Pençe-Kaplan Harekâtı kapsamında Irak’ın kuzeyinde terörist temizliği ve sığınak imhaları devam ediyor. Sıcak gelişmeler de bakanlık tarafından açıklanıyor. Buna göre an itibarıyla terör örgütüne ait 500’den fazla hedef imha edildi. Ancak bu harekâtı sadece dağdaki teröristleri hedef alma açısından görmek eksik kalır. Çünkü bu eskilerdekinin aksine, bölgede kalıcı olunması nedeniyle son derece stratejik ve jeopolitik önemi de olan, çok kapsamlı bir harekât. Özellikle de Haftanin’in konumu ve işlevi dikkate alındığında. Şöyle ki; Haftanin dağa çıkan ya da kaçırılan erkek-kız çocuklarının toplandığı ve örgütle tanışıp, askeri eğitim aldığı bir kamp. Aynı zamanda da kaçak sınır ticaretinin yanı sıra en önemli lojistik merkezlerinden biri. Burada eğitim alan teröristler Türkiye ya da Suriye’ye gönderiliyor. Dolayısıyla, Haftanin sadece bugün değil 1984’ten bu yana PKK’ya karşı çeşitli tarihlerde önceleri “girdi-çıktı” halinde kısa süreli “sınır ötesi operasyonların”, ardından da terörün zirve yaptığı 1991-93’lü yıllardan itibaren de Irak topraklarındaki pek çok kapsamlı harekâtın odak noktasındaydı. Nitekim en büyük harekâtlardan biri olan Ekim 1992’dekine gazeteci olarak bizde yakından tanık olmuştuk...
“Eziyete varan muamelelere maruz kalıyorduk. Köle gibi kullanılıyorduk. Tacizlerden dolayı intihar girişimleri de oluyordu. Ölümle tehdit ediliyorduk. Kaçma girişiminde bulunanları herkesin gözü önünde infaz ediyorlardı. Öldürülenlerin ailesine de çatışmada öldükleri söyleniyordu.”
Yani Haftanin tam anlamıyla insanlığın uğramadığı bir şer kampıydı. İşte Ekim- Kasım 1992’de tanık olduklarımızla tarihe düştüğümüz notlardan bazıları:
PKK lideri Abdullah Öcalan’ın “Örgüte taze militan bulun” talimatı, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınır ötesi harekâtıyla bozuldu. Haftanin’de ağır kayıp veren PKK, harekâtın nereden başlayacağı konusunda da yanılgıya düştü. Cuma kod adlı Cemil Bayık’ın sorumlu olduğu Haftanin kampının çekilen hava fotoğraflarında boşaltıldığı belirlendi. Bunun üzerine harekâtın yönü değiştirildi. Bölgedeki diğer küçük kamplar hedeflendi. PKK’lılar 2000-2500 kişinin bulunduğu Haftanin’e saldırı beklerken Pirbela, Evleha ve Manin de vuruldu. Bu kamplar imha edilirken, kurtulan PKK’lılar Haftanin’e doğru çekildi, bunun ardından da Haftanin yerle bir edildi. Cemil Bayık, 200 kişilik bir grupla Haftanin bölgesi Şila mevkiinde kıstırıldı.
PKK’nın, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne teslim olmak isteyen militanlarını elleri ve gözlerini bağlayarak kurşuna dizdiği ve toplu mezarlara gömdüğü ortaya çıktı. Dün yapılan toplu mezar kazılarında 80’e yakın militanın cesedi bulundu. Askeri yetkililer, yerle bir edilen Haftanin kampında da 500’ün üzerinde ceset olduğunu söylediler. Mehmetçik’e teslim olan PKK’lı Ahmet ve Rezzan kod adlı İhsan Aytekin’in gösterdiği bölgeler dağ komandoları ve peşmergelerce didik didik aranıyor. Pirbela’da PKK’nın depo olarak kullandığı mağarada 600 çuval un, 500 çuval şeker, 45 çuval fasulye ve irmik ile yağ tenekeleri ele geçirildi. Vadiye bakan mağarada, çok sayıda kadın iç çamaşırı ve doğum kontrol ilaçları da bulundu. Mağaranın bir bölümünün revir olarak kullanıldığı anlaşıldı. Kampın arkasında yer alan kayalıklarda da yüzlerce el bombası, plastik patlayıcı ve mayın bulundu. Kampların giriş ve çıkış noktalarındaki mayınlar kamp yerle bir edildi.
PKK’nın askeri eğitim amaçlı kullandığı Manin’de dışı ağaçlarla kamufle edilmiş, içi son derece lüks döşenmiş, 70-80 metrekarelik bir Amerikan çadırı bulundu. Kampın nizamiyeden sonra mağaralara kadar olan bölümünde askeri pentatlon sahası ve atış eğitim alanı bulunduğu görüldü. Kampta Çok sayıda silah ve mühimmat da ele geçirildi. PKK’lı teröristlerin kaçarken bıraktığı silahların sadece Rus yapısı olmadığı anlaşıldı. Bulunanlar arasında Alman yapımı dinamitler, İtalyan ve Amerikan yapımı mayınlar da dikkat çekti. Bölgedeki aramalarda ayrıca bol miktarda yiyecek maddesi de ele geçirildi. Ganimetlerin peşmergelere bırakıldığı, sadece mayın, bomba, tanksavar gibi silahlara el konulduğu belirtildi.
Özetle, terör örgütüyle mücadeleden etkili sonuç alınabilmesi için terörü kaynağında bitirmek şart. TSK’nın şu anda yaptığı da o. Eskilerdekinden tek farkı, bu kez bölge temizlendikten sonra dönmüyor, orada üs bölgeleri teşkil edip sürekli kontrol altında tutuyor ve teröristler artık o bölgeye gelemiyor. Yani Silahlı Kuvvetler adım adım bataklığı kurutuyor. Sincar’a dönük hamleleriyle de Suriye ile Irak arasındaki bağlantıyı kesiyor. Bir de bu operasyonlar yapılırken istihbarat çalışmalarıyla inlerindeki sözde yöneticilerin MİT tarafından yerleri belirleniyor, kafalarını çıkarttıkları anda da İHA ve SİHA’larla takip edilip uçaklar tarafından vuruluyor. Böyle üçlü dörtlü bir mekanizma var bölgede. Hem de dün olduğu gibi bu gün de alenen teröristleri koruyup kollayan ABD’ye rağmen...