Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Artık milyonlarla ifade edilen aşılamaların etkisi beklenirken bir yandan da İngiltere’den yayılan mutasyonlu koronavirüs ve artan bulaş hızı nedeniyle tüm dünya tedirgin. Buna karşı “Havaların 2021 baharında daha da ısınması, toplumsal bağışıklık, aşı ve mutasyonlar Covid-19’u yok edecek. Virüs bulaştıkça kendi sonunu getirecek” gibisinden öngörüler de var. Yani endişe ve umut ikilemi sürüyor. Bu bağlamda Türkiye’deki tabloya baktığımızda ise görüntü şu: Sıkılaştırılan önlemlerle koronavirüsün yayılımında bir düşüş meydana geldi. Hele de aşılamanın artarak devam etmesiyle umutlu bir tablo ortaya çıktı. Ancak son gelen rakamlar pandemide durumun ciddiyetini koruduğunu gösteriyor. Tabii bu arada en çok merak edilen bir başka nokta da hala günlük 7 bine yakın gerçekleşen vaka sayıları ve milyonlarla ifade edilen aşılama faaliyetleriyle kitlesel bağışıklığın ne durumda olduğu. Dün bunları Dünya Sağlık Örgütü’nde uzun yıllar salgın hastalıklar ve virüslerle ilgili Tanı, Sınıflandırma ve Değerlendirme Bölüm Başkanlığı görevini yürüten Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bedirhan Üstün’e sordum. Öncelikle de günlük inip, çıkan vaka sayısı ve periyodik düşüşteki ölüm sayısının niyesinden başlayarak. Yanıtı şuydu:

Haberin Devamı

“Vaka sayının yüksekliği ama ölü sayısının düştüğü bir gerçek. Çünkü biz insanlar olarak bunu daha erken saptayıp ilk belirtilerde gidiyoruz, yani erken tedavi alıyoruz, dolayısıyla daha az öldürüyor yoksa virüsün öldürücülüğü azalmıyor. Hani kanserden korkma geç kalmaktan kork hikâyesi var ya onun gibi. Bir de komplikasyonlarla daha iyi uğraşmayı öğrendi hastaneler hekimler. Virüsün İngiliz varyantı daha öldürücü değil ama daha kolay bulaşıyor ya da daha hızlı bulaşıyor. Onun için insanlar aşılar konusunda Çin malı, Rus malı yok ABD malı ya da İngiliz veya Alman malı diye düşünmemeli. Virüse karşı geliştirilmiş ordularımız var bunu kullanmamız lazım demeli. Ama bütün aşılarda 2’inci dozun 14 ila 28 gün içinde yapılması lazım. Eğer bunu yapmazsan o kişiyi zora sokuyor… Daha erken yaparsan da zora sokuyor çok daha geç yaparsan da zora sokuyor.”

Haberin Devamı

- Ne demek zora sokmak?

“Zora sokmak şu bağışıklık sistemiyle oynuyorsun. Bağışıklık sistemi dünyadaki en karışık sistemlerden bir tanesi beyin gibi. Yani vücudun her yerine gidiyor orada antikor yapan hücreler var tamam ama olay sadece onlarla bitmiyor. Bir de bellek hücreleri var, ondan sonra öldüren hücreler, yiyen hücreler var. Bizim aşılarla şu anda uğraştığımız en önemli gösterge virüse karşı vücut antikor yaptı mı yapmadı mı? Bu çok önemli ama tek bir gösterge. Mesela şu anda hiçbir bir bilim insanı çıkıp bu aşıya karşı T hücresi oluştu mu ona bakmıyor. T hücresi ne yapar? Belleğini bulur. Bu T hücresi 6 ay sonra aktif mi ona bakamıyoruz çünkü henüz onu yapan aşı olmadı. Altı ay geçtikten sonra denenecek bu. Yani hastalığı geçirenlerde biz buna bakıyoruz ama henüz aşı yapılanlarda bilemiyoruz.”

İkinci aşı gecikirse ne olur?

“Bağışıklık, dengesi bozulabilen bir sistem. Aşıyla bağışıklık sistemin o virüse karşı teyakkuza geçiyor. Bu da en güzel 2’inci doz 14-28 gün arasında olursa gerçekleşiyor. Bir ayı geçerse ekipler çekilmeye başlıyorlar, yavaş yavaş azalıyorlar… Diyelim ki 2 ya da 3 ay sonra ikinci dozu oldun bu sefer yeterince ekip kalmıyor, 3-5 tane ekip bunu tanıyor gerisi başka şeylerle uğraşıyor. Hâlbuki 14 ila 28 gün içerisinde yaparsan o anda vücutta belki 500-bin ekip virüse saldırmaya hazır bekliyor. Yani geç olursan bağışıklık sistemin unutkanlığa geçiyor.”

Haberin Devamı

- Zamanlama çok önemli yani?

“Evet, bir ayı geçmeyeceksin, yoksa sıfırlamış oluyorsun. Unutkanlık yan etkilerini ya da başka yan etkileri bir yerde kamçılamış olacaksın. Yani kalbe gitmesini, yumurtalıklara, böbrek üstü bezlerine gitmesini kamçılamış olacaksın. Bu sadece virüs hastalığı değil bağışıklık sistemi hastalığı ve bağışıklık sistemini yanlış yönlendirerek bir şekilde onlara yol açabilirsin... Açıkçası etkisinin ne olacağını bilmiyoruz. Yani sıfırlama dışında başka kötü etkilerde yapabilir.28 günden sonra yapmak riskli...”

Peki ya artan bulaş hızı? Bu aynı zamanda kitlesel bağışıklığın hızlanması anlamına da gelmiyor mu? Üstün, devam ediyor:

“Doğru, evet bulaşma hızı artarsa toplumsal bağışıklığın gelişme hızı da artacaktır. Ama günlük vaka sayısı bulaşma hızını göstermez. Bulaşma hızı günde yeni çıkan vaka, ölen vaka ve toplumda yapılan test miktarının bölünmesiyle ortaya çıkar. Bunun için de net veriler gerekir.”

- Kitlesel bağışıklık yakın diyebilir miyiz?

“Bizim daha çok üstüne çıkmamız lazım. Çünkü verilere göre toplam test sayısı 30 milyon vaka sayısı da 2, 5 milyon. Aşılananlar da 2,5 milyonu geçti. Diyelim ki mükerrer test yok ben bile şimdiye kadar 8 kere test oldum ama yok varsayalım. Her biri ayrı kişiye yapılmış olsun. Buna karşı 2,5 milyon toplam hasta sayısı artı 2,5 milyonu aşkın aşılanan var. İkisine toplam 5 milyon dersek ve 30’a böldüğümüzde ne yapar? Yüzde 15, hadi mükerrer testlerle birlikte olsun yüzde 20… Yani kitlesel bağışıklık için gereken yüzde 60-70’lere daha çok uzağız. İstanbul özelinde bazı semtlerde belki daha fazla artmıştır ama daha çok var. ‘Aşı oldum bu işi bitirdim’ anlamına gelmiyor. Hala taşıyıcı olabilirsin, başkalarına yayabilirsin. Yani aşı şu anda kesin çözüm değil, dolayısıyla maske, mesafe ve temizliğe dikkat etmek şart...”