Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Rusya Federal Güvenlik Servisi (FSB) tarafından, Ukrayna’nın Odessa açıklarına döşediği yaklaşık 420 adet eski mayının fırtınalı hava nedeniyle koparak sürüklendiğinin duyurulmasıyla Karadeniz’de yaşanan endişe artarak devam ediyor. Özellikle de İstanbul Boğazı ve İğneada açıklarında görülerek SAS timlerince etkisiz hale getirilen mayınlar nedeniyle. Şimdi buna bir de Ukrayna’nın “O mayınlar bize ait değil. Sorumluluk Rusya’nın” açıklaması eklendi. Dolayısıyla kafalar, hesaplar hepten karışmış durumda. Tabii günlerce sessiz kalan Ukrayna’nın bu açıklamasına da diğerleri gibi ihtiyatlı yaklaşmak kaydıyla... Çünkü Rus istihbaratının duyurduğu bilgiye göre, şu ana dek konuşulanlar şunlar:

Haberin Devamı

Ukrayna’nın döşediği o mayınların kaçının koptuğu bile belli değil. Hatta gerçekten kopup kopmadığı da... Dahası, o mayınların Odessa’dan kopup gelen “serseri” değil bazılarınca özel olarak adrese teslim getirilen mayınlar olduğu iddiaları dahi söz konusu. O nedenle de ikisi bizim sularımızda, biri ise Romanya sahillerinde bulunan mayınların devamı var mı, yaratacağı risk ve tehlikeler de hep olasılıklar üzerine. Şu an için somut olan tek şey ise mayınlar konusunda Rusya’nın ve Ukrayna’nın da birbirlerini suçlaması. Hal böyle olunca da yanıtlanması gereken çok fazla soru var. Mesela Rus istihbaratının duyurusundan birkaç gün sonra Boğaz’ı tehdit eden mayınlarla karşılaştık. Doğal olarak da olayın duyurulduğu anda gerçekleştiği varsayımı, uzaklık ve akıntı hesabıyla 15-20 günde gelmesi beklenen mayınların bu kadar kısa sürede nasıl ulaştığı konusu tartışmalı. Bu durumda da en kritik soru şu: “Mayınlar daha önce kopmuş olabilir mi ya da bu mayınlar bölgeye birileri tarafından mı bırakıldı, bırakıldıysa da bunun anlamı ne?” Buna dönük, senaryolar, komplo teorileri de oldukça fazla. Biri “Bu mayınları Rusya bıraktı çünkü 1907 Lahey Sözleşmesi’ne göre, mayını kim döşüyorsa sorumluluğu ona aittir.” Yani Rusya bunu Ukrayna’yı suçlamak, sıkıntıya sokmak adına özellikle yaptı. Hesabı da Ukrayna’ya karşı Türkiye’de oluşan sempatiyi, yakınlığı bozmak. Zaten epeydir ortalıkta görünmeyen Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu da son açıklamasında Ukrayna’Karadeniz ve İstanbul Boğazı’nı tehlikeye sokmakla suçladı.

Haberin Devamı

Diğer senaryo ise tam tersi ve şöyle:

Karadeniz ve Boğaz hattı Rusya için hayati bir güzergâh. Bu bölgede yaşanacak olası bir kriz, Boğaz’ın dibinde, civarında herhangi bir tanker ya da gemi faciası bölgedeki enerji nakil hattını, Boğaz geçişini durdurur, bu da Rusya’ya büyük bir darbe demektir. Yani Rusya böyle bir çılgınlığı niye yapsın, yapmaz...

Bir başka senaryo da Karadeniz’e bir mayın gücünün sevk edilmesini sağlamak, Montrö’yü tartışmaya açmak amacıyla üçüncü ülkeler tarafından bu mayınların bölgeye bırakıldığına dair, kurgulu bir komplo teorisi. Yani doğrudan Türkiye’nin Rusya ile ilişkilerini de etkileyecek bir provokasyon. Dolayısıyla, bu anlamda ilk akla gelen de malum şüpheli ABD. Niyesini de askeri yetkililer şöyle açıklıyor:

“ABD’nin genişletilmiş Karadeniz projesi var. Bu, doğu Avrupa’dan başlıyor, Ukrayna’dan devam ederek Kafkasya ve Hazar’a kadar gidiyor. ABD sürekli bu bölgenin emniyetini sağlama konusunda Karadeniz’e daha fazla gemi gönderelim, Karadeniz’de daha fazla NATO gemisi olsun, hatta NATO daimi gücü olsun istiyor. Dolayısıyla, bu mayın hikâyesi ABD’nin çok işine gelir.”

Haberin Devamı

Tabii bunların hepsi varsayım. Yoksa birilerini net işaret etmek, suçlamak, budur demek için sağlam kanıtlar gerekiyor. Ki Ukrayna’nın son açıklamasında yer alan “Sürüklenen mayınların kullanımı ve bunların öngörülemeyen sonuçlarının sorumluluğu yalnızca Rusya Federasyonu ve donanmasına ait” vurgusuyla mayınların kopma duyurusu da hepten senaryo muydu noktasına evrilmiş durumda. Yani Karadeniz’deki başıboş mayınların menşei ve nasıl geldiği tam anlamıyla çok zor bir bilmece gibi. Çözmek için de dikkat, sabır ve temkinli olmak şart. Nitekim mayınların nereden geldiği ve kaynağına yönelik soru üzerine Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar da “Ukrayna’da döşenen mayınlar mı geldi yoksa başka mayınlar mı devreye girdi, bu konuda emin olmadan bir şey söylemek doğru olmaz. Bununla ilgili çalışmalarımız devam ediyor” sözleriyle Türkiye’nin bu konudaki hassasiyetini ve ortaya çıkarma konusundaki kararlılığını çok net dile getirdi zaten...