Trump’dan aldığı cesaretle katliam yapan Netanyahu, Ortadoğu ateşini körükledi. Artık barış değil, savaş konuşuluyor. Hem de bölgesel, küresel, din, etnik, medeniyet adına ne derseniz deyin her türlü olasılığın söz konusu olduğu bir savaş. Peki, bunlar bir anda gelişen bir çılgınlığın sonucu mu? Değil, aksine, ABD’nin bölgede başlattığı vekâlet savaşlarıyla, yaptırtmak istediği olaylar ve siyasal şekillendirmelerle sistematik olarak gelişen, öngörülebilir bir süreç... Yani bugün Gazze’yi kan gölüne çeviren Netanyahu bombasının pimi çoktan çekilmişti zaten. Çünkü Trump her ne kadar çekiliyoruz dese de ABD’nin Ortadoğu’da kalıcı olduğu net. Dolayısıyla da bugüne kadar bölgeyi karıştırmak adına yaptıkları da yapacaklarının açık teminatı!.. Özellikle de CIA ve MOSSAD odaklı tetiklemeler, yönlendirmelerle bitti denilen terör örgütü DAEŞ’in yeniden hortlaması ve bir başka terör örgütü PYD/PKK’yla birlikte her türlü kirli tezgâhta kullanılması açısından. Niyesini MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş anlatıyor:
“Bölgedeki hedeflerine henüz ulaşmış değiller. Kendi çıkarları doğrultusunda sınır değişiklikleri, hakimiyet alanlarını genişletmek ve korumak için yaptıkları çalışmalarda gerek çatışma gerekse de dış politika alanlarında bu terör örgütlerini araç olarak kullanmaya devam edeceklerdir.”
CIA ya da MOSSAD’ın tetiklemesiyle DAEŞ tekrar canlanabilir
demek mi bu?
Ortada DAEŞ’in kontrol ettiği saha hakimiyeti, gücü kalmadı. Ancak DAEŞ içinde yer alan militanların gruplar halinde bu bölgede barındığını biliyoruz. Bu gruplardan çıkar çatışması içinde olan ülkelerin gerek bölgesel gerekse de küresel güçlerin ve servislerin her zaman faydalanma, onları araç olarak kullanma durumlarının olacağını söylemek yanıltıcı olmaz.
DAEŞ’i yine kullanacaklar o zaman?
Tabii, provokatif amaçlı her zaman kullanacaklardır. Gerek Ortadoğu bölgesinde Suriye, Irak ve diğer yerlerdeki çatışmalar ve provokasyonlar için gerekse de ülkemiz içinde bu örgütün yandaşlarının, sempatizanlarının ve uyuyan hücrelerinin harekete geçirilmesi ihtimali karşısında hassas olmak durumundayız.
Ya PYD/PKK’nın durumu? Öneş, devam ediyor:
“PKK-ABD ilişkisi canlılığını koruyor. Özellikle doğu Fırat bölgesindeki hassas alanlarda PYD’den, Demokratik Suriye Güçleri’nden oluşan önemli bir silahlı güç yarattılar ve onların statü kazanması arayışı, çabası içindeler. Bunun son örneği de koalisyon güçlerinin PYD ile geçtiğimiz bir iki gün içinde yaptığı toplantı ve iş birliği mesajları. Bu bölge sorunları içerisinde Türkiye’yi de doğrudan etkileyen önemli bir olay. Ayrıca İdlib ve Suriye’nin çeşitli bölgelerindeki radikal dinci grupların bulunuşu bizim için ayrı bir tehdit olma özelliğini koruyor.”
Var olan terör daha da tırmandırılacak yani?
Şüphesiz. Bugüne kadar yaptıklarını bundan sonra da yapmaya devam edecekler, özellikle Trump’ın öngörülemez adımları ve ABD-İsrail ilişkisinin bu derece acımasız şekilde bölgeye yönelik politikaları son Kudüs meselesinde Filistinlilere yönelik katliam olayında gördüğümüz gibi bölge için çok sıcak günlerin devam ettiğini, risklerin artarak devam ettiğini
bize gösteriyor...