Dağlık Karabağ sorunu henüz çözülememişken Ermenistan bu kez yine Azerbaycan’ın toprak parçası olan Tovuz bölgesini hedef aldı. Hem de asker sivil ayırt etmeksizin. Yani Ermenistan bildik saldırganlığından, hukuk tanımazlığından vazgeçmiyor. Aslında buna tarihsel alçaklık demek daha doğru. Çünkü bugün askeri hedeflerin yanı sıra Agdam, Dondar Guşçu ve Vahidli köylerinde sivillere yönelik yüksek kalibreli silahlar ve havan atışlarıyla saldırı düzenleyen Ermenistan’ın sicili 1992 Şubat’ındaki Hocalı katliamından başlayarak hep bu tür alçaklıklarla dolu. Şöyle ki; şimdilerde olduğu gibi 28 yıl öncesinde de Rusya’nın gölgesinde ya da cesaretlendirmesiyle kendi boyunu aşan işlere kalkışan Ermenistan, Hocalı’nın hemen ardından Azerbaycan’ın o dönemdeki iç karışıklığını fırsat bilerek Dağlık Karabağ’ı işgal planını devreye sokmuştu. Bu bağlamda da Agdam, Laçin, Fuzuli, Cebrayil Gubatlı, Şuşa ve diğer yerleşim yerlerine saldırmıştı. Biz de o tarihlerde gazeteci olarak bu sıcak gelişmeleri yerinde izlemiştik. Örneğin Laçin düşmeden birkaç gün öncesinde oradaki sivillerle birlikte yoğun top atışı altında kalmıştık, pazar yerine düşen bir top mermisi de onlarca sivili öldürmüştü.
Aynı görüntülere o zamanlarda Azerbaycan güçlerinin karargâhı konumundaki Agdam’da da tanık olmuştuk. Dolaştığımız Azeri köyleri yoğun saldırılar ve Ermeni çetecilerin estirdiği terör havası nedeniyle tam bir panik içindeydi. Evleri yakılan, kurşunlanan çaresiz insanlar, dünyaya seslerini duyuramamaktan yakınıyorlardı. Azeri köylerini basan ve yakıp yıkan Ermeni çeteciler, yaşlı, kadın, çocuk bakmaksızın cinayetlerini sürdürüyorlardı. Bir şekilde canlarını kurtaranların anlattıkları da dehşet vericiydi. Tecavüz, işkence kulak kesme, diş çekme gibi insanlık dışı her türlü iğrençlik, zorbalık vardı. O nedenle de herkes evini, toprağını terk ederek göçüyordu. Ta ki Türk subayların verdiği eğitim desteğiyle Azerbaycan Milli Ordusu’nun toparlanmasına kadar... İşte 1992 ile 1994 yılları arasında defalarca gidip geldiğimiz Dağlık Karabağ’da tanık olduklarımızla tarihe düştüğümüz notlardan bazıları:
Büyük göçün yaşandığı Karabağ’da Agdam ve Şuşa’dan sonra Fuzuli, Terter, Mir Beşir roket saldırılarının yeni hedefi oldu. Rusların ünlü Katyuşa roketlerinden sonra gerçekleştirdikleri Grad füzeleri düştüğü yeri yakıp yıkıyor. Öncelikle kadın ve çocuklarını Bakü’ye taşıyan Azeriler, yıllardır oturdukları topraklarını terk ediyorlar. Her gün yoğun roket ve top atışı altında bulunan Şuşa yolunun aralıklı olarak Ermeni çetelerce kesilmesi tedirginlik yaratıyor. Agdam’da ise Halk Cephesi’nin oluşturduğu etten duvar Ermeni istilasını engelliyor. Hocalı’nın sivillerden arındırılması konusunda geç kaldıklarını anlatan Azeriler ellerinde avuçlarında bulunan son paralarını da ateş hattından uzaklaşmak için kamyonlara yatırıyor.
Ateşkes anlaşmasını hiçe sayan Ermeniler yeni bir saldırı başlattı. Azerbaycan’ın güneybatısındaki Fuzuli bölgesinde saldırıya geçen Ermeniler, stratejik Hovşatlı köyünü ele geçirerek Azerbaycan-İran sınırı boyundaki üç kilit bölgeyi de tehdit etmeye başladılar. Saldırıyla birlikte Ermeni topçusu Gubatlı, Zengelan ve Laçin’i yoğun top ateşine tuttu. Ermeniler, başlattıkları saldırıyla Fuzuli’yi ele geçirip Karabağ’ı Azerbaycan’dan tamamen koparmayı ve Ermenistan’la birleştirmeyi hedefliyorlar. Diğer yandan Azeriler, binlerce Azerbaycan vatandaşının katledildiği Kelbecer’e doğru ilerlerken, Kuzey Karabağ’da stratejik önemi büyük olan Murov Dağları’nı ele geçirdi. Ermenilerin Hanlar ve Gence için tehdidi de önlendi. Güney Karabağ’da Fuzuli’den sonra Cebrail de, Ermenilerin hedefleri arasına girdi. Gubatlı, Zengelan ve Laçin’de ise Ermeni topçusu ölüm yağdırıyor.
Göğüs göğse çarpışmalar, özellikle Kuzey Karabağ bölgesinde aşırı soğuk ve kara rağmen sürüyor. 3 bin 500 metre yükseklikteki Murov Dağları’nda zirveyi üç gün aradan sonra karşı harekâtla ele geçiren Azeriler, Kelceber’i kısa sürede geri almayı hedefliyor. Azeriler, çarpışmalarda ölen Ermeniler arasında Rus askerlerinin de bulunduğunu ileri sürüyorlar. Eski adıyla Murov, Azerilerin anlatımıyla Ömer Dağları’nın Ermeni tarafında bulunan yamacındaki durum hakkında henüz kesin bilgi yok. Azeriler, Kelbecer bölgesindeki 60 bin Azeri’nin kaçtığını, bölgede 15 bin kadar Azeri’nin daha bulunduğunu, ancak sonların hakkında bilgi sahibi olamadıklarını söylüyorlar.
Kelceber’i işgal eden Ermenilerin “Azeri tutsakları öldür” emri aldıkları ve cesetleri sakladığı ortaya çıkarken, Fuzuli’yi yoğun bir saldırı başlatan Ermeniler, Azeri kuvvetleri tarafından, kente 2 kilometre mesafede durdurulabildiler. Azeri yetkililer, Erivan’ın katliam emrini ileten telsiz mesajlarını dinleyerek, teybe kaydettiler. Mesajda, kendisini bir Ermeni askeri yetkili olarak tanıtan kişinin verdiği emir şöyle: “Tutsakları öldürün ve her cesedi 10 metre derine gömün. Mümkünse cesetleri gömdüğünüz bölgede toprağı düzleyin.”
Ülkedeki iç karışıklığın giderilmesinden sonra toparlanan ve Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’ in çıkardığı genel afla asker kaçaklarını da yeniden cepheye çekmeyi başaran Azerbaycan Milli Ordusu’nun ilerleyişi Ermenileri panikletti. Geri çekilirken, binaları yakıp yıkan, mezarları parçalayan Ermeniler, Azerileri şaşırtmak amacıyla zaman zaman Ermenistan sınırındaki Azeri köylerini de bombalıyorlar. Savaşın ilk yıllarındaki dağınık, toplama ordu kimliğinden kurtulan Azeriler ise büyük bir disiplin içinde güle oynaya ölüme koşuyorlar.
Özetle; son saldırısıyla hukuku hiçe sayma ve sivilleri hedef alma alçaklığından vazgeçmediğini bir kez daha gösteren Ermenistan yine boyunu aşan işler yapıyor ama bu kez gerçekten ateşle oynuyor. Çünkü Azerbaycan hem askeri hem de ekonomik anlamda 28 yıl öncesinden çok daha güçlü ve işgal altındaki topraklarını kurtarma konusunda son derece kararlı. Nitekim Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, “Gerekirse Ermeni işgali altındaki Dağlık Karabağ’ı askeri güçle geri alacağız” sözünü defalarca yineledi. Dolayısıyla, 3 milyonluk Ermenistan’ın saldırganlığı Azerbaycan için sinek vızıltısı, dahası Ermenistan’ın o çok güvendiği dağlar, Rusya, Fransa falan da hikâye... Yani düşünmesi gereken artık Ermenistan...