Başkan kim olursa olsun ABD’nin emperyalist politikalarının değişmeyeceği konusunda herkes hemfikir. Yani Biden ya da Trump fark etmez. Tıpkı Obama, Clinton ya da daha öncekilerde olduğu gibi. Çünkü ABD aslında ‘yönetenlerin yönetildiği’ derin bir ülke, o derinliğin dünyaya bakışı da örtülü ya da aleni manipülasyon ve operasyonlarla ülkeleri dizayn etmeye çalışmak. Dolayısıyla, başkanlar sadece nüans yaratıyor. Biri diplomatik dil kullanırken, diğeri sert üslup tercihiyle dikkat çekiyor. Yöntem bakımından da biri gücü daha kaba uygulayıp, ülkeler arasında çatışma yaratırken, diğeri istihbarat örgüleri vasıtasıyla örtülü operasyonlara daha ağırlık verebiliyor. Bu bağlamda da Trump’ın kabalığı, çatışmacı zihniyet açısından cüretkârlığı malum, Biden için öngörülenler de Obama-3 dönemi, yani zaten hep var olan örtülü operasyonların daha da ön plana çıkacağı yolunda. Bu noktada akla gelen soru da neler olabileceği ve özellikle de Türkiye açından olası riskler? Soruya eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin yanıt veriyor:
“Irak’ta PKK’yı bölgeden temizlemeye çalışıyorlar. Biden da PKK’nın bitmesini istiyor. Çünkü orada bölgesel Kürt yönetimini tehdit ediyorlar. Merkezi hükümet de rahatsız. Şu anda zaten merkezi hükümetle beraber kuzey Irak’taki PKK unsurlarını Şengal bölgesinden ve diğer yerlerden temizliyorlar. Büyük ihtimalle Kandil de ortadan kalkacak, Kandil’i de bitirecekler. Önümüzdeki dönem PKK diye bir şey kalmayacak, Türkiye de de kalmayacak. Yani Türkiye’de kuzey Irak ile ilgili sorun kalacağını sanmıyorum, sadece PYD bölgesi başlayacak, gözümüz Fırat’ın doğusunda olacak. Çünkü ABD İdlib bölgesinde de Türkiye’yi rahatlatırken, diğer taraftan Suriye için kafasındaki federal yapıyı Türkiye’ye kabul ettirmeye uğraşıyor. Ona yönelik hazırlıklar var. Bunlar ABD’nin devlet politikası gereği yürüttüğü şeyler.”
Nasıl yani?
“İdlib bölgesinde HTŞ var mesela, o diyor ki: Artık ben ılımlıyım, terör örgütü değilim, Esad’a yönelik muhalifim. ABD terör listesinden Türkistan İslam Partisi’ni de çıkardı. Bunlarla da çalışıyor ABD. Bütün bunlar Türkiye’nin elini Rusya’ya karşı güçlendiriyor. Yani Rusya şunu iddia edemez: Orada terör örgütleri var, hepsi terörist... El Kaide benzeri örgütler var, onları temizleyecekler. Dolayısıyla, o bölgede ABD ile Türkiye arasında güvenlikle ilgili bir koordinasyon var ama bu aynı zamanda iki taraflı bir durum. Düşünsenize, PKK ortadan kalkmış, Türkiye bu tarafta da rahatlamış, öbür tarafta Türkiye’ye belli koşullar altında federe devleti kabul ettirme gibi hesapları var. Onunla uğraşacağız önümüzdeki dönem...”
Bunların savaşarak değil büyük olasılıkla diplomasiyle halledileceğini ama olmadığı zaman da istihbarat örgütlerinin örtülü faaliyetlerinin devreye gireceğine dikkat çeken Pekin, devam ediyor:
“Pandemi var, ekonomik sorunlar var; bütün bunlara baktığımız zaman Türkiye’de bir de kültürel, mezhepsel farklılıklar var. Bunlar kaşınabilir. Akdeniz’de, Ege’de, Suriye’de bazı tavizler vermek için zorlamalar olabilir. Yine kutuplaşmadan kaynaklanan faaliyetleri kaşıyabilirler. Biden’ın dediği gibi, muhalefeti şekillendirebilirler. Parayla, yatırımlarla, doların değeriyle oynamak suretiyle Türkiye’yi zora sokmaya, sıkıştırmaya çalışabilirler. Trump döneminde tehdit etme, paldır küldür asker gönderme falan vardı, şimdi tehdit olmayacak belki ama istihbarat örgütleri vasıtasıyla el altından örtülü operasyon yapacaklar. Çok dikkatli olmak gerekir.”
Zaten yapmıyorlar mıydı?
“Yapıyorlardı ama şimdi çok daha fazlasını yapacaklardır. Maalesef görünen o.”
Peki ya Obama dönemi ile Suriye ve Irak’ta başlayan selefi örgütlenmeler, El Kaide, DAEŞ gibi terör örgütleri, onların durumu?
“Büyük bir ihtimalle tekrar sahne alırlar diye değerlendiriyorum...”