İdlib operasyonu Fırat Kalkanı’na benziyor, tek farkı Rusya ile işbirliği halinde yapılıyor olması. Buna göre; Rusya İdlib’in dışının ve sınırının korunmasını sağlıyor, Türkiye de ÖSO ile beraber iç alanı güvenli hale getirmeye çalışıyor. Hedef iç ve dış alan hakimiyetlerinin sağlanmasıyla İdlib’i de tıpkı Fırat Kalkanı bölgesi gibi güven ve istikrara kavuşturmak. Hatta bölgeye dönüşü sağlamak. Tabii herhangi bir provokasyon ya da sürpriz bir saldırı olmazsa... Çünkü bu operasyon ABD’nin desteklediği YPG/PKK’nın “terör koridoru” sevdasını da engelleyen bir hamle, dahası İdlib’deki radikal terör unsurlarının kime hizmet ettiği belli değil. Dolayısıyla da her an Türkiye’ye yönelik bir göç dalgası olasılığı var. Nitekim bu bağlamda her türlü önlem de alınmış durumda. Örneğin dün konuştuğum Türk Kızılayı Genel Başkanı Dr. Kerem Kınık, sınıra yakın yerlerde kamplar için rezerv alanları oluşturulduğunu söyledi. Bu arada kimsesiz çocuklara yönelik tahliye planları yapıldığını da belirterek
şöyle devam etti:
“Suriye’de 400 bini aşkın insan hayatını kaybetti, 1.5 milyon insan yaralandı. Şu an bir milyonun üzerinde anası babası ya da ikisinden bir tanesi olmayan, aralarında 5-6 yaş altı ve bebeklerin de bulunduğu korunmasız çocuk var. Herkes başının çaresine bir şekilde bakabiliyor ama bu çocuklar özellikle savunmasız. Biz de bunlara yönelik Idlib’de 12 tane yetimhane kurduk. Öğretmeleri, bakıcıları var, bir kısmının da babası ölmüş annesi başında duruyor. Her türlü iaşesini, eğitimini sağlıyoruz. Bizim ekiplerimiz de düzenli olarak gidip kontrol ediyorlar çalışmaları. Şu anda Kızılay’ın bu yetimhane-lerinde 9 bin çocuk barınıyor. Türkiye’den başka STK’ların kurduğu yetimhanelerle birlikte koruma altındaki çocuk sayısı on binin çok üstünde.”
Riskli yerlerde mi yetimhaneler?
“Tabi mesela 1-1.5 ay önce El Nusra saldırdığında yetimhanelerimizden bir iki tanesi ateş hattında kaldı. Oradaki çocukları ivedi bir şekilde tahliye ettik ve güvenli olan başka yetimhanelere aldık. Sonuçta savaş var. Zaman zaman ABD havadan saldırıyor. Nereden geldiği belli olmayan çatışmalar da oluyor. Çatışma hattının içindeler tabii ki.”
Niye sınırda değil de İdlib’in içinde?
“Orada bakmak daha kolay ve maliyeti uygun. Diyelim ki İdib’de ayda
100-150 dolar verdiğinizde bir öğretmene belli bir geçim imkanı oluyor ama bunu Türkiye’ye alırsanız bu rakamı 10’la çarpmanız lazım. Bir de bazılarının oralarda akrabaları var zaman zaman gelip görebilme imkanları oluyor. O açıdan akrabalık bağları da parçalanmamış oluyor. Tabii en önemli etken de böyle çok sayıda çocuk var. Biz bunların ancak bir kısmını karşılayabiliyoruz.”
Zorunluluk halinde bu çocuklar Türkiye’ye getirilecek yani?
“Türkiye’ye getirme değil İdlib’in içerisinde daha güvenli yerlere taşıma noktasında tahliye planları yaptık. Bunların hepsinin bilgileri, koordinatları belli, biliniyor. İnşallah buralarda bir sıkıntı çıkmaz, çıkarsa da bunların sınıra yakın yerlerdeki daha güvenli bölgelere taşınması noktasında planlarımız hazır...”
Özay Şendir
F-35 meselesinde kitabın orta yeri...
29 Kasım 2024
Didem Özel Tümer
Ankara’da ‘değerlendirme’ kulisi: Öcalan ile kim görüşecek
29 Kasım 2024
Abbas Güçlü
Diploma mı, meslek mi?
29 Kasım 2024
Abdullah Karakuş
Bölgede satranç ve terörle mücadele
29 Kasım 2024
Mehmet Tez
Suudi Arabistan başarabilecek mi?
29 Kasım 2024