Sandık yolunda son düzlüğe girdik. Hafta sonu oy deposu İstanbul’da adayların mitingi ya da etkinliği vardı. Yani bir yanda Cumhurbaşkanı adayları ve parti liderlerinin pik yapan performansları, öte yanda seçim sonuçlarına dönük olasılık hesaplamaları tam gaz devam ediyor. Dolayısıyla da siyaset arenasında karşılaştığımız en dinamik, en karmaşık ve en kritik seçim atmosferindeyiz. En çok konuşulanların başında da seçim ilk turda biter mi, bitmezse ilk ikiye kim kalır ya da parlamento dağılımı nasıl olur var. Olası ikinci tura dönük sorular ise kim kime neden oy verir ya da vermez gibi daha da karmaşık. Açıkçası, seçimden ziyade çok bilinmeyenli bir denklem söz konusu. Özellikle de olası ikinci tur açısından. Çünkü ilk turun sonucuna ya da parlamento seçiminden çıkacak dağılıma göre seçmen kitleleri arasında çok farklı geçişkenlikler olabilir. Yani olası ikinci tur denklemi ilk turda çıkan rakamları alt alta yazıp toplayarak değil, ancak birden fazla çıkarma, bölme işlemiyle çözülebilir. Hem de parlamento dağılımıyla doğru orantılı olarak. Niyesini ikinci tur olasılığı ve bazı kamuoyu araştırmacılarının öngörülerine göre sıralayalım;
Parlamento çoğunluğu Cumhur İttifakı’nda olursa, ilk turda alınan oylar kemikleşir, dahası üstüne koyar. Örneğin SP’den yarı yarıya, İYİ partiden de 1-2 puanlık bir kayma olur. Hatta HDP’nin İslamcı damarından bile geçişkenlikler söz konusu olabilir.
Cumhur İttifakı parlamentoda çoğunluğu kaybederse, ortaklar arasında karşılıklı suçlamalar yaşanır. Erdoğan’ın kaybedebileceği algısıyla Millet İttifakı’nın adayına kaymalar olabilir.
Özetle dememiz o ki; parlamentonun dağılımı ya da dengesi olası ikinci turun anahtarı olacak. Tabii Cumhurbaşkanlığı seçimi ilk turda bitmezse...
Sapanca’daki vahşet sadece bir örnek
Bayramda seçim, Menbiç, geçim her şeyin önüne geçen tek haber Sapanca’daki vahşetti... Dört ayağı kesilen yavru köpeğin bakışlarını gören herkesin yüreği sızladı ve ülke ayağa kalktı. Hemen sonrasında da devletin her kademesinden, siyasilerden, hatta vahşetin yaşandığı Sapanca Belediyesi’nden dahi yüksek tonda tepki mesajları geldi. Sanki böyle bir alçaklığı, eziyeti ilk kez duyuyorlarmış gibi. Örneğin Sapanca Belediye Başkanı sosyal medyadan paylaştığı mesajda dedi ki:
“Yapılan vahşetin hiçbir açıklaması ve tanımlaması olamaz. Her canlının özgür olarak yaşama hakkına saygı duyulması gerektiğini bu olayla tüm insanlığa tekrar hatırlatmak isterim. Bu vahşeti yapanların hukuki olarak ve Allah katında cezalandırılmaları gerektiğinin bilincinde olduğumuzu belirterek bu olayı kınıyorum.”
Bunlar tam anlamıyla helal olsun, “işte budur” dedirtecek cinsten sözler. Tabii Sapanca’yı bilmeyen, görmeyenler için. Çünkü realitede o ilçede hayvanlar sokaklarda açlıktan susuzluktan ölüyor. Hatta zehirleme iddiaları var. Dahası koskoca ilçede belediyenin hayvanlara bakacak doğru dürüst bir veterineri dahi yok. Anlaşmalı denilenler var ama onlar da parayı görmeden vatandaşın getirdiği sokak hayvanını kapıdan içeri sokmuyor.
Peki Sapanca böyle de İstanbul ya da ülkenin başka yerlerinde görüntü farklı mı?.. Değil. Ülkenin her köşesinden her gün hayvanlara yönelik sözde “insanlar” tarafından işkence, eziyet ya da güya bakımevi denilen barınaklardan (!) katliam haberleri geliyor...