Herkes biliyor ki; her terör örgütünün arkasında mutlaka bir istihbarat servisi vardır, servis desteği olmadan o terör örgütü varlığını sürdüremez. Ya da her örgütün ardında bir ülkenin çıkarı vardır, dolayısıyla da onları koruyor, kolluyorlar. Örneğin:
ABD resmi terör örgütü listesinde olan PKK’nın Suriye kolu ya da kardeşi YPG/PYD’yi alenen destekliyor, yönlendiriyor. Tabii bunu PKK ile YPG/PYD farklı diye yutturmaya çalışarak. Hatta “PKK ile mücadelede Türkiye’nin yanındayız” da diyerek. Hadi inandık diyelim, o zaman da akla şu soru geliyor:
ABD karşıysa PKK’nın arkasında hangi ülke var ya da PKK kimin kontrolünde?
Soruya eski Genelkurmay İstihbarat Dairesi Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin yanıt veriyor:
“ABD’nin kontrolünde, CIA’nın kontrolünde. Tabii bunun dışında zaman zaman terör örgütünden faydalanmak isteyen gruplar da olabilir. Örneğin Türkiye’nin bölgedeki müdahalelerine göre İran, Irak, Suriye taktiksel amaçlı destek, verdi kullandı. PKK genel anlamda işine gelen herkes tarafından kullanılabilen bir örgüt ama ana kontrol kesinlikle ABD’lilerde.”
PKK’nın kontrolünde İsrail’in de önemli bir aktör olduğunu belirten Pekin, teröristlerin MOSSAD tarafından nasıl yönlendirildiğini de 8. Kolordu Komutanlığı döneminde tanık olduğu bir olayla anlatıyor:
“İran’dan kalkıp Suriye’ye giden bir tren var. Elazığ- Diyarbakır’dan geçip Suriye’ye gidiyor. Bu trene Muş-Bingöl kırsalında 2007 Nisan’ında bir saldırı oldu. O bölge 8. Kolordu Komutanı olarak benim sorumluluğumda olduğu için savcıyla birlikte olay yerine gittik. Kurulan pusudan özellikle iki tane vagon hedef alınmak suretiyle roketlerle saldırı yapılmıştı. Devrilen bu vagonlardan silah çıktı. Konşimentoya inşaat malzemesi olarak işlenen silahlar İran tarafından gönderiliyor Suriye üzerinden Hizbullah’a gidiyordu. Bunu öğrenen İsrail istihbaratı da PKK’yı devreye sokmuştu. Yani MOSSAD söylüyor, PKK vuruyor.”
Peki PKK, CIA’nın kontrolündeyse ABD terör örgütleri listesine nasıl alıyor?
“Bu laf işte. Çünkü ABD almak durumunda, almazsa bu sefer Türkiye’yi kaybedecek. Aynı şekilde AB de PKK’yı terör örgütü listesine alıyor ama PKK’lı teröristleri AB parlamentosunda kabul ediyor. Almanya da PKK’nın arkasında, Alman gizli servisi BND örgütle ilgili her şeyi biliyor. Maalesef durum bu; çift taraflı oynuyorlar.”
Ya Rusya? Üstelik onlar PKK’yı terör örgütü olarak da kabul etmiyor.
“PKK şu an Rusya’nın kontrolünde değil ama bu olmayacak bir şey değil. Rusya’nın genel stratejisi Türkiye’nin PKK ya da PYD eliyle parçalanmasını arzu etmez çünkü aynısını kendisi de yaşayabilir. Rusya’da bir sürü özerk cumhuriyet var Çeçenler var, Dağıstan var. Bir de Türkiye’nin Kafkas sınırı bölgesinde ABD’li bir unsurun hakim olmasını istemez. Yani PKK’nın hedefi hem Rusya’nın federasyon yapısının parçalanmasına neden olabilir hem de ABD ile Rusya komşu haline gelebilir. Bu bakımdan Rusya PKK’nın hedeflerine karşıdır ama sonuçta o bir güç ve o güçten ABD nasıl faydalanıyorsa Rusya da faydalanmak isteyebilir. Bizi parçalamak anlamında değil ama bize ayar vermek anlamında faydalanabilir...”