Kâğıt üstünde ABD ile Türkiye müttefik, hatta stratejik ortak. Aynı ittifakta, NATO’da yer alıyorlar. Yani uluslararası hukuk bakımından da gerçek müttefikler. Rusya ise Ortadoğu’daki, Suriye’deki gelişmeler çerçevesinde Türkiye ile müttefiklik pozisyonuna girmiş durumda. Hem askeri bakımdan hem ekonomik açıdan. Ancak sahadaki fotoğrafa ve beklentilere baktığınızda ikisinin de çıkarları Türkiye ile örtüşmüyor ya da paralel gitmiyor. Çünkü Rusya Ortadoğu’da yerleşmek, Suriye’deki konumunu daha da pekiştirmek istiyor. Bu bağlamda Esad’ı da kollayarak veya Suriye rejimiyle ilişkilerini koruyarak güç kazanmak ve devamlılık sağlamak niyetinde. ABD’de bu gelişmeleri engelleyerek Suriye’nin parçalanmasına çalışıyor, kafasında da Fırat’ın doğusundaki bölgede bir özerk yapı var. Dahası Türkiye-Rusya ilişkilerini zayıflatmak istiyor. Tabii aynısı Rusya için de geçerli. O nedenle her ikisi de Türkiye için “güvenilmez müttefikler” konumunda. Bunu İdlib’deki son gelişmelerde de gördük. Nitekim dün de Cumhurbaşkanı Erdoğan bu konuya dikkat çekti ve düzeltilmemesi durumunda şubat sonu zamanlamasıyla olası bir harekâtı da içeren çok net tavır koydu. Dolayısıyla “güvenilmez müttefiklerin” pozisyonlarını irdelemekte yarar var. MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, anlatıyor:
“Rusya-ABD dengesi içerisinde Rusya Türkiye’yi daima kollayarak ABD safına geçmesini engellemek istedi. NATO içinde Türkiye’yi bir koçbaşı gibi tutmak isteyerek politikasını yürüttü, muvaffak da oldu ve Türkiye Rusya safında gözüktü. Ancak bu son gelişmede Rusya silahlı gruplar karşısında ben kendi tedbirimi alırım dedi ve İdlib’deki silahlı gruplara saldırı için Suriye’ye müsaade etti, Türkiye’ye saldırmasına da göz yumdu...”
Rusya olur vermese Esad böyle bir şey yapamazdı yani?
“Hayır, mümkün değil. Rusya’nın isteğiyle ve rızasıyla olmuş bir olay. Bu açık tartışmasız bir durum. Dikkat ederseniz her gelişmede ABD ile olan ilişkilerde ya da ABD’ye biraz yaklaşma adımlarında hep İdlib’de Suriye’nin saldırısını gördük veya İdlib’in dışında El Bab gibi bölgelerde de Türkiye’ye, Türk askerine yönelik saldırılar oldu. Hep manipüle edilen Türkiye-ABD ilişkilerine göre hareket eden durumlardı. Bu tahterevalli gibi kullanılan bir olaydı ve Ruslar da bunu çok iyi kullanıyor.”
ABD İdlib’de ne yapmak istiyor?
“ABD böylesine bir olay karşısında Astana sürecini ortadan kaldırmak, Türkiye’nin bu sürece olan desteğini kırmak istiyor. Ve Türkiye-ABD ilişkilerinde yeniden Türkiye’yi yanına çekmek niyetinde. Onun içinde müttefikimiz diyerek Türkiye’ye taziyelerini, bildiriyorlar, işbirliği için temaslarını söylüyorlar. ABD’de bunu kullanmak çabasında. Rusya Türkiye’yi nasıl kullanmak istiyorsa ABD’de bunu fırsata çevirerek Türkiye-ABD ilişkilerini yeniden geliştirmek için adımlar atmak istiyor.”
Yani her ikisi de Türkiye ile konjonktüre göre değişen ama hep kendi çıkarları doğrultusunda gelişen bir müttefiklik hesabında… Dahası Ortadoğu ve özellikle Suriye konusunda gizliden ABD ve Rusya’nın birbirleriyle teması da söz konusu. Peki, böyle bir tabloda şubat sonuna kadar ne gibi gelişmeler olabilir? Öneş, devam ediyor:
“Soçi ve Astana sürecinin zarar görmemesi İdlib’de birlikte terörist unsurlarla mücadele konusunda karşılıklı görüşmeler gündemde. Putin tekrar meseleyi yumuşatarak ABD ile Türkiye ilişkilerinin önünü kesmek istiyor. Yani bugüne kadar yaptığı gibi yine aynı adımları atıyor.”
Masada çözüm yani?
“Masa her zaman açık ve bu çok önemli. Yani Astana süreci çalışacak terör unsurlarıyla mücadelede Rusya ile tekrar birlikte hareket edilecek. Rusya, Suriye güçlerinin ilerlemesini yavaşlatacaktır ama geri çekilmesi soru işareti... Şu andaki aktüel çatışma ne olursa olsun Rusya’nın Türkiye ile rejim arasında işbirliğini teşvik edeceğini ve arka planda çalışmalar yapacağını da düşünüyorum...
Türk askeri ile rejim güçlerinin karşı karşıya gelme riski?
“Gelmez. Ben doğrudan gelmeyeceğinden eminim şahsen çünkü şartlar bunu gösteriyor. Aksi takdirde bir savaş durumu ortaya çıkar ve onun da bir uluslararası kriterleri var...”