Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Siyasetin ağırlıklı gündemi Kılıçdaroğlu ve CHP... Neredeyse hemen her TV ekranında, gazetelerde ve sanal âlemde ana muhalefet partisindeki gelişmeler yer alıyor, konuşuluyor. Daha doğrusu, CHP kendi, kendisini konuşturuyor, hatta bir anlamda buna zorluyor. Geçen hafta İmamoğlu’nun başrolde olduğu CHP’nin grup başkanı, grup başkan vekili ve bazı üst düzey yöneticilerinin de bulunduğu bir “Zoom toplantısı” basına sızdırıldı onun üzerine genel merkezin “ahlak dışı” tepkisiyle etik, ihanet tartışmaları alevlenerek büyüdü. Yine Ankara’daki CHP belediye başkanları toplantısından sızan bilgiler arasında İmamoğlu ve İstanbul’daki bazı ilçe belediye başkanlarının Kılıçdaroğlu’nun gözü önünde birbirlerini hizmet yetersizliği suçlamaları yer aldı. Kılıçdaroğlu ile Özdağ arasında iki seçim arasında yapılan “gizli protokol” ve ona ilişkin sızan bilgiler üzerine yaşanan kriz de malum. CHP ittifak ortaklarıyla birbirine girdi. Kimileri kandırıldık diyor, kimileri de şeffaf siyaset vurgusu yaparak Kılıçdaroğlu’na mesaj gönderiyor. Mesela DEVA “Hem bilgimiz söz konusu değil hem de böyle bir duruma rızamız yoktur” dedi. İYİ Parti cenahından “Birlikte muhalefet yaptığınız partileri kandırabilirsiniz, parti sözcünüzü kandırabilirsiniz ama halkı kandıramıyorsunuz” diyerek Kılıçdaroğlu’na sitem geldi. Gelecek Partisi “Bilgimiz ve onayımız dışında kişiler arasından mahfuz tutulan herhangi bir protokolün bizim açımızdan siyasi ve ahlaki değeri yoktur” tepkisini verdi. İttifakın dışarıdan destekçisi HDP de “Siyasetin bu tablosu kimsenin içine sindirebileceği bir tablo değil. Bu ilişkilerin bu şekilde sürdürülmüş olması da bizi rahatsız ediyor. Neden? Çünkü eğer siz muhalefetin ortak adayıysanız bütün ilişkileriniz şeffaf olmak zorunda” dedi. Yani Kılıçdaroğlu ve CHP’deki muhaliflerin “aramızda kalsın siyaseti” ciddi anlamda duvara toslamış durumda. Sır denilen protokolde verilen sözler ya da gizli sanılan toplantıda konuşulanların hepsi ortaya döküldü. Dolayısıyla, kafaları karıştıran asıl kritik soru da şu:

Haberin Devamı

Aramızda kalsın muhabbetiyle daha başka gizli protokoller, toplantılar da olabilir mi acaba?..

Haberin Devamı

***

Siyasetin gündemi sadece “Ne olacak CHP’nin durumu” değil elbet. Malum, 6-7 ay sonra kritik bir yerel seçim var. Muhalefetin bu çok parçalı karmaşık görüntüsünün aksine iktidar partisi AKP çoktan yerel seçim startını verdi. MHP de düğmeye bastı. Seçim sloganları dahi belli. Özellikle de İstanbul başta kaybettiği büyükşehirleri tekrar almaya odaklanan AKP, her il için ayrı seçim beyannameleri hazırlamayı planlıyor. CHP’li belediyelerin faaliyetleri de mercek altına alınacak. 2019 yerel seçimleri öncesinde ne vadettiler, neleri, ne kadar yaptıklarının tespiti gibi. Bunlara karşı yerel seçime dönük çalışmalar açısından muhalefete bakıldığında da CHP’deki iç çekişmeler ve ittifak ortaklarının kafa karışıklığının sıkıntı yaratacağı açık ve net. Mesela İYİ Parti ile CHP arasında yaşanan gerilim ne olacak? İYİ Parti’den CHP’ye yönelik ağır eleştiriler geliyor. “İYİ Parti’nin misyonu CHP’ye seçim kazandırmak değil” diyorlar. Bu durumda da yerel seçimde CHP ile İYİ Parti arasında iş birliği olur mu, olursa da nasıl olur sorusunun yanıtı kritik önemde. Dahası, CHP’deki iç çekişmeler bağlamında İmamoğlu’nun “Bakırköy’de sokağa çıkmaya yüzü olmayan” diye yaptığı göndermeye Bakırköy Belediye Başkanı Kerimoğlu’nun TV ekranlarından verdiği hizmette yetersizlik anlamında İBB’yi hedef alan şu sözleri doğrudan AKP’nin elini güçlendirecek cinsten:

Haberin Devamı

“Bakırköy, deprem gerçeğini en çok yaşayan ve yaşayabilecek olan ilçe. Fay hatları çok yakınından geçiyor. Bütün deprem bilimcileri olası depremde Bakırköy’de ağır tahribat olacağını söylüyor ve bir an önce kentsel yenileşmenin yapılması gerektiğini ifade ediyorlar. Çok da haklılar çünkü hem bizim hem İBB’nin yaptığı iki çalışmaya göre Bakırköy’de ortalama bina yaşı 52 ve deniz kumuyla, eski standartlarla yapılmış binalar. Beş yıl önce büyükşehir belediye başkan adayımızı ilçemizde tanıtırken ‘İnşallah seçimi kazanacağız ve birlikte uyumla Bakırköy’ün kentsel dönüşüm sorununu birlikte çözeceğiz’ dedik. Aradan geçen zaman diliminde bunları çözemediğimiz için ben sokağa çıkmakta zorlanıyorum, çok haklı.”

***

Kısacası, her fırsatta “Ben hesap uzmanıyım, neyin ne olduğunu bilirim” diyen Kılıçdaroğlu’nun kâğıt üstündeki siyaset mühendisliği tamam ama “Aramızda kalsın siyasetiyle” yaptığı hamlelerde “İki kişinin bildiği sır değildir” sözünü atladığı, yani hesap hatası yaptığı ortada. Çünkü ne kadar planlarsanız planlayın, sonuçta bu uygulayacak kişiye, kişilere bağlı bir durum. Yapılan hesap hatalarının da hem teşkilatta hem seçmende kırgınlık, küskünlük dozajını daha da tetikleme olasılığı açık.