Koronavirüs salgını ABD ile Çin arasındaki gerilimi tırmandırdı. İki ülke de özellikle koronavirüs salgını olmak üzere her konuda birbirini suçluyor. Buna ABD ile Çin arasında yaklaşık üç yıldır karşılıklı hamlelerle devam eden ticaret savaşının hepten düşmanlığa dönüşme olasılığı barındıran bir süreç de denilebilir. Yani korona teyakkuzundan yeni normal yaşama geçişin başladığı şu günlerde sözü edilen değişimden ziyade eski dünya düzeni havası var. Özellikle de küresel liderlik çekişmesindeki başat güçler için değil ama bazı ülkeler arasında yaşanma olasılığı yüksek saldırılar, iç savaşlar, başkaldırılar gibi riskler açısından. Çünkü ABD bir yandan Çin’i NATO’nun gündemine getirirken, diğer yandan da Japonya, Güney Kore, Tayvan, Endonezya, Malezya gibi müttefikleri ve deniz gücü ile Pasifik’te Çin’i çevreleme stratejisi güdüyor. Çin de bu kuşatmayı yarmak için çalışıyor. Bu çekişmenin diğer ayakları da Hint Okyanusu ve doğu Akdeniz. Dolayısıyla, ABD açısından Türkiye’nin müttefikliği kritik önemde ve bu nedenle de ilişkilerde olumlu yönde yeni gelişmeler söz konusu. Neler olabileceğini Genelkurmay İstihbarat eski Başkanı Em. Korg. İsmail Hakkı Pekin anlatıyor:
“Büyük ihtimalle ABD ile yakınlaşmamız devam edecek, farklı birer ortama gireceğiz. Rusya ile ilişkileri yeniden düzenleyeceğiz. Suriye’deki mücadelemiz devam edecek çünkü girdiğimiz topraklar ABD’nin Rusya’yı bölgede sıkıştırması için elzem, gerekli olan yerler ve ABD bu konuda bize gereken yardımı yapmak durumunda. ABD’nin Ortadoğu’da ve doğu Akdeniz’de Çin’i kontrol etmek için de Türkiye’ye ihtiyacı var. Türkiye’nin komşu olduğu coğrafyalardan dolayı. İşte tüm bunlar da Türkiye ile ABD’yi yakınlaştıracak önümüzdeki dönemde.”
Terör örgütüne verdiği destek ne olacak, ABD geri adım mı atacak?
“Geri adım atmak durumunda. Bakın PYD olayı, birleşik Kürdistan kurma, PKK olayı su meselesidir. Yani Türkiye’nin sınır aşan sularını Fırat, Dicle ve diğer sularının kontrolü amaçlıdır. PKK’nın, PYD’nin tasması kimdeyse suyun başına oturmak isteyen onlardır, başta İsrail olmak üzere olaya böyle bakalım. Öyle olunca da son tahlilde ABD’nin dünya liderliği için Türkiye’den sağladığı faydaların, Türkiye’yi parçalamaya yönelik bir Kürt devleti kurma hedefinden daha ağır bastığını görüyoruz. Çünkü
Rusya, Kafkasya ile İran’da, başka yerlerde Türkiye’ye ihtiyacı var. Bir de şunu gördü ABD; doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da Avrupa’nın, AB’nin yapacağı bir şey yok. O nedenle, oralarda da Türkiye’ye ihtiyacı var.”
Varsa neden böyle davranıyor?
“Türkiye’yi bir şekilde tehdit etmesi lazım. Şimdi PYD, PKK olmasa Türkiye’yi Suriye’de sıkıştırabilir miydi? Dünyadaki işler böyle yürüyor. Karşıdaki ülkenin zaaflarından faydalanmak suretiyle sizin istediğiniz politikaya gelmesini sağlıyorsunuz. ABD Kürtleri kullanmak suretiyle Türkiye’yi frenlemeye çalışıyor ve Türkiye’den bir şekilde kendi istekleri doğrultusunda doğu Akdeniz, Karadeniz ve başka yerlerde yararlanmak istiyor. Onun için de PYD’ye silah gönderiyor. Sonuçta bu iş böyle.”
Peki ya ABD’yle ilişkileri kopma noktasına getiren S-400 krizi ne olacak? Pekin devam ediyor:
“Bana göre S-400 konusu daha da ertelenecek. Çünkü S-400’ler zaten görevini yaptı. Yani S-400 silah olarak stratejik bir silah ama aynı zamanda bunun alımı, stratejinin yanında, siyasi bir alım. Biz ne yaptık? ABD’ye ‘Bak, benim silaha ihtiyacım var, bunu senden istiyorum vermiyorsun, başkasına da mani oluyorsun. O zaman ben bunu senin düşmanından, Rusya’dan alırım’ dedik ve aldık. Bu ABD’yi çok korkuttu çünkü NATO içerisinde bir standardizasyon var. Yine şunu gördüler: Demek ki ülkeler Rusya’dan silah alıyorlar, alabilirler. Bunun önünü Türkiye açtı. Bu bile yeterli bence. Bana göre S-400’ler işini yaptı...”
Bir de F-35’ler konusu var, verecek mi, verir mi?
“Onları da alacağız. Çünkü Türkiye’nin bu bölgede güçlü olmasına ihtiyacı var. Bu arada İsrail-Türkiye ilişkileri de gelişebilir. Eskiye dönüş belki olmayabilir ama iş birliği olabilir. Çünkü bölgede Türkiye ve İsrail dışında ABD’ye yarar sağlayacak başka ülke yok.”
ABD Türkiye’ye muhtaç yani?
“Evet. Türkiye’nin jeopolitik ağırlığı jeopolitik değeri artıyor, arttı. Nasıl soğuk savaş döneminde Kafkasya’nın kontrolü ve Boğazların kontrolü Türkiye’nin jeopolitik değeri ABD için önemliydi. Şimdi de ABD’nin bu 20. yüzyıl küresel güç mücadelesinde Türkiye önem arz ediyor ve bunun için de jeopolitik durum çok daha fazla değerlendi. Bunda da İHA’lar, SİHA’ların kullanılması, Türkiye’nin son harekâtlardaki başarısı büyük etken oldu. Dolayısıyla, tüm bunlara bakıldığında, ABD’yi asıl güç mücadelesinde bir yerlere götürecek olan Türkiye’nin önemi var. Çünkü doğu Akdeniz’de ve Ortadoğu’da ABD’ye yardım edecek başka bir devlet yok. Türkiye-İsrail arasındaki ilişkilere de bu açıdan bakıyorlar. ABD için Türkiye son derece kritik önemde yani...”