Siyasiler açısından seçime dönük en popüler başlıklardan birisi “Z Kuşağı.” Nasıl olmasın ki; 64 milyon civarında seçmen var, bunun yaklaşık 13 milyonunu “Z kuşağı” diye adlandırılan 18-25 yaş arası gençler oluşturuyor. Bunlardan 18-19 yaş aralığındaki yaklaşık 6,5 milyon, yani yüzde 10’luk bir kitle ise ilk kez sandık başına gidecek. Bu da bıçak sırtı dengeler nedeniyle tek bir oyun bile belirleyici olacağı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ittifaklar açısından kritik önemde. Evet her iki ittifak lehine, aleyhine açık ara sonuçlar öngören kamuoyu araştırmaları var ama genel olarak bakıldığında söylenildiği kadar büyük bir fark olmadığı da ortada. Kim kazanırsa kıl payı ipi göğüsleyecek gibi. Dolayısıyla ilk kez kullanılacak 6,5 milyon oy iktidar değiştirebilir bir çoğunluk. Nereye akarsa orayı kazandıracağı açık... O nedenle de tüm siyasi partiler bu kitlenin peşinde. Aslında buna anlama, yakalama yarışı da denilebilir. Çünkü
“Z kuşağı” kesinlikle kavgacı, klasik siyaset dilinden hoşlanmıyor. Hatta bu gibi söylemlerden sıkılıyorlar da. Kısacası günümüz siyaset anlayışıyla “Z kuşağının” siyasete bakışı çok zıt. Onun için de partilerin farklı bir arayış ve çaba içinde olması kaçınılmaz. Bu anlamda da son zamanlarda her partiden, ekonomiden teknolojiye, sağlıktan eğitime oldukça iddialı söylemler, vaatler söz konusu. Hem reel hem de sanal ortamda. Peki bunlar ne kadar gerçekçi? Ya da bugüne kadar yoğun faaliyetler yaptık, iletişim anlamında epey yol aldık diyen hemen her parti gençler üzerinde bir farklılık yarattılar mı? Onları yakaladılar mı? Veya politikacı bakışıyla “Z kuşağının” oyları çantada keklik diyebilirler mi? Asla. Bir kere yapılan araştırmalara göre; 17-18 yaş aralığındakilerin çok büyük kısmı, 18-24 yaş aralığındakilerin yarısı, 25-30 yaş aralığındakilerin üçte biri hâlâ ya kararsız olduğunu ya da oy kullanmayacağını söylüyor. Bir başka deyişle bugünün kararsız ve oy kullanmayacağını söyleyen seçmen kümesinin büyük bölümü bu gençlerden oluşuyor.
Yani daha sandığa gitmeleri konusunda ikna sorunu var. Şu anda sahada konuşulanlarla, gençlerin kendi aralarında konuştukları arasında uçurum olduğunu, dolayısıyla siyasi söylemlerdeki o kitleden “garanti” oy beklentisinin gerçekçi olmadığını söyleyen kamuoyu araştırmacıları şöyle diyorlar:
“Gençler ezber sevmiyorlar, asla dayatmaktan, kendilerine bir şeyin empoze edilmesinden hoşlanmıyorlar. Muhalefet diyor ki gençler için en büyük motivasyon mevcut iktidarın gitmesidir. Ya da hem iktidar hem de muhalefet gençler bizden yana iddiasındalar. Bu siyaseten söylem olarak her iki taraf açısından da normal olabilir ama saha gerçekleri gerçekten öylemi? İlk defa oy kullanacaklara “kime oy vereceksiniz” diye sorulduğunda iki taraf adına da dengeleri değiştirecek bir akışkanlık söz konusu değil.”
Nasıl yani?
“Siyasiler özelikle de muhalefet gençleri’ “muhalif” diye kendilerinden yana hesaplıyor ama gençler arasında yapılan anketlerde muhalefet açık ara önde falan çıkmıyor. Blok olarak ne o tarafa ne de diğer tarafa oy kayışı pek mümkün görünmüyor. Evet gençler muhalifler ama iktidara da muhalefete de muhalifler. Onlar fikirlere bakıyorlar. Yani şu anlama geliyor. Bu kuşak sadece muhalif olduğu için oy vermeyecek aklına yatana oy verecek. Kitlesel anlamda çekip götürecek olan da liderlerdir, parti programları, partilerin uyguladıkları bir takım değişik aksiyonlar belirli sayıda gence hitap eder. Dolayısıyla kim cazibe merkezi oluşturursa ve inandırırsa o oyları o taraf çekecek.”
Kısacası dememiz o ki; “Z kuşağının” tercihi bizden yana” diyen ve buna bağlı olarak hesaplar yapan varsa, ki var pek fazla buna güvenmesinler. Çünkü bırak onların oylarını çantada keklik görmeyi, daha birçoğunu sandığa gidip, oy kullanma konusunda dahi ikna edememişler. Değişen bir durum söz konusu değil yani. Dolayısıyla bu kararsız kitleyi ikna etmek, çekmek isteyenlerin çok daha farklı söylem ve aksiyon içinde olmaları şart. Yoksa
Z kuşağını çözdüm, dilinden anlıyorum diye havaya giren ya da böyle bir algı yaratmaya kalkanların sandık hesabında ciddi anlamda yanılgı içinde olduğu, hüsrana uğrayacağı da açık ve net...