İdlib’den yine saldırı ve şehit haberleri geldi... Bu şubat ayında Türk askerlerine bilerek, isteyerek yapılan üçüncü saldırı... Yani birileri ısrarla Türkiye’nin sabrını zorluyor ve rejim askerleriyle doğrudan çatışmaya girmesini istiyor. Çünkü son saldırı öncesinde diplomasi cephesindeki gelişmelerin tonu hem Türkiye hem de Rusya açısından düşüktü. Her iki tarafın mesajları da masada çözüm konusunda umut vericiydi. Mart başında Tahran’daki İdlib zirvesi de bunun bir başka sinyaliydi. Ancak Suriye rejiminin doğrudan Türk askerini hedef alan alçak saldırısıyla tansiyon bir anda yükseldi. Evet, bir yandan diplomasi trafiği devam ediyor, ABD ve NATO ülkelerinden de Putin’e saldırıların son bulması için çağrılar geliyor ama hava daha çok çatışma kokuyor. Hele de Rusya’nın ikircikliği dikkate alındığında. Dolayısıyla da koordinatları Rusya tarafından bilinen Türk askerinin konuşlandığı yere yapılan bu hava saldırısının bir tesadüf olmadığı çok net. Niyesini eski Genelkurmay İstihbarat Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:
“Böyle tesadüf olmaz. Görüşmeler devam ediyor, ortam gergin, ip kopmak üzere, bazı tansiyonu düşürücü demeçler veriliyor, bu arada böyle bir şey oluyor, bombalama olayı oluyor ve şehit veriyor Türkiye. Ve Türkiye’nin de bu konuda tavrını biliyoruz. Cumhurbaşkanı ‘Bir gece ansızın gelebiliriz’ diye açık ve net olarak söyledi. Daha ne söylesin yani? Şimdi bütün bunlara rağmen böyle bir şey oluyorsa, o zaman kardeşim ben bildiğimi yaparım anlamına gelir.”
Rusya Türkiye’yi kaybetmeyi nasıl göze alıyor?
“Gözden çıkarma, kaybetme konusunu sanmıyorum ama Türkiye’yi sıkıntılı bir durumda yakaladıklarını sanabilirler. Sıkıntılı derken işte Batı’yla ilgili sorunları var, hava savunması yok, ABD ile de sorunlu falan, böyle bir yanlış hesap içinde bulunabilirler. Yanlış hesap yaparlarsa, o zaman işin içinden çıkmaları zor olur...”
Rusya ne kaybeder bu durumda?
“Rusya çok şey kaybeder. Birlikte nükleer santral yapıyoruz. Rusya Türkiye vasıtasıyla, Suriye vasıtasıyla sıcak denizlere açıldı, hem Akdeniz’i hem Hint Okyanusu’nu kontrol etmeye çalışıyor. Bölgede etkili olması için Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye’yi yanına aldığı zaman NATO’da çatlak meydana getiriyor. O çatlak Rusya’nın güneyden kuşatılmasını engelliyor. Bütün bunları kaybeder. Gaz alıyoruz, Türk Akım projesi var, bunlar her an durdurulabilir. Türkiye gaz alımını farklı yerlerden yapabilir. Rusya içeride de radikallerle sorun yaşayabilir. Türkiye’nin bu konuda etkisi çok büyük. Çeçenlerle olan mücadelesi hatırlanmalı Rusların. Yani sadece olay Suriye’den ibaret değil, Rusya hem jeopolitik olarak hem de stratejik olarak çok önemli şeyler kaybeder. ABD’nin yanında yer alan bir Türkiye Rusya’nın bölgedeki etkisini azaltır.”
Peki ya farklı şekilde olabilir denilen ABD’nin desteği? Pekin devam ediyor:
“Olabilir tabii. Keşke olsa, mesela ABD hava savunmayla ilgili destek sağlasa. Bu olabilir ama sonuçta Rusya müdahale edecek mi etmeyecek mi önemli olan o. Ve ABD’nin Rusya’yı işin dışında tutacak şekilde Türkiye’ye yardım etmesi. Yani Rusya işin içine girmeden Türkiye kozunu oradaki güçlerle paylaşacak. O konuda bir sorun olmaz.”
Rusya’ya, ‘Karışma yoksa ben de karışırım’ gibi mi?
“Hayır, öyle değil ama Rusya’nın girişini önleyecek birtakım tedbirler alır. Elektronik harp konusunda, Türkiye’ye verdiği istihbarat, uydu istihbaratı, ondan sonra güç kaydırma gibi. Mesela ABD şunu sağlayabilir; Türkiye burayla uğraşırken YPG herhangi bir şey yapmaz orada, bunu önleyecek şekilde tedbir alır.”
Rusya çatışmaya girer mi?
“Bu soru işareti. Girmez demek ne kadar yanlışsa, hayır, girer demek de o kadar hatalı. Suriye’yi destekliyor zaten. O destek devam edecek ama doğrudan kendisi girer mi, hava kuvvetlerini kullanır mı Türkiye’ye karşı? Hava sahasını kapatacağı açık, kapalı zaten şu anda, hava sahasını kullanamıyoruz. Dolayısıyla, hava desteği olmadığı için kara kuvvetlerinin ilerlemesi yavaş olur. Karşı taraf hava kuvvetlerini kullanmasa bile yavaş olur...
Özetle; Rusya’nın Esad’a gaz vermesiyle “Soçi” tehlikede ama biraz daha dikkat edilmezse “Astana” da bitecek. Bunun da en çok ABD ve İsrail’in işine yarayacağı çok açık...
İdlib’e dönük sahadaki ve masadaki trafik o kadar değişkenki her an yeni bir gelişme yaşanıyor. Nitekim dün de öyle oldu. Yukarıdaki yazıdan sonra akşam saatlerinde Erdoğan ile Putin telefonla görüştü ve görüntü yine değişti. Daha doğrusu biraz netleşti, sakinleşti. Ve taraflar tüm anlaşmalara bağlı olduğunu ifade etti.. Ancak bunların sahaya nasıl yansıyacağı konusu hâlâ soru işaretleriyle dolu...