Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

ABD ve Avrupa’daki bazı ülkelerin sınırsız desteğinden şımaran İsrail, BM’nin Kudüs’teki arazisine el koydu. Lübnan’daki BM Barış Gücü (UNIFIL) askerlerine de iki günde üç kez saldırdı. Dün de İsrail tankları BM üssüne girdi. Kurulduğu günden bu yana 185 BM kararını ve 229 BM Güvenlik Konseyi (BMGK) kararını takmayan İsrail artık BM’yi de doğrudan hasım gibi görmeye ve hedef almaya başladı yani. Şartıcı mı? Normalde evet ama İsrail söz konusu olduğunda değil… İsrail özellikle 7 Ekim 2023’ten bu yana daha da azıtmış bir durumda ve BM’yle tam anlamıyla dalga geçiyor, pervasızca posta koyuyor… Bu anlamda da sayısız örnek var. Mesela birkaçını sıralayalım:

Haberin Devamı

Netanyahu başta, İsrailli yetkililer, birçok kez “masum sivillere yönelik katliamı” kınayan BM Genel Sekreteri António Guterres’in istifasını istedi. İşgal Altındaki Filistin Toprakları için BM İnsani Yardım Koordinatörü Lynn Hastings, vizesi iptal edildikten sonra İsrail’i terk etmek zorunda kaldı. İsrail 7 Ekim’den bu yana BM bayrağı dalgalanan tesisleri, okul, hastane, kampları defalarca bombaladı, 200’den fazla BM görevlisini öldürdü. Mayıs 2024’te İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan, Birleşmiş Milletler Tüzüğü’nün bir kopyasını parçaladı ve Birleşmiş Milletleri “terör örgütü” olarak adlandırdı… Haziran 2024’te Birleşmiş Milletler, İsrail’i çocuklara karşı ihlallerde bulunan devletler listesine ekledi. Buna karşılık, İsrail hükümeti Filistin topraklarında faaliyet gösteren BM kuruluşlarına karşı cezalandırıcı önlemler uygulanmasını görüştü. İsrail kamu radyosuna konuşan Erdan, “İsrail’in Birleşmiş Milletler’den çekilmenin artılarını ve eksilerini ciddi şekilde düşünmesinin zamanı geldi” dedi. Temmuz 2024’te bir İsrail hava saldırısı, UNRWA Başkanı Philippe Lazzarini’nin “açık” bir savaş suçu olduğunu belirttiği Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilere gıda, sağlık, barınma gibi insani yardımları sağlayan kuruluş UNRWA Genel Merkezi’ni yok etti...

***

Ama bunlara rağmen Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde savaş suçlarından, soykırımdan yargılanan katil Netanyahu dünya barışı ve huzuru için var olan BM çatısı altında konuştu, kafasına göre atıp, tuttu. Hiç utanmadan bir de “biz dünyada sivil hassasiyeti en yüksek devletiz” palavrasını salladı. Buna kim inanacaksa? Varsa da bu inandığından değil bizzat İsrail’in yanında yer aldığından, katliama, akan kana ortak olduğundan kaynaklıdır… Netanyahu ardından da BM’nin karargahında, merkezinde, hem tüzel kişiliğine hem de dünya ülkelerine tehdit savurdu, posta koydu. BM’yi “Yahudi karşıtı bataklık “ olmakla suçladı. Yetmedi bir de genel kurul salonuna soktuğu “şakşakçılarına” kendisini alkışlattırarak şov yaptı. Aldığı kararları uygulatamayan, sürekli İsrail ordusunun saldırılarına uğrayan, tehditlerine maruz kalan BM için bu ayıp da yeter zaten… İsrail’in BM’yle ilgili son kepazeliği de malum. Orta Doğu’da gerilimin acilen düşürülmesi çağrıları yapan BM Genel Sekreteri Guterres’i “istenmeyen kişi” ilan ederek ülkeye girişini yasakladı. Hem de “İran’ın İsrail’e yönelik saldırısını kesin bir dille kınamayan hiç kimse İsrail topraklarına ayak basmayı hak etmiyor” diyerek küstahça bir dille. Bunun üzerine aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 104 BM üyesi ve Afrika Birliği, konuya ilişkin mektup yayımlayarak Genel Sekreter’e destek verdi.

Haberin Devamı

***

Haberin Devamı

Yani kana doymayan, yayılmacı ve saldırgan politikalarıyla dünyayı bir savaşa sürükleyen Netanyahu hepten şuursuzlaşmış durumda. Bu çılgına, katliamlara kim, nasıl dur diyecek ya da durdurulacak denildiğinde de yanıtlar hep aynı:

Sadece ABD, BM’de alacağı bir kararla bu belayı bertaraf edebilir...

ABD’nin tavrı, duruşu da ortada. İsrail’in yaptıklarını onaylamıyor ve engellemek istiyormuş gibi davranıyor ama gerçekte ise alenen yol veriyor. İsrail’e saldıran olursa da da onun yanındayım diyor.. BM’yi bu konuda tıkayan da bizzat kendisi. Netanyahu’yu asıl teşvik eden İsrail’i bu kadar cesaretlendiren de kanlı sabıka sicilleri hayli kabarık olan iki katilin kafa kafaya vermesi, dayanışması zaten. Dolayısıyla sözde dünya barışı ve huzuru için var olan, ancak İsrail’e karşı daha kendisini bile koruyamayan, Genel Sekreteri de istenmeyen adam ilan edilen BM’ye denilecek tek söz de şu aslında:

Yapabiliyorsan sen de İsrail’i istenmeyen ülke ilan et de, dünya varlığını görsün hissetsin...