İdlib’deki son 15 gün, aktörlerin zorlayıcı bir diplomasiyle sonuca ulaşabilmek için çatışmayı tırmandırdığı bir süreç olarak kayıtlara geçti. Bu bağlamda da Erdoğan-Putin zirvesine kadar, hatta görüşmeler sürerken dahi silahlar susmadı. Sonuçta da ateşkesle birlikte şu anki fiili duruma göre karara bağlanan yeni bir statüko açıklandı. Yani kazanımları dikkate alan ve kazanımlarla birlikte bir ateşkesi ortaya çıkaran bir durum söz konusu. Sahada kim neredeyse orada kalacak. Buna İdlib’de görüntü donduruldu da denilebilir. Tabii şimdilik kaydıyla... Çünkü İdlib’de ateşi canlandıracak fazlasıyla neden ve etken var. Öncelikle de Esad’ın ve onu kollayan, azmettiren Rusya’nın bölgedeki muhalifleri temizleme niyetinden asla vazgeçmediği, vazgeçmeyeceği gibi. Dahası, bu ateşkes durumunun Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri hepten kopartmayı, hatta savaştırmayı hedefleyen ABD’nin hoşuna gitmediği de bir başka gerçeklik. Dolayısıyla da İdlib’de dondurulan görüntüyü canlandıracak, yeniden savaş noktasına taşıyacak her türlü manipülasyon ve provokasyon olasılığı yüksek. Neler olabileceğini MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş anlatıyor:
“Bu geçici bir önlemdir. Bir savaş durumunu engellediği için önemlidir, yeni bir düşünme ve barış istikametinde yeni adımların atılması için planlamada bir fırsat yaratmaktadır. O bakımdan İdlib uluslararası bir mesele haline gelmiştir. Böyle bir alanda mevcut terör unsurlarının faaliyetlerini devam ettirmesi risk unsuru olarak canlılığını korumaktadır. Dolayısıyla, İdlib bölgesi her zaman provokasyona açık. ABD’nin, İsrail’in meseleye yaklaşımı, müdahalesi, ABD’nin Fırat’ın doğusundaki pozisyonu ve Deyrizor’daki YPG’yle birlikte hakimiyeti, ayrıca İran’ın paramiliter güçlerini tekrar son günlerde, son saatlerde sokma gayretleri ve rejimin toprak hakimiyetini sağlamak için faaliyetlerine devam edeceğini dikkate aldığımızda, bizim rejimle doğrudan bir iş birliğine girmeden meselelerin çözümü zor gözüküyor.”
Neler olabilir?
“Suriye’nin siyasi ve toprak bütünlüğü deniliyor. Rejim bunu sağlamak için faaliyetlerine devam ediyor. Teröristlere karşı Rusya’nın da rejimin de mücadelesi ortadan kaldırılmış olmuyor ve Türkiye de bu sorumluluğa katılırım diyor. Bu ortamda İdlib’de ve diğer yerlerdeki radikaller varlıklarını koruduğu sürece her zaman risk vardır. Burada İsrail’in, ABD’nin provokasyonu karşımıza çıkabilir, İran’ın faaliyetleri karşımıza çıkabilir. ABD’yle iş birliği içinde olan YPG’nin faaliyetleri karşımıza çıkabilir. Hep bu riskler varlıklarını koruyorlar.”
Rejim yine Türk askerini hedef alabilir mi?
“Şu anda almayacağı konusunda Rusya garantör devlet olarak bu çalışmayı Suriye adına da imzaladı ama daha önceki durumda da aynı şartlar vardı. İdlib’in vasatı, Suriye’nin genel vasatı bizim Suriye rejimiyle olan ihtilaflarımız hep her an patlamaya hazır risk unsurları. O bakımdan bu zirve ateşkes bakımından ve şu anda bir siyasi müzakere olaylarını başlatması bakımından önemlidir ama uzun vadede sorunu çözücü bir ortam henüz yaratmamıştır.”
Peki ya her ne kadar açıklamalarında ateşkes isteği ve önemine dönük vurgular yapsa da Moskova’da ortaya çıkan durumdan pek hoşnut olmayan ABD’nin tavrı? Ne gibi hamleler yapabilir? Öneş devam ediyor:
“ABD hep Rusya-Türkiye ilişkilerinin gelişme göstermemesi için adım attı. Bugünkü durumda ABD-Türkiye ile ilişkilerini geliştirmek için yeni adımlar atabilir. Arayışlar içinde olacaktır. Bazı yardımlar yaparak Türkiye ile ilişkilerini korumak, geliştirmek isteyecektir.”
Yeni teklifler gibi mi?
“ ‘Mühimmat vereceğim’ diyor mesela, ‘Türkiye haklıdır’ gibi açıklamalar yapıyor ama Türkiye-ABD ilişkilerinde büyük bir güven kaybı olmuştur. ABD bunu söylerken göçmen meselesi konusunda ‘Yunanistan haklıdır’ diye beyanatlar da verebiliyor ya da ‘S-400 konusu gerçekliğini korumaktadır’ diyebiliyor. O bakımdan, ABD böylesine bir ortamda Türkiye-Rusya ilişkilerinin gelişmesini önlemek isteyecektir, bu konuda çalışmalar yapacaktır.”
Terör örgütlerini manipüle etmek de dahil mi?
“Terör örgütlerini yönlendirmeler, provokasyonlar yapabilir. ABD’nin yanında İsrail’in radikal örgütlerle bağlantısını da dikkate almak lazım. Tüm bunları yaparken ABD-Türkiye ilişkileri, İsrail ilişkileri bakımından, Türkiye’nin İran’a karşı araçsallaştırılması da ABD için öncelikli meselelerden biri...”