Havadan ve karadan bombaların yağdığı ve her gün onlarca sivilin öldüğü İdlib’de gözyaşı ve göç görüntüleri değişmiyor. Değişmesi de zor çünkü Rusya, rejim güçlerini kullanarak İdlib’deki tansiyonu yükseltiyor. Aynı durum ABD için de geçerli. O da katliama karşıymış havası veriyor ve saldırıları kınıyor, ama gizliden de CIA ve onun kan kardeşi MOSSAD aracılığıyla bölgedeki radikal örgütleri manipüle ediyor. AB ülkeleri ise tam anlamıyla seyirci konumunda. Yani Türkiye’nin dışında kimsenin aklında insanlık trajedisi falan yok. Ve tam anlamıyla oyun içinde oyun gibi bir durum söz konusu. Dolayısıyla, tüm bunlar da İdlib’deki gerginliği ve sadece Türkiye’yi değil, Avrupa’yı da etkileyecek göç hareketliliğini tetikliyor. An itibarıyla da bombalardan kaçan on binlerce insan sınıra dayanmış durumda. Olası gelişmelerle ilgili öngörüler de oldukça tedirgin edici. Özellikle de bölgedeki 30-40 bin silahlı teröristin varlığı düşünüldüğünde. Niyesini İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu anlatıyor:
“Rusya ve Suriye’nin hem hava harekâtıyla hem da karadan bombalayarak etkili bir operasyon planı var. Şu anda Suriye yönetimi güneyden, güneybatıdan ve güneydoğudan, bir de doğudan saldırı halinde ve yeşil hat olarak kullanılan yer gittikçe Türkiye sınırına doğru küçülüyor. O zaman burada bulunan terör örgütü grupları nereye doğru kaçacaktır? 130 kilometre uzunluğundaki Türkiye- Suriye sınırına. Buradan da sığınmacılarla veya başka yollarla Türkiye’ye sızmaya çalışacaklardır. Kaçı girecek bilmiyoruz ama girecektir...”
Son dönemde ne oldu da İdlib’de hava ısındı?
“Orada bulunan Heyet Tahrir Şam, DAEŞ, El Kaide, El Nusra gibi terör örgütleri zararsız duruma getirilemedi, silahsızlandırılmadı. Yine M-4 ve M-5 karayolu terör unsurlarından temizlenecek ve Şam yönetimi tarafından kontrol edilecekti ama o da gerçekleşmedi. Dolayısıyla, Rusya ve Suriye bunu gerekçe göstererek saldırıyor. İkinci gerekçe ise Libya’daki gelişmelerle bağlantılı. Biliyorsunuz, Türkiye ile Rusya, Suriye’de Astana süreci kapsamında ve S-400’ler nedeniyle iş birliğini olumlu bir şekilde yürütüyorlar. Ancak Libya’nın BM tarafından tanınan hükümetiyle mutabakat yapan Türkiye Libya’da Rusya’nın karşısında. O zaman Rusya dedi ki; siz burada benim karşı cephede bulunan hasımlarımla mutabakat yaptınız, müttefik oldunuz, onları destekliyorsunuz, kusura bakmayın, ben de sizin zayıf noktanız olan İdlib’de operasyonu şiddetlendiririm. Hadise budur ve bu devam eder, ta ki Libya’da Türkiye ile Rusya anlaşıncaya kadar...”
İdlib’de Rusya’dan Libya misillemesi yani?
“Evet. Libya misillemesidir ve şiddetle artacaktır. Türkiye Rusya karşısındaki cephede yer aldığı sürece Rusya da gerek Fırat’ın doğusunda gerek Fırat’ın batısında İdlib’de Türkiye’ye karşı adımları Suriye yönetimi vasıtasıyla atacaktır. Görünen gerekçeleri de terör örgütlerini etkisiz duruma getirmek olacaktır. Onun için yeni yılın ilk günlerinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin’in yapacağı görüşme son derece kritik...”
Peki, Rusya ile ilişkilerde ikircikler yaşanırken, ABD burada nerede duruyor? Babüroğlu devam ediyor:
“ABD Libya’da şu anda belli değil. Aslında başta Hafter’i destekler gibi görünüyordu ama Rusya orada olunca adımını çok dikkatli atıyor ve sanki ortada gibi. İdlib’de de arada bir AB ve BM vasıtasıyla kanın hemen durdurulması lazım gibi şeyler söylüyor ama çok da ciddi değil. Çünkü Suriye yönetiminin toprak bütünlüğünü, en azından İdlib’i ele geçirmesini istemiyor ve önlemek için her türlü çabayı gösteriyor.”
İdlib’deki terör gruplarını manipüle ediyor anlamında mı?
“Tabii, ABD bunları bir maşa olarak kullanıyor. Zaman zaman Türkiye’ye, zaman zaman Rusya’ya karşı kullanıyor ama Suriye’ye karşı her zaman kullanıyor. Buradaki terör örgütlerini Suudi Arabistan, BAE finanse ediyor. Bunu da ABD’den habersiz yapmaz, yapamazlar. Onun için buradaki terör örgütlerinin yok edilmesini ABD kesinlikle istemez çünkü maşa olarak her yerde kullanıyor.”