Türkiye, neredeyse 40 yıldır PKK terörüne karşı mücadele veriyor. Son dönemde buna DAEŞ ve FETÖ de eklendi. Yani Türkiye üç terör örgütüyle aynı anda mücadele eden tek ülke. Buna karşın ABD ve Avrupa ülkelerinin özellikle PKK ve FETÖ ile ilgili tutumu müttefiklik ilişkisine çok açık aykırılık içinde.
Çünkü terör örgütünün adı DAEŞ oldu mu herkes safları sıklaştırıyor, PKK ve türevleri YPG/PYD ya da FETÖ denildiğinde ise kimseden çıt çıkmıyor. Bunun en somut örneğini de NATO’da yaşıyoruz, adamlar onları terör örgütü olarak görmüyorlar bile. Aksine, yekten sahiplenme, koruma, kollama gibi bir durum söz konusu. Dolayısıyla, şu anda YPG/PKK ABD’nin mi yoksa Fransa, İngiltere, Almanya’nın mı müttefiki belli değil. Dahası, bu kirli ilişkinin bir de Rusya ayağı var. Yani terör örgütü herkesle ilişkide ve kimin kimi kullandığı da flu. Dün bu durumu Genelkurmay İstihbarat Dairesi eski başkanı, Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin’e sordum. Yanıtı şuydu:
“Ortak bir politika var; o bölgede bir Kürt devletçiği kurmak suretiyle bu işi bitirmek peşindeler ve buna karşı durduğu için de Türkiye’yi dışlamak istiyorlar. Çünkü Türkiye o bölgeye girdiği zaman onların başta İsrail olmak üzere hayal ettikleri konunun gerçekleşmesi mümkün değil. Onun için Mazlum Kobani kod adlı teröristi parlatıyorlar, general diyorlar. Bu adamı büyük ihtimalle Irak’ta da kullanacaklar. Bir de ABD ve Rusya Kürt kartını ayrı ayrı kendileri kullanmak istiyor.”
Ülkeler mi YPG/PKK’yı kullanıyor yoksa terör örgütü ülkeleri mi?
“İkisi birden var. Yani YPG/PKK kendini kullandırıyor ama bir şey vaat ediyorlar, motivasyon var. Motivasyon ne? Bir devlet kurmak ya da özerk bölge meydana getirmek. Adamı bu şekilde motive ediyorsun, yardım ediyorsun yani sadece devlet kurma konusunda desteklemiyorsun, siyasi olarak destekliyorsun. ABD’nin gönderdiği silahlara, teçhizatlara bakın. Bir de adamı Avrupa’daki, dünyadaki belli bazı teşkilatlara sokuyorsun, Avrupa Parlamentosu’nda konuşma yaptırıyorsun, senatoda kabul ediyorsun. Türkiye ona yönelik harekât yaptığında da karşı çıkıyorsun. Bütün bunlara baktığımızda maalesef böyle bir sıkıntı var. Yani ikisi de birbirini kullanıyor. O da neresi uygun olursa oraya gidiyor. ABD destekliyor, oraya gidiyor. Bakıyor Türkiye ile ABD anlaştı, operasyon yapacaklar, bu sefer Rusya ile görüşüyor. Yani kullanılma ve kullandırma konusu karşılıklı bir iş.”
Bu durumda Türkiye kime güvenecek, ne yapacak?
“Türkiye kimseye güvenmeyecek, kızgınlıkla ben NATO’dan çıkıyorum, şunu yapıyorum, bunu yapıyorum falan da demeyecek. Mücadelesine devam edecek. Başka çaremiz yok; mücadelemize devam edeceğiz, güçlü olacağız. Hem Silahlı Kuvvetleri hem ekonomiyi, istihbarat da dahil olmak üzere güçlendireceğiz. İçeride de birlik, beraberliği sağlamamız gerekiyor. Onu sağlayamazsak zaten dıştan etkilenme çok daha fazla olur.”
Peki ya NATO’nun YPG/PKK konusundaki tavrı? Pekin devam ediyor:
“PKK’ya zaten terör örgütü diyorlar. YPG’yi üye ülkelerden belki bazıları terör örgütü olarak kabul edebilir ama tamamına birden kabul ettirmek zor. Türkiye’ye büyük ihtimalle PKK’yı bitirelim diyecekler ama orada bir Kürt devletçiği kurmakta kararlı oldukları açık. Onun için de YPG/PKK’yı kullanarak Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışıyorlar.”
Türkiye sadece terör örgütü YPG/PKK’yla mücadele etmiyor yani?
“Kesinlikle... ABD, İsrail, Avrupa ülkeleri, yeri geldiği zaman Rusya’yla mücadele ediyor. Mesela operasyon bölgesinin doğusunda ve batısında Rusya ‘Siz oraya girmeyin ,ben oradaki adamları güneye çekerim’ demedi mi? Herkes elinden gelen gayreti gösteriyor. Nasıl Tel Rıfat’ta Rus kuvvetleri çekilmediyse. Nasıl Menbiç’te ABD’nin çekilmesinden sonra Rusya’nın desteğiyle Suriye güçleri oraya girdiyse, hepsi bir şekilde birbirini destekliyor. Ve Türkiye onlara rağmen mücadele ediyor. Yani Türkiye sadece YPG/PKK ile mücadele etmiyor. Keşke sadece onlarla mücadele etsek...”