CHP’de kurultay çoktan bitti, Kılıçdaroğlu mutlak hakimiyetini ilan etti ama partide tartışmalar, kulisler sürüyor. Özellikle de CHP’nin yeni “A takımı” hangi isimlerden oluşacak ya da Kılıçdaroğlu kimlerle yola devam edecek noktasında. Tabii bu işin partide iktidar boyutu, bunun bir de parti içi muhalefet tarafı var ki bu cephede de hesaplaşma beklentileri her daim ateşli. Bu bağlamda en yoğun eleştiri de Kılıçdaroğlu’nun bir iki isim değişikliği yapıp aslında aynı kadrolarla CHP’nin rotasını belirlemesi, daha doğrusu aynı rotayı izlemesi ve son kurultaydaki “dostlarla iktidar” söylemi… Dahası bir de son günlerde pik yapan Muharrem İnce’nin CHP’den ayırılıp yeni parti kuracağı iddiaları gündemde. Hatta bu noktada İnce’nin aday olduğu cumhurbaşkanlığı seçimi gecesi yaşananlar ve CHP’deki bazı isimlerin tavırlarına dönük yeni detaylar da çıkabileceği konuşuluyor. Yani kurultayda iktidar manifestosu açıklayan CHP’nin görüntüsü bu hedefine kilitlenmekten daha çok yine parti içi hesaplaşmalar, çekişmelere odaklanmış havasında. Dolayısıyla aslında buna şimdilerde koronavürüs haberlerinde sıkça dillendirilen “dip dalga” endişesi ya da olasılığı siyasi anlamda CHP için de geçerli denilebilir. Hele de fazlasıyla var olan ve olası kırgın, küskün, kızgınlar potansiyeli dikkate alındığında...O nedenle de “İnce” odaklı iddialar CHP açısından son derece kritik önemde. Bu bağlamda da gerçekten kopma olabilir mi, olursa nasıl bir etki yapar? Ya da asıl amaç 2023’deki cumhurbaşkanlığı adaylığı konusu mu veya CHP’deki rahatsızlığın derinliği gibisinden pek çok soru var? Dün konuştuğum CHP’nin önde gelen bir isminin tespitleri ve yaşananlara dönük geçmişten örnekleri anlamlıydı:
“Kemal Bey mutlak hakimiyetini ilan etmiş oldu. Yalnız Kemal Bey’in bir huyu var, bazı adamları alıp çıkarıyor, her seferinde bir iki değişiklik yapıp aynı kadrolarla devam ediyor ama politika değişmiyor. Dolayısıyla büyük bir rahatsızlık var, ben de rahatsızım ama bu ayrılıp bir parti kurmakla çözülmez. Kemal Bey’i bir şekilde ikna edip ayrılmaya zorlamak lazım. İnönü nasıl yaptı mesela. Baykal ile kavga etti, Baykal gitti CHP’yi kurdu partiden ayrıldı ondan bir süre sonra İnönü dedi ki ben bırakıyorum. Madem bırakacaksın niye kavga ettin bu kadar Baykal ile. Bıraksaydın koltuğu o zaman Deniz Bey’e gitmeseydi. Orada sol siyaset güç kaybetti İnönü’nün bu tavrından dolayı. Şimdi Kemal Bey’de öyle bırakmıyor, başkasını aday da çıkartmıyor.”
İnce’den Baykal taktiği olabilir mi?
“Baykal parti kurmadı. Yasa değişti CHP açıldı. CHP’nin bir siyasi kimliği oldu, SHP’nin ayrı bir siyasi kimliği oldu. Deniz Bey daha önce örgütleri olan, alt tabanı olan yasal olarak açılmış bir partinin genel başkanı oldu. Şimdi Muharrem İnce kurarsa bölecek. Yeni parti kurması gerekiyor kolay değil. Ha diyeceksin ortam müsait mi? Ortam her zaman müsait. AKP eriyor, CHP ilerleyemiyor, sen iyi bir kadro kurabilirsen olur. Ama şu anda Muharrem İnce’nin yanında CHP’nin içerisinden gidip onun yanında duran ya da durabilecek ciddi kadrolar görmüyorum.”
CHP kırgın, küskün çok deniliyor?
“CHP’de küskün çok ama hepsi Muharrem’in yanında durmuyor ki. Aslında bir sürü isim var topla bunları yan yana getir ciddi bir şey olur ama bunların hepsi bir yere gelmiyorlar, gelseler doğru. Yarın Muharrem İnce parti kursa bu muhaliflerin çoğu yine CHP’de mücadeleye devam edecekler, gitmeyecekler ki. İnce CHP Genel Başkanı olsa bu adamlar beraber çalışır ama CHP’den başka yere giderse bu adamların hiçbiri partiyi bırakıp gitmezler. Yani muhalif olmak demek illa birisinin kurduğu partiye gitme anlamına gelmiyor CHP’de. Parti içerisinde kalıp mücadeleyi gerektiriyor, onun için yeni parti zor. Ha eğer Cumhurbaşkanlığı seçimi gecesi eğer Muharrem İnce ben bu kavgaya devam ediyorum, CHP bana yanlış yaptı deseydi o zaman o yol açılırdı. CHP’de bir müddet daha kalırdı ve parti onu ihraç ederdi. Edildiğinde de kurardı partisini devam ederdi. Öyle olsa zaten değişirdi. O gün kavgayı başlatmış olacaktı ve İnce tek başına olmayacaktı, arkasında milyonlar olacaktı. Ama onu kaybetti...”