CHP’nin son 11 yıllık Kılıçdaroğlu dönemine bakarsak, yüzde 25’lik oy oranına çakılı bir parti konumunda. Evet, son yerel seçimlerde bir başarı hikâyesi var, Türkiye genelinde yüzde 30’u yakaladı ama 2020 Ocak ayından itibaren yapılan tüm kamuoyu araştırmalarına göre tahminler çoğunlukla
yüzde 25 bandında ya da altında. Yani CHP’nin kendini yenileyen bir taban gücü bulamadığı çok açık. Özellikle de Doğu’da, Güneydoğu’da, Orta Anadolu’da ve kısmen Karadeniz’de. Buna CHP kurmaylarınca konulan teşhis ise malum:
“Kendimizi ifade edememişiz. Kendimizi anlatamamışız.”
Dolayısıyla, öncelikle düşük oy alınan ancak artırma potansiyeli olduğu değerlendirilen 24 ile dönük yeni bir strateji uygulamadaydı. Bu bağlamda da CHP’li milletvekilleri iki kez bu yerlere gitti. Şimdi ise sıra Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nda. O da gidiyor ve vatandaşa yekten “Neden CHP’ye oy vermiyorsunuz?” diye soracak. Beklenti “CHP’ye asla oy vermez” denilenlerin fikrini değiştireceği yönünde. Dün bu durumu CHP’nin önde gelen isimleriyle konuştum. Hemen hepsinin kesiştiği nokta stratejinin doğru ama şimdiye kadar çoktan yapılması gerektiği şeklindeydi. Tabii bazı soru işaretleriyle. Şöyle diyorlardı:
“Sadece milletvekillerinin araştırma yapması yetmez. Tarafsız, profesyonel bir sürü kuruluşa çok ciddi bir şekilde bu seçmen ‘Neden CHP’ye oy vermiyor?’ diye araştırtmak gerekir. Çünkü partililer duygusaldır, herkes kendini öne çıkarmaya çalışıyor. Yani gerçekten tarafsız bir kuruluş diyecek ki şundan, şundan dolayı insanlar CHP’ye oy vermiyorlar ama şunlar olursa verebilirler. Dolayısıyla, Kemal Bey eğer bunu yapıyorsa ve öyle bir araştırmanın sonucuna göre şunları yapacağım, anlatacağım, ondan sonra bu bölgelerde zımnen örgütlenmeye çalışacağım diyorsa doğru.”
Milletvekillerinin raporu yetmez yani?
“Yetmez. Partililerin dışındaki profesyonel insanların buralarda da bu seçmeni değerlendirmesi gerekir. Farklı bir gözün bakması gerekir. Onların vermiş olduğu raporları sen kendi milletvekillerinin, örgütünün raporlarıyla birleştirip uygularsan daha doğru olur. Sonucu hemen gelmez ama seçime nereden bakarsan bak daha iki yıllık bir zaman var. İki yıl çalışmazsan çok kısa süre hemen geçer ama çalışırsan uzun bir süredir evrilmeyi sağlayabilir. Ve buralarda CHP kendi oy oranını yükseltebilir. Yani o 25’i, 30’lara getirebilir. Onu 30’lara getirdiği zaman da beraber olduğu siyasi partileri yan yana koyduğunda 50’nin üzerine çıkmak gibi bir olayı gerçekleştirebilir. Yani Kemal Bey eğer bu hamleleri doğru yaparsa, büyük şans elde edebilir. Tabii kendisini bekleyen bir dezavantajı da var. Partiden kopan Muharrem İnce haliyle CHP’den oy götürecek fakat sonuç itibarıyla Millet İttifakı’na oy taşıyacak. CHP’nin aleyhine ama ittifakın lehine bir durum olabilir. CHP’ye küsmüş, oy vermeyen, Kemal Bey’e kızıp sandığa gitmeyen veya arayış içerisinde olanlar İnce’ye yönelebilir. Yani CHP oyları düşer fakat ittifak oyları artabilir.”
Bunlar oy oranı düşük olan yerlere dönük öngörüler ama bir de bu yerlerin arasında geçmişte CHP’ye ciddi destek veren iller de var. Dolayısıyla, aslında CHP adına araştırılması gereken bir başka nokta da nasıl kaybettik konusu. Bu da yeterince sorgulanıyor mu bilmem ama CHP’li abilerin buna dönük tespitleri de şöyleydi:
“Mesela Gaziantep, Trabzon bizim çok rahat milletvekili çıkardığımız yerlerdi ama sonuç itibarıyla bu illerden maalesef yeteri kadar oy alamıyoruz.”
CHP nerede hata yaptı?
“Zamanla örgütler koptu, insanlar darıldı. Ona bakarsanız, sadece oralarda değil. Mesela Malatya’da şimdi tamam bir tane milletvekili var ama 4-5 tane çıkaracağın yerden bir tane almışsın. O da zar zor oradan aday oluyor. Niye? Malatya’da ne olur ne olmaz endişesi. Mesela Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın geçen seçimlerde İstanbul’dan aday olmak gibi bir girişimi vardı ama Genel Başkan izin vermedi. Yine partinin Genel Sekreterliğini, grup başkan vekilliğini yapan Akif Hamzaçebi Trabzon milletvekiliydi ama daha sonra geldi İstanbul’dan aday oldu. Aynısı Sinop için de geçerli. Onun için sadece 24 il değil, başka illerde de sıkıntı devam ediyor. Kemal Bey hepsini beraber ele almak zorunda ama yine de doğru bir karar. Asgariden gitse, görse, etse teşhisi doğru koyabilir hiç olmazsa.
Lokomotif olması gereken isimler bölgelerinden ayrılıyorlar yani?
“Evet, yarayı sarıp iyileştireceklerine, bana bulaşmasın, benim koltuk riske girmesin diye düşünüyorlar. Bu Deniz Bey döneminde başladı ve devam etti. Dolayısıyla, partiyi daha küçülttü. O nedenle, sadece 24 ilde değil, birçok yerde özel uğraş vermen lazım. Ve Kemal Bey gidip AKP’yi kötüleyecekse hiçbir şey ifade etmez. AKP’den zaten seçmen kopuyor ama sana gelmiyor. Onların sana gelmesi için sahaya inmen doğru ama önemli olan insanlara bir şeyler anlatman, sorunlara kesin çözüm olmasa da bir bakış açısı ortaya koyman.”