CHP Parti İçi Eğitim Sorumlusu Aytuğ Atıcı, CHP-HDP ilişkisiyle ilgili “CHP’nin kesinlikle HDP’yi itmemesi gerekiyor ve laik demokratik sosyal hukuk devlet çizgisine çekmesi gerekiyor. Bizim niyetimiz HDP’nin PKK terör örgütünden uzaklaşmasını sağlamak” dedi.
Siyasette en çok tartışılanların başında gelen CHP ile HDP arasındaki yakınlaşma ya da tam tersi, çekince iddialarının, son dönemdeki gelişmelerle daha çok yakınlaşmaya doğru evrilmesi nedeniyle CHP cenahında durum tespiti yapmıştık. Görüştüğümüz CHP’lilere sorumuz ise direkt, eskiden daha bir gizli saklı havasındaki CHP’nin HDP siyasetinin artık netleştiği miydi? Çünkü Millet İttifakı’nın görünür bileşenleri özellikle de İYİ Parti açısından hava “HDP varsa ben yokum” şeklindeydi. Bu bağlamda da CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin, “Bu cümleleri söyleyen Cumhur İttifakı’nın ekmeğine yağ sürenlerdir, hiç kusuruma bakmasınlar” demişti. Dün de bu konuda çok sayıda e-posta aldık. Destekleyen de vardı tepki gösteren de... Aynı soruyla konuya devam ediyoruz. Bugün söz 37. Olağan Kurultay’da genel başkanlığa talip olan, sonrasında da Kılıçdaroğlu’nun teklifiyle Parti İçi Eğitim Sorumlusu görevine geri dönen Mersin eski Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı’da:
“Aslında HDP’ye karşı tavrımız zaten hep net olmalıydı. HDP’nin doğru yaptığına doğru diyeceğiz, yanlış yaptığına yanlış diyeceğiz. Baştan beri yapmamız gereken şey buydu. Yani HDP’yi terörize etmenin bu ülkeye faydası yok. Bakın, HDP’yi şu anda CHP dışında herkes şeytanlaştırmış durumda. AKP kullandı kullandı, HDP’yi attı. MHP ezeli düşman. İYİ Parti tavrını net olarak belli ediyor, çok da sıcak bakmıyor. Herkes itiyor, bir tek CHP var HDP seçmenine ve onların seçtiği insanlara el uzatabilecek olan. Eğer bizde itersek, HDP doğrudan PKK’nın yanına doğru itilmiş olur. HDP’yi bizim laik demokratik sistem içerisine çekme çabamızın olması lazım. HDP’nin üst düzey yöneticileri böyle bir karar aldı mı, almadı mı bilmiyorum ama şu anda yapılması gereken şey tam da budur. HDP yanlış yaptığında yanlış yapıyorsun kardeşim diyeceğiz. PKK terör örgütüdür nokta... Senin PKK terör örgütüyle bir işin olamaz. Senin ‘PKK terör örgütü değildir’ diye tanımlaman doğru olmaz, o nedenle, bu yaptığın yanlıştır. Ha öbür taraftan laik demokratik sisteme sahip çıkman da doğrudur. Yani bunu basit oy hesaplarından çıkarıp gerçekten milli menfaatlerimiz için fırsata çevirmek mecburiyetindeyiz. Bu basit oy hesabı ülkeyi böldü, kutuplara ayırdı ve rahatsız etti. Artık insanlar kavga etmek istemiyorlar.
‘CHP olarak HDP konusunda hata yaptık’
Şu anda HDP’nin tavrında da değişiklikler görüyoruz. Bakın Mithat Sancar çok kıymetli bir insandır ve HDP için de bir şanstır. Benim kanaatime göre, aklı başında, ne söylediğini bilen, kesinlikle terörle yan yana gelmeyen ve teröristleri övmeyen yani doğru düzgün bir yapı kurmaya çalışıyor. Şimdi bunu biz görmezsek, HDP’ye karşı CHP olarak ikinci hatayı yaparız. Birinci hatamız, HDP’nin zaten CHP’nin içinden kopmasıydı. O zamanki adıyla HEP, ta yıllar önce, bilirsiniz, HDP’lilerin hepsi CHP’nin içerisindeydi. Biz CHP olarak o dönemde Kürtlerin ya da HDP seçmeninin ihtiyaçlarını yeterince algılamadık. Onların ana dillerini konuşmalarına yeterince saygı duymadık, onların kendi kimlikleriyle, kendi kıyafetleriyle kendi gelenek ve görenekleriyle eşit yurttaşlık tanımını CHP olarak biz yeterince önemsemedik. Yani Kürtçe şarkı-türkü söyleyenler tutuklandığı zaman o dönemlerde biz sesimizi yeterince çıkaramadık. Birinci hatamız buydu, yani biz onları anlayamadık. Bu çok büyük bir hataydı. Bir, iki üç sabrettiler, ondan sonra dediler ki CHP’den de bize hayır yok ve bizden ayrıldılar. O gündür bugündür biz ayağa kalkamıyoruz. Doğu’daki yüzde 2, 1, 0.5 her neyse, bir yerden bir milletvekili çıkarabilmişsek, neredeyse sevinçten havaya uçuyoruz.
‘HDP’yi PKK’dan uzaklaştırmak mecburiyetindeyiz’
HDP bizden kopunca diğerlerince de itilince çeşitli isimlerle PKK’yla yakın siyaset yaptı. Bizde doğal olarak HDP’den uzaklaştık ama biz geçmişte onların o tarafa doğru gitmelerine bir noktada vesile olmuştuk aslında. Bizimde kabahatimiz vardı CHP olarak. Şimdi HDP kendini topluyor, yani Türkiye partisi olmaya çalışıyor. Terörle arasına mesafe koymak istiyor, fakat bunu hisseden AKP ve MHP onların arzu ettiği bir HDP olması için onları zorluyor. Şunu söyleyin, bunu söyleyin, PKK’ya lanet edin diye kışkırtıyor, onlar da yapmıyoruz diyor. Halbuki istedikleri şey, HDP’nin zaten bunu yapmaması ve kriminalize edilmeye müsait hale gelmesi. O nedenle, biz ikinci hatayı yapmamalıyız. HDP, seküler Kürtlerin güvendiği parti olarak bütün Türkiye’ye yayılmak ve Türklerin, Arapların oylarını da almak istiyorsa ki şu anda bunu söylediğini ben düşünüyorum, özellikle Mithat Bey’in gelişiyle beraber. O zaman CHP’nin kesinlikle HDP’yi itmemesi gerekiyor ve laik demokratik sosyal hukuk devlet çizgisine çekmesi gerekiyor. Bizim niyetimiz HDP’nin PKK terör örgütünden uzaklaşmasını sağlamak ve ona bu konuda yardımcı olmak ise ki öyle olmalıdır. O zaman PKK’dan uzaklaştıkları her adımda biz onların yanında olmak zorundayız, mecburuz buna. Adım adım biz HDP’yi PKK’dan uzaklaştırmak mecburiyetindeyiz. Ben böyle düşünüyorum ve bu gelişmeyi de çok olumlu karşılıyorum.”
‘CHP’nin A planı ittifak olmamalı’
- İYİ parti, CHP-HDP yakınlaşmasından rahatsızlık duyacağını çok net dile getiriyor. Bu durumda Millet İttifakı’nın geleceği ne olur?
“Haklısınız, ben bunu kurultay konuşmamda da bahsetmiştim. Demiştim ki ‘İttifaklar fiilen bitmiştir aslında çünkü HDP artık ben net ittifak istiyorum diyor, İYİ Parti de ‘o varsa ben yokum diyor.’ Bunun böyle olduğu ta İstanbul seçimlerinin sonrasından itibaren net olarak belliydi aslında. O yüzden, benim o dönemdeki önerim hâlâ geçerlidir. CHP’nin A planı ittifak olmamalıdır. Evet, biz bir şekilde, İYİ Parti’nin ‘ama HDP’ye yaklaşırız ama başka bir gerekçeyle bizden kopma’ ihtimalini zaten düşünmek zorundayız. Ayrıca HDP’nin de bize yaklaşmayabileceğini düşünmek zorundayız. Yani HDP ile tam işler iyi giderken birdenbire tekrar PKK’yla yakın ilişki kurdu, o zaman biz bununla ilişkiyi sürdürmeyiz. O nedenle, CHP’nin A planı öz gücünü yükseltmek olmalıdır. Bunun içinde yapılması gerekenler belli. Bizim yapacağımız, CHP’nin öz gücünü yükseltmesi çalışmasıyla sadece ve sadece 5 puan alabilmek ve 30’u geçmek. Bunu alabileceğimiz tek yer de AKP tabanıdır. MHP’nin tabanı kesin ve keskindir oradan bize oy gelmez. HDP eğer uzlaşı yok ise onun tabanı daha keskindir, oradan da bize oy gelmez. İYİ Parti zaten ayakta durmaya çalışıyor oradan da bize oy gelmez. Yani oy bize AKP’nin oydaşlarından gelir. Siyasi okumama, tahminlerime göre doğrudur, yanlıştır CHP’nin kemik oyu nasılsa yüzde 20 civarındaysa, AKP’nin de kemik oyu yüzde 20-22 arasındadır. Hadi siz deyin ki 25, AKP’nin şu anda 35 civarında olduğunu herkes söylediğine göre biz bu 5 puanı AKP tabanından alırsak, o zaman birinci parti oluyoruz. O zaman ikinci turda zaten bir uzlaşı söz konusu olur. Ama 30’u geçemezsek, o zaman bir elimizde HDP bastonu, bir elimizde İYİ Parti bastonu, yürümeye çalışırız. Bunlardan birisi elimizden giderse düşeriz, ikisi birden giderse de yüzüstü kalırız. Yani biz ittifaklara bel bağlamak yerine öz gücümüzü yükseltmeliyiz. İttifaklara karşı değilim, ancak önce öz gücümüz yükselir ondan sonra üzerine bir de ittifak olursa harika bir şey olur.
‘İYİ Parti’yi AKP’ye doğru itmemeliyiz’
- CHP’nin HDP siyasetinin daha farklılaştığını siz de hissediyorsunuz yani?
Evet. Hissediyorum ve bu gelişmeyi çok olumlu karşılıyorum. Mutlu oluyorum.
- Bu yakınlaşmaya CHP içinden tepkiler, eleştiriler de var?
“Mutlaka olacak, mutlaka olur çünkü CHP heterojen bir partidir. Elbette ki tepkiler olacaktır ama burada açık, şeffaf, böyle ben yaptım oldu şeklinde değil gerçekten yetkili kurullarla, il başkanlarıyla, ilçe başkanlarıyla istişare ederek yaptığımızı net bir şekilde ortaya koyarsak o zaman olmaz. Değilse İYİ Parti de bundan rahatsız olur. Biz İYİ Parti’yi de AKP’ye doğru itmemeliyiz. Bakın HDP’yi nasıl ki PKK’ya doğru itmek yanlış ise Türkiye için İYİ parti gibi merkez sağda konumlanmaya çalışan bir partiyi de yanlış hamlelerle AKP’ye doğru kaydırmak da doğru olmaz. HDP ile yapılacak olan yakınlaşma muhakkak bir masada yani tek başına değil. CHP tek başına sadece ve sadece kendi öz gücünü artırır. Yani CHP HDP’yi de rakip görür, İYİ Parti’yi de rakip görür, Saadet’i de, AKP’yi de, MHP’yi de. Öz gücü; tek başına vereceği karar budur. HDP ile ilişkilerin gelişmesi açısından muhakkak İYİ Parti’yle de, SP’yle de istişare halinde, onların da sınırlarını hafif zorlayacak ama kırmızı çizgilerini aşmayacak şekilde bir proje yapmak mümkündür.
Nasıl yani?
“Bakın, bunu ilk olarak İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener telaffuz etti Türkiye masası diye. Bu benim yıllardır söylediğim bir şeydi, ilk defa bir genel başkan bahsetti fakat o masada HDP olmaz demişti. Şimdi adım adım masada herkesin olacağı bir Türkiye’ye doğru gitmek zorundayız. Bunun için bedel ödemek gerekiyorsa ödenir. Nedir? Koltuk mu kaybeder? Etsin, önemli değil. Bizim şu anda ekonomik kurtuluş savaşı verme zorunluluğumuz vardır. Bunu yaparken de AKP’ye kötü, MHP’ye kaka, HDP’ye pis, CHP’ye iğrenç filan diyemeyiz, arkasında milyonlarca oy olan bu partilerle aynı masaya oturabilmeliyiz. Biz Kurtuluş Savaşı’nda binlerce evladımızı şehit eden insanlarla oturduk barış anlaşması yaptık Lozan’da. Şimdi niye barışmayalım arkadaş? HDP ‘Bu bayrak beni de temsil ediyor, bu devlet beni de temsil ediyor, ben de bunun bir parçasıyım, bölünmez bütünlüğün ben de savunucusuyum’ diyorsa, o zaman zaten PKK diye bir şey kalmaz bu ülkede. Bu yaklaşımlar evet koltuk kaybettirir mi? Ettirir. Seçim kaybettirir mi? Ettirebilir ama Türkiye’nin bu yakınlaşmaya kesinlikle ihtiyacı vardır. Bu yakınlaşmayı kim yaparsa da kesinlikle elini öperim, yanında olurum.”
Yarın: Murat Karayalçın: Üniter devlette hepimiz mutabık olmalıyız