Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasıyla birlikte nükleer tehdit ve 3. Dünya Savaşı olasılığı pik yaparken, son iki yıldır gündemden hiç düşmeyen bir başka küresel kriz koronavirüsle savaşta ise sona yaklaşılıyor gibi. Son iki üç aya baktığımızda hem ülkemizde hem de dünyanın pek çok ülkesinde vakalarda ve ölümlerde önemli bir düşüş görülüyor. Yani Dünya Sağlık Örgütü’nce başlarda “endişe verici” diye tanımlanan Omicron varyantı tam tersine salgının bitişini hızlandırma anlamında sevindirici gelişmelere neden oldu. Şöyle ki, uzmanlara göre, diğerlerine oranla yayılma hızı, bulaşıcılığı daha yüksek olan Omicron çok fazla insanı enfekte ettiği için kendi bağışıklığını oluşturdu.
Tabii asıl en büyük etken de aşılanmanın çok yüksek oranlara ulaşması. Hâlâ var olan aşı karşıtlarına rağmen. Dolayısıyla, hem Türkiye’de hem de dünyanın pek çok ülkesinde kısıtlamalar kalkarken, maske kullanımı da gevşetildi. Dahası, 2022’nin Kovid-19 salgınının bitiş yılı olacağı konusunda iyimser öngörüler de hayli fazlalaştı. Ancak virüsün yeni bir mutasyonla daha tehlikeli bir varyanta evrilme olasılığı da hâlâ geçerli. Sadece şu anki tespitler salgının büyük ölçüde sönümlendiği ve umutların da o yönde olduğu şeklinde. Örneğin İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Haluk Eraksoy diyor ki:
“Tırmanış eğilimi kayboldu hatta bayağı bir iniş gösteriyor. Şu sırada bizim hastanedeki sayılarımız son derece azaldı. Nazar değmesin, benim servisimde üç Kovid hastası yatıyor. Bizim hastane bütün hastaları alma iddiasında değildi ama tırmandığı dönemde 200 hastamız vardı. İki üç aydır da 50-60 hastanın altında değildik, şimdi tedrici olarak azaldı; 40 oldu, 30 oldu, şimdi üç tane. Onlar da aşı olmayan ya da eksik olan veya altında kanser tedavisi ya da organ nakli gibi bağışıklığı baskılanma durumundakiler. Ayakta gelen hastalar da oluyor elbette, onlar da muayene ediliyor, örnek alınıyor ‘Kovid’sin, hadi git evine’ deniliyor. Yani yatmayı icap ettiren hasta çok çok azaldı. Kovid’in inişte, halk tabiriyle dibe vurmakta olduğunu söyleyebilirim.”
NEDENİ KİTLESEL BAĞIŞIKLIĞA YAKLAŞMA MI YOKSA VİRÜSÜN ARTIK ETKİSİNİ YİTİRMESİ Mİ?
“Her ikisi de. Gerçi hâlâ aşı olmayan veya aşılarını tamamlamayan bir grup var. ‘Herkes aşılandı, kurtulduk bu hastalıktan’ diyemiyoruz. Ama farkında olmadan geçiren, hafif geçirip hastaneye gelmeyen bir grup da var çünkü bayağı bir azaldı rakam. Şu anda Omicron’un bir alt varyantı BA2’nin hüküm sürdüğünü tahmin ediyoruz. Zaman zaman BA2 için hastaneye yatışlar arttı gibi bazı kötümser açıklamalar da oluyor ama biz o kanaatte değiliz. Farklı bir varyant olsa da Omicron’un bildik özelliklerini taşıyor. Kolay bulaşıyor, nispeten hafif bir hastalık yapıyor. Hastalananlar genellikle ayakta geçiriyor. Dolayısıyla, hangi varyantla geçirirseniz geçirin, bir bağışıklık kazanıyorsunuz ve o bağışıklık elbette hastalığa yakalanmada yüzde yüz değil ama büyük ölçüde önlüyor, engelliyor. Yani sonuçta bir toplumsal bağışıklık durumu bütün dünyada oluştu aslında.”
YENİ BİR MUTASYONLA DAHA TEHLİKELİ OLMA OLASILIĞI?
“Olasılık olarak yok diyemem. Ama o mutasyonun hangi yönde olacağını kimse bilemez. Mutasyon hastalığın bulaşmasının azaldığı, yaptığı hastalığın çok hafif olduğu bir yönde de gelişebilir, o zaman kaybolmasını ümit ediyoruz. Ya da öyle bir mutasyon olur ki daha önce hastalığı geçirmiş olanlar bile, yani taşıdıkları antikorlarla bu yeni varyantla baş edemeyebilirler. Bu olasılık yüzde kaçtır derseniz, bir yüzde verilemez. Öyle bir felaket tellallığı yapmam ama bir olasılık yok değil demek de kimsenin haddine değil. Kimse diyemez, demiyor zaten. Ama sanki gidişat yumuşak bir gidişat, umarım böyle böyle sönümlenerek kaybolacak biz de kurtulacağız.”
BU YÖNDE GİDERSE 2022’DE BİTER ANLAMINDA MI?
“Ben açıkçası o iyimserliği taşıyorum, böyle olacağını düşünmek istiyorum. Konuştuğum arkadaşlar da böyle bir iyimserlik içinde. Ama yine altını çizelim; kapalı mekânlarda maskeyi bırakmak için daha erken. Bu büyük risk, biraz daha dişimizi sıkacağız. Yüzdük yüzdük kuyruğuna geldik, gevşemeye lüzum yok. Biraz daha sabır.”
Peki ya aşı takvimi? Bu iyimser gelişmelere bakılarak artık yeni bir doza gerek yok diyebilir miyiz? Prof. Eraksoy devam ediyor:
“Aşıda biliyorsunuz Türkiye’de en yaygın uygulama önce iki Sinovac, sonra üstüne iki BioNTech şeklinde yapıldı. Birçok insan dört aşılı durumda neredeyse. Aşısını tam olan ve bilinçli olan insanlardan bahsediyorum tabii. Bu dört aşının üstüne yeni bir aşı muhtemelen gündeme gelmeyecek. İlla da 5. aşıyı olun denilmiyor zaten. Ha son dozun üzerinden altı ay geçer, vaka sayıları yeterince azalmadı denilir, o zaman belki olabilir ama şimdi değil.
Ancak aşıları eksik olanların da tamamlaması gerekiyor. Bir de bu grip gibi mevsimsel bir hastalığa dönüşebilir. Yani bu mevsim tamam, sırasını savdı, yazı da rahat geçirdik ama önümüzdeki kış başka bir varyant sahneye çıkabilir. Grip aşısını nasıl tavsiye ediyorsak belli risk gruplarına, belli yaştakilere, bu aşıyı da yılda bir kere olmalısınız diyebiliriz.”
Özetle, koronavirüsle mücadelede vaka ve ölüm sayılarındaki düşüş sevindirici ama hastalananların hâlâ aşısızlar olduğu da düşündürücü. Dolayısıyla, düşen sayılara bakıp, tamam bitti havasına girmenin de anlamı yok.