs dünyasında yaygın bir olaydır ve sürekli olur zaten. Hatta evrim teorisinin bir yerde de dayanağını ve desteğini oluşturur bu mutasyon dediğimiz şeyler. Yüksek canlılarda on bin, yüz bin yıllara dayanarak ortaya çıkan mutasyonlar virüs dünyasında böylesine hızlı ve bir yerde onun minyatürü şeklinde cereyan eder. Yani virüsün kendinden sonraki kuşağı, jenerasyonu bir öncekine benzemez, ondan farklı bir virüs soyu haline dönüşür. Fakat o virüs ancak çok majör bir değişiklik olmadıkça fark edilmez veya bunun bir klinik sonucu olmaz. Değişiklik bu varyantlarla zaten öyle de oldu. Virüs daha kolay bulaşan bir duruma evrildi. Artık maskeyle ve mesafeyle korunmaya çalıştığımız virüs daha uzun bir mesafede bile insana ulaşmayı başarıyor. Belki daha çok havada kalıyor veya hastalık oluşturabilmesi için öncekilerden daha az virüsün vücuda girmesi yetiyor. Değişiklikle virüs böyle bir avantaj kazanmış ama bir taraftan da akciğere inme ve zatürre dediğimiz durumu oluşturma yeteneği de körelmiş durumda. Onun için, hafif bir hastalık yapıyor. Bunlar rastlantısal şekilde ortaya çıkan mutasyonlar.”
Bu virüs daha tehlikeli hale gelebilir mi? Mesela daha öldürücü olabilir mi?
“Elbette. Tabii ki bunlar rasgele olan olaylar. Yani ‘Artık ehlileşti, bundan sonra daha da virüsün aleyhine durumlar doğacak, virüs artık hiç hastalık yapamaz hale gelecek’, böyle bir öngörüde bulunamayız. Bambaşka bir mutasyon daha olur ve o zaman çok azgın bir virüse de evrilebilir. Onun için, diyoruz ki biz virüse böyle değişiklik geçirme fırsatı tanımayalım. Yani korunalım, virüsün insandan insana geçmesine mümkün mertebe engel olalım ve böylece virüs bulaşacak insan bulamayıp bir biçimde azgın bir hale dönüşmesin. Çünkü antikor, bağışıklık düzeyi arttıkça etkisini kaybediyor. Tabii bu hiçbir zaman sıfırlanma değil, kısa vadede sıfırlanacağına dair bir tahminimiz de yok. Bir sürpriz olursa hepimiz sevineceğiz. Ama bunun için nasıl olsa böyle olacak gibi bir iyimserlik içinde olamayız.”
Öldürücülüğü daha az denilse de ölüm sayısı çok yüksek zaten?
“Yüksek tabii. Çünkü sonuçta enfekte olan insan sayısı artınca göreceli olarak ölenlerin sayısı da artıyor. Çok sayıda insan hasta oluyor ve korumasız durumda olanlar var. Akciğer hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılananlar, mesela kanser tedavisi görenler, organ nakli yapılmış kişiler. Bunlar kırılgan insanlar zaten. Korona bu kadar yayılınca, bir de onlar yakalanınca maalesef kötü duruma düşüyorlar ve ölüm ihtimali normal popülasyona göre yüksek oluyor. Yani ölü sayıları daha çok onlardan oluşuyor. Virüsün yayılması duraklatılmazsa bir de aşılar zaman aşımına uğruyor, antikorlarımız düşmeye başlıyor. Yani zamanı geldiğinde hatırlatma dozu aşılarını yaptırmayanlar da ölüm adayları içine giriyorlar.”
Ölüm sayıları daha da yükselebilir yani?
“Tabii ki çünkü bulaşma hızını kolaylaştırdığı için virüs haliyle kendine kurban bulmakta hiç zorlanmayacak. Tamam, o kurbanlar büyük ölçüde hafif geçirecek ama tutulan insan sayısı yüksek olunca onların içindeki küçük orandaki ağır hastalar da haliyle yekûn tutacak ve ölü sayısı artıyor diye bizde karalara bağlayacağız.”
Özetle, virüsün etkisi azaldı denilip hafife alınacak bir durum söz konusu değil. Dolayısıyla, aşı olma ve maske, mesafe kritik önemde. Yani virüs değişse de bizler açısından değişen bir şey yok aslında.