ABD’nin Suriye’deki varlık gerekçesi neydi? DAEŞ’i yok etmek. Ama ABD ne yaptı? Teröristlerle mücadele adı altında bir başka terör örgütü YPG/PKK’yı silahlandırıp eğitti, dahası alan açtı, açıyor. Yani ABD Ortadoğu’daki jandarması İsrail’in yanı sıra kendisine göbekten bağlı bir PYD/YPG garnizonunu kalıcı hale getirmek üzerine kurguladığı kirli tezgâhı için DAEŞ’i bahane etti, kullandı hâlâ da aynı kafada. Dolayısıyla da Türkiye’nin bu oyunu bozma kararlılığından rahatsız... O nedenle de gerçek hedefini gizlemek amacıyla sürekli DAEŞ’e odaklanmak gerektiği mesajları veriyor. Bunun en son örneği, daha doğrusu, en somut kanıtı da ABD Savunma Bakanlığı’nın (Pentagon) DAEŞ’in, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı sonrası ve ABD askerinin çekilmesiyle yeniden güçlendiği gibi zırvalıklar içeren skandal raporu. Çünkü bu öngörüler tespitten ziyade tam anlamıyla DAEŞ’i hortlatmaya dönük bir algı operasyonu niteliğinde... Dahası, ürkütücü boyutu da var. Niyesini İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi, emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu anlatıyor:
“Kendisinin beslediği, kendisinin dünyanın başına bela olmasına neden olduğu DAEŞ için Pentagon diyor ki hem Trump’ın verdiği asker çekme talimatı hem Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtı bitirmekte olduğumuz veya sıfıra indirgediğimiz bu örgütü güçlendirdi. Yani Pentagon bu raporla kendisini kurtarıyor, suçlamalarıyla da bir taşla iki kuş vuruyor. Bu rapor DAEŞ’le mücadele bahanesiyle ABD’ye Suriye’deki askeri varlığını sürekli kılma, artırma ile buradaki askeri varlığına da bütçe ayırmayı sağlayacaktır. Bu arada ABD de DAEŞ’i istediği zaman istediği yerde kullanacaktır.”
Raporun Batılı ülkelere saldırı tehdidi boyutu da var?
“Pentagon yarın öbür gün Londra’da, Brüksel’de herhangi bir yerde, havaalanında, garlarda veya otogarlarda, kalabalık yerlerde DAEŞ intihar türü bombalı eylemlerde bulunabilir uyarısı yapıyor. Yani ön alıyor ve Batılı ülkelere ‘DAEŞ’le mücadele etmek zorundayız. Suriye’de bulunmamızın amacı bu, Bizi destekleyin’ diyor. Tabii amacı ayrı da bunu demek istiyor.”
ABD kaynaklı manipülasyonlar olabilir mi?
“Kışkırtıcı eylemlerde bulunabilir, provoke edebilir. Elbette yapabilir, dünyanın dikkatini DAEŞ tehdidinin bitmediğini ve arttığını ve bu nedenle ABD’nin bu tehditle mtücadele etmesi gerektiği algısını oluşturmak için yapabilir. Bunu ABD daha önce de yapmıştı, şimdi de yapar. İdlib’de yapar, Afrin’de yapar, Türkiye’de ya da Batı ülkelerinde yapar çünkü ‘Suriye’de bunu önlemek için bulunuyorum, askeri varlığımı bu nedenle artırıyorum’ gerekçesi ve Trump’ın bir daha asker çekin mesajını engellemek için.”
Yani ABD, yine DAEŞ bahanesiyle Suriye’deki oyununa devam edecek. Peki, Avrupa ülkeleri bunun farkında değil mi, DAEŞ’i sen yarattın diyemiyorlar mı? Babüroğlu devam ediyor:
“ABD’nin yaptıklarını hepsi bilir ama demezler onu. Çünkü her ülkenin desteklediği belirli örgütler var. Ayrıca ABD, üyesi oldukları NATO’nun da patronu. ABD’nin en fazla askerinin bulunduğu yer Almanya, demez. Belçika da demez, İngiltere zaten ABD’nin stratejik ortağı, demez. Kim diyecek bu durumda? Ama ABD bunu kendi içinde söylüyor, orada bir kuşku yok. Hem emekli askerleri söylüyor, hem de Trump söyledi, ‘DAEŞ’i Obama kurdu’ dedi mesela. Yani herkes söylüyor.”
Söylem tamam, ya DAEŞ’in varlığı için gereken finans desteği?
“ABD finanse ediyor, yani yardım ediyor. İsrail yapıyor, saklamıyorlar zaten. DAEŞ de kontrol ettiği alanda, bölgede ne varsa satıp geçimini sağlıyor, zeytinse zeytin, petrolse petrol, bu arada da vatandaşlardan vergi alıyor. Ama asıl büyük kazancı elbette bu küresel güçlerin gizli olarak yaptıkları maddi yardım, silah ve mühimmat desteği tabii. Ellerindeki ABD silahları nereden geliyor?”
DAEŞ’in asıl destekçisi ABD ve İsrail yani?
“İsrail, ABD ve onların güdümündeki ülkeler diyebiliriz. Mesela Körfez ülkeleri de destekleyebilir ABD istedikten sonra. Onun için DAEŞ bitmez. El Kaide 1980’lerden bu yana var. Kaç yıl oldu? 35 yıl. Bu da en az o kadar sürer...”