Libya’daki çatışmaların sonlandı-rılmasına dönük girişimlerde özellikle sahada gücü olan Türkiye ve Rusya’nın payı büyük. Ancak Berlin’deki zirvede bir kez daha gördük ki Libya’da her şey pamuk ipliğine bağlı. Çünkü eğer bir yerde iç savaş ve bu iç savaşın dışında kalan fakat bundan imkân sağlayan birçok devlet dışı aktör, silahlı grup, aşiret yapıları gibi mekanizmalar ortaya çıkmışsa tek bir toplantı ya da atılan imzalarla istikrar gelmesini beklemek zor. Hele de Berlin’e çağrılmadığı için çılgına dönen Yunanistan ile daha çok çatışma yanlısı Fransa, Mısır, BAE gibi ülkelerin varlığı ve Hafter’e aleni destekleri dikkate alındığında. Dolayısıyla da tarafların kendi politik pozisyonlarını farklı bir yere taşımak amacıyla silaha başvurma olasılığı her zaman var. Ki bu açıdan ülkelerin gizli servisleri ile FETÖ dâhil tüm terör örgütlerinin “derin” faaliyetleri ve manipülasyonları da söz konusu. Nitekim dün konuştuğum üst düzey bir istihbarat yetkilisinin öngörüleri de aynı yöndeydi:
“Mesela orada Rusya ile Türkiye’nin arasını bozmak için mutlaka provokatif örgütler kullanılacaktır. Bunu kim kullanacaktır? ABD kullanacaktır. Yine Fransa, Mısır, Hafter güçleri Türkiye ile diğer ülkelerin arasını bozmak için kullanacaktır. Bu Libya coğrafyasının tabiatında zaten var. Kaddafi bu aşiretlerle baş edemedi ve aşiretler biliyorsunuz en sonunda onu linç etti. Yani orası Suriye’ye benzeyen homojen bir yapı değil. Aynı babanın oğullarından biri bir aşirette diğeri öbür aşirette birbirlerine karşı savaşıyor şu anda. Ve biri diğerini öldürdüğünde kan davası oluyor, bu bir savaşa dönüşüyor.”
Yani Libya’daki görünen iç savaşın bir de görünmeyen boyutu var ve bu noktada da her türlü kirli oyun vizyonda. Dahası Berlin’e hareketinden önce Cumhurbaşkanı’nın da dikkat çektiği gibi DAEŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerinin Libya’da tekrar zemin kazanma durumu da var. Tabii bu noktada bir başka tehdit de Fetullahçı Terör Örgütü’nün faaliyetleri. Çünkü onlar da PKK’lılarla ittifak halinde Hafter saflarında… Ve de sosyal medya üzerinden kara propaganda ve Türkiye karşıtı ülkelere bilgi akışı gibi alçaklıklar had safhada. Nasılını eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcısı, emekli Albay Ahmet Zeki Üçok anlatıyor:
“Yurt dışına kaçan çok sayıda FETÖ’cü denizci asker var. NATO’da görevli olanların neredeyse tamamı Türkiye ile ilgili bilgileri aldılar ve oranın istihbarat birimlerine verdiler... FETÖ’cüler elleri boş gittiler zannetmeyin. Bunlar eskiden kritik görevlerde olanlar ve anlattıklarından, içeriklerden biz kim olduklarını biliyoruz. Firari denizciler kendilerini ilgilendiren Türkiye’nin aleyhinde olabilecek her konuda organize bir şekilde hareket ediyorlar.”
n Firari askerlerin Hafter güçleriyle teması olabilir mi?
“Olup olmadığını bilmiyorum ama şöyle bir şey var kesin olarak bizim aleyhimize çalışıyorlar bu da Hafter’in işine gelir. Çünkü Libya ile yapılan mutabakatla Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum kesiminin Mısır, İsrail ile birlikte yapabileceği bizim aleyhimize olacak birçok anlaşmanın önüne geçtik. Onun için de bu anlaşma hukuka aykırıdır diye propagandaya başladılar. Fakat Adalet Divanı’nın açılmış olan davalarda bizim pozisyonumuza uygun olarak verilmiş sayısız kararı var. Bu olmayınca şimdi de Hafter’in ‘İktidara gelirsem bu mutabakatı iptal edeceğim’ sözleri üzerine bizim aleyhimize doğu Akdeniz’de farklı çıkarları olan ülkeler bir araya geldiler. Tabii onların kontrolünde olan FETÖ’de...”
n Hamisi devletler FETÖ’cüleri kullanıyor yani?
“Bu çok açık. Deniz Kuvvetleri’nin eski yönetim kadrosunda olan firari amiral, kurmay albayların sosyal medya hesaplarından yayınlarla Libya ile ilgi ters algı yaparak bizim haksızlığımızı ortaya koymaya çalışıyorlar. Bu da alenen Hafter’e destektir. Çünkü bunu iptal edeceğim diyen adamla aynı düşünceyi paylaşıyorlar, Hafter’in, Yunanistan’ın, Fransa’nın görüşlerini seslendiriyorlar...”
Özetle; Berlin zirvesi çok önemli bir adım ama aslolan masada veya yüz yüze konuşulanlar değil gerçek niyetler...