31 Mart’a dönük aday tespit çalışmalarına en erken CHP başlamasına rağmen hâlâ tamamlayamadı. Aslında buna açıklayamadı demek daha doğru çünkü isimler Kılıçdaroğlu’nun kafasında zaten var ve net. Hem de ta Muharrem İnce’in İstanbul adaylığının tartışıldığı ve teşkilatın hareketlendiği ilk günlerden beri. O nedenle de “mış gibi” çalışmalar yapıldı ve İstanbul ile Ankara’da Kılıçdaroğlu ne dediyse o oldu. Şimdi de aynısı İzmir’de yinelenecek ve Kılıçdaroğlu yine baştan beri kafasında var olan ismi açıklayacak. O da büyük olasılıkla Tunç Soyer olacak... Tabii aynı durum İstanbul’un garanti denilen ilçeleri için de geçerli. Dolayısıyla da CHP açısından asıl kritik konu, adayların isimleri kadar, Kılıçdaroğlu’nun açıklamayı neden geciktirdiğiyle de bağlantılı. Zira süre uzadıkça partide gerginlik arttı, tartışma yaşandı, yaşanıyor. Bu da doğal olarak kırgınlık ve küskünlüğü körüklüyor. İzmir’de Kocaoğlu ve Şişli’de Sarıgül örneklerinde olduğu gibi... Gelinen noktada biri partiden koptu, rakip olacak, diğeri ise gelişmelere göre tavır alacak. Yani ittifak ve kâğıt üstü toplama çıkarmalarla özellikle büyükşehirleri alma hesabı yapan CHP açısından ciddi bir sıkıntı söz konusu. Dün bu durumu CHP’nin önde gelen bazı isimlerine sordum. Öncelikle de Kılıçdaroğlu’nun adayları açıklamakta neden ağırdan aldığını. Yanıtlar farklıydı. Örneğin biri şuydu:
“Baştan yapamaz, yaparsa sonuç alamaz. Herkes senin üzerine oynar. Onun için zaman kazanıp yumuşatarak yaptı. Diyelim ki 20 tane atama yapacaksın, bunu bir seferde yaparsan, toplum ya da parti kademeleri kabul etmeyebilir ve tepki verir, seni götürürler. Ama küçük küçük parçalar halinde yaparsan ufak ufak darbeler halinde gelir bu sana...
Kemal Bey, kim kiminle gruplaşabiliyor, kimin kiminle parti içinde en azından siyaset tercihini ortaya koyduğunu öğrenmek için açıklamayı bilerek geciktirdi. Çünkü bu veriler, bir genel başkan için önemli bir barometredir. Tabii bir şey arıyorsa...”
Daha çok ilçeler açısından gerekçeler içerenler ise şöyleydi:
“İstanbul’da Kemal Bey mevcut belediye başkanlarından 3-5 tanesini değiştirecek. Bunları erken açıkladığı zaman problem olur, sıkıntı yaratır. Belediyelerde çalışmalarda, hizmetlerde aksamalar yaşanır ve bu dışa yansır, yıpratıcı olur. Ya da adam istifa eder, başka partiye geçer. Onun için bekletiyorlar. Yani gecikmesinin temel nedeni stratejik olarak seçime yaklaşırken ellerindeki belediyelerde sorun çıkmasın diye önlem.”
Küskün ama şimdilik suskun CHP’lilerin bir başka tepkisi de İYİ Parti’yle nihayet dün sonuca bağlanan ittifak üzerineydi:
“Kemal Bey ve ekibi doğru hamleler yapsa, müzakereleri bu kadar uzatmaz ve çok daha iyi sonuçlar alırdı. Müzakerenin uzaması İYİ Parti’ye yaradı ve kendi katkısından çok daha fazlasını aldı...”
Özetle; an itibarıyla sandık yolunda CHP’de tahribat var. Peki, aynısı AKP ve MHP için de geçerli değil mi? Elbette ki evet ama onlar en azından sıkıntıları seçmene yansıtmama konusunda daha başarılı ya da becerikliler. Dolayısıyla bu da doğrudan Kılıçdaroğlu’nu etkileyen, etkileyecek bir durum. Ki buna dönük yine deneyimli CHP’lilerin yorumu da şu:
“İzmir’de sıkıntı olmazsa ve İstanbul ya da Ankara’dan birini alırsa, Kemal Bey nispeten rahatlar. Hemen bir kurultaya gitmeyebilir. Ancak İstanbul’u ve Ankara’yı kaybettiği takdirde, artık hiçbir şey kurultayın önünde durmaz, gider. Onun için aday atamaları yapılırken, bir taraftan da kurultay hesapları dikkate alınıyor. Şu benim adamım olsun yarın beni burada korusun diye...”