Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

DAEŞ’in Rakka’dan çıkarılmasının ardından şehir sokaklarında açılan Abdullah Öcalan posterlerine rağmen ABD “PKK terör örgütüdür, terörle mücadelede Türkiye’nin yanındayız” gibisinden sözlerle oyalama ve yutturmaca taktiğine devam ediyor. Bu arada da Barzani’nin sönen bağımsızlık ateşini PKK’nın kardeşi YPG/PYD adına alevlendirmek için körüklüyor. Yani Türkiye’yi Ortadoğu coğrafyasından koparmaya dönük kirli tezgâhta ABD’nin şimdiki hedefi, PKK’nın elde ettiği inisiyatifleri Suriye ve Irak’ta geliştirmek ve meşrulaştırmak. Bunun için de dışarıdan ve içeriden bazı mihraklarca son günlerde ikinci bir çözüm süreciyle ilgili derinden derine çalışan bir mekanizmanın varlığına dikkat çeken güvenlik ve terör uzmanı Abdullah Ağar uyarıyor:

Haberin Devamı

“Irak’ın kuzeyi nasıl bizi kullandıysa, bu şekilde palazlandıysa ve sonra da referandum patlattıysa bir benzeri modeli, kurnazlığı PKK’nın yapmaya çalıştığı da aşikâr. Bunu da kendisinin beraber hareket ettiği ülkeler üzerinden yapıyorlar. Örneğin, o ülkelerin ‘PKK Demokratik Suriye Güçleri’ne dönüştü, içlerinde Sünni Araplar da var’ gibi sözleri ve PKK’nın Türkiye’deki uzantılarından gelen bunlarla ilgili açıklamalar yeni bir çözüm süreci algısına dönük uyuşturma, uyutma amaçlı. Yani lobi, sosyal alan ve algı çalışmalarıyla desteklenen ve bizim sağlayacağımız faydayla bize tehdit olmak için altyapısının tamamlamasını hedefleyen bir risk fotoğrafı var ortada.”

Peki, bu durumda Türkiye ne yapacak ya da ne yapmalı? Ağar devam ediyor:

“Mahallemizde biriken bir pislik var ve bu pisliği kendi başımıza temizleyemeyiz. Şimdi Irak ve İran işbirliğiyle bir damar yakalandı, mümkünse Suriye ile de işbirliği lazım. Rusya ve ABD ile yapılan işbirlikleri çok pahalı, bir verip 10 alıyorlar. Ya da adam seni sağıyor, bir vekâlet savaşçısı olarak kullanmaya çalışıyor. Yani bu coğrafyadaki radikal eğilimler üreten gerek etnik gerek mezhebi gerek meşrebi gerek siyasi yapılarla dört tane ülke baş başa verip mücadele edecek. Çünkü sonuçta bu radikal eğilimli örgütlerin arkasında temelde bu dört coğrafyayı istila etmeye çalışan iradeler belli.”

Haberin Devamı

ABD ya da Rusya’nın güdümünde olan ülkeler buna yanaşır mı?

“Güdümündeler ama bakın İbadi çıktı, ‘İç işlerime karışma kardeşim’ dedi. Yani bölgesel bir işbirliği ortaya çıkınca ya da sorunları kendi çözebileceğine dair bir güveni, morali olunca niye çözmesin kendi başına? Zaten işgal edilmiş bir ülke ve Iraklılar rahatsız. Yani Iraklı güç toparladığı zaman, sen ne yapıyorsun da diyecektir. Şu anda diyemez çünkü 1991’den beri sopa yiyorlar.”

Özetle, terör ve terörün arkasındaki güçlerin Türkiye’yi hedef aldığı aşikâr. Dahası, bu savaşta Türkiye’nin şu ana kadar karşı karşıya kaldığı tehditlerin daha ağırlarıyla karşılaşabilme olasılığı hayli yüksek. Dolayısıyla, bölge ülkeleriyle yapılan işbirliği çok önemli ve bu yönde atılan adımların sonuçları da bunun açık kanıtı. Ancak bunlar kadar, Türkiye’nin kendi milli birlik ve beraberliğini daha güçlendirecek siyasi, ekonomik ve sosyolojik adımlara ihtiyacının olduğu da bir gerçek. Hem de fazlasıyla...