Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Moskova ve Berlin’de masadan kaçan Hafter’in ateşkes ve barış gibi niyetinin olmadığı çok net. Zaten sözcüsü de “Libya’daki süreç namlunun ucundadır” diyerek bunu deklare etti ve bu bağlamda da saldırılarına devam ediyor. Dolayısıyla, asıl sorgulanması gereken masada barış ister gibi görünen ülkelerin Hafter’in bu çılgınlığına karşı kayıtsız kalmaları ya da vurdumduymazlığı. Çünkü aralarında yekten Hafter’e hamilik yapan, silah ve para desteği veren Fransa, Mısır, Suudi Arabistan’ın da olduğu müttefiki ülkeler dahi Berlin’de kurulan masada çözüm ister gibi davrandılar. Daha doğrusu, oynadılar. Hâlâ da oynuyorlar. Bunun son örneği de paralı askerler Wagner’i vermek suretiyle Hafter’in arkasında duran Rusya’nın daha dün Dışişleri Bakan Yardımcısı’nın ağzından “Libya’da çatışmaların durdurulması ve taraflar arasında diyaloğun sağlanması” gerektiğine ilişkin açıklaması oldu. Yani Rusya da diğer ülkeler gibi çözüm diyor ama Hafter’e tavır almak yerine destek veriyor. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da son Afrika gezisinde bu konuya dikkat çekti. O nedenle de Hafter ve müttefiklerinin bu ikiyüzlülüklerini irdelemekte yarar var. İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi, emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu anlatıyor:
“Moskova’da Hafter imzalamadı, masayı terk etti ama Putin sırtını dönmedi. Berlin zirvesinde de Hafter imzalamadı, orada da Fransa biz desteği çekiyoruz demedi. Mısır, BAE de demedi. Tersine, terk etme ve imzalamamasının doğrudan kendi etkisi değil kendisini destekleyen ülkelerin etkisi, baskısı nedeniyle imzalamadı. Başta Fransa, Mısır, BAE olmak üzere. Çünkü imzalamaması onların işine geliyor, destekledikleri aktörün daha çok güçlenmesini istiyorlar.”

Barıştan yana gibi görünüp ikili oynuyorlar yani?

“Evet, imzalama diyorlar, Moskova zirvesinde yapılan odur, Berlin’de yapılan odur. İmzalamıyor çünkü üstünlük sağlama potansiyeli var. Yoksa Hafter tek başına bir general olarak, aktör olarak Mısır’ın, BAE’nin, Suudi Arabistan’ın ya da Fransa’nın, Rusya’nın desteğini yok sayarak kendi başına hareket edemez, imkânı yok. Yunanistan’ın etkisi var dolaylı olarak. Buradaki hedef de Türkiye’dir. Çünkü Türkiye’nin oradaki varlığını kabul etmiyor, sindiremiyorlar. Özellikle de deniz yetki alanlarının sınırlandırılması anlaşmasını.”
Peki, niye toplantılara katılıp barış istiyor havası veriyor bu ülkeler? Babüroğlu devam ediyor:

“Uluslararası zirvede kamuoyu önünde hiç kimse Hafter’e imzalama demez, diyemezler. Dolaylı strateji diyoruz buna. Dolaylı stratejiyle Hafter’e ‘Evet, bu maddeler hoşumuza gitmiyor onun için biz senin arkandayız’ mesajı verirler. Hatta BM Güvenlik Konseyi’nin üyeleri, yani Rusya, ABD, Fransa ve İngiltere dört ülke de Hafter’le oturup, konuştular. Yani ‘İmzalamasan da olur ya da asla imzalama’ derler. Yoksa kendi başına aktör olarak Hafter bunu yapamaz, yapmaz.”

Ne zamana kadar?

“Şubat ya da martta tekrar Almanya’nın girişimiyle bir toplantı yapılacak. Bu sefer toplantıya dışişleri bakanları katılacak. Bu arada da Hafter ilerleyebildiği kadar ilerleyecek, güç kazanabildiği kadar kazanabilecek. Özellikle de Türkiye’nin oradaki varlığını hedef alıyor, yani eğitim, danışmanlık maksadıyla gönderilen varlığı da kabul etmiyor Hafter. Türkiye’nin Libya’da aktör olmasını istemiyor. Sadece Hafter değil, Mısır, BAE, Fransa, Suudi Arabistan, dolaylı olarak Yunanistan hatta Rusya da istemiyor, Putin de istemiyor. Yani hepsinin hedefinde aslında Putin dahil Türkiye’nin orada etkisizleştirilmesi var.”

Özetle; Berlin’de masaya oturan ülkelerden Hafter’e karşı tavır almalarını beklemek fazlaca iyimserlik. Çünkü Hafter sahibinin sesi ve Hafter’i kullananlar da asla Türkiye’nin bölgede söz sahibi olmasını, güçlenmesini istemiyor. Bu durumda da yapılması gereken kararlı ve dik duruşa devam etmek. Nitekim Türkiye de öyle yapıyor...