CHP’de Cumhurbaşkanı adaylığı için yapılacak ön seçimin tek adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu sahaya çıkıyor. Sonuç zaten belli, dolayısıyla hesaplar daha çok ön seçime üyelerin daha fazla katılımını sağlamak üzerine...Yani İmamoğlu ön seçimden çıkmak için değil sandığa üyelerin daha fazla katılımını sağlamak amaçlı bir kampanya yürütecek...Hatta bunu İmamoğlu adına olsun mu olmasın mı diye bir referandum olarak yorumlayanlar dahi var. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’de son grup toplantısında bir milyon 650 bin CHP’li üyeye bu anlamda çağrı yaptı nitekim...Bunlardan hareketle de tarihi değişmezse üç yıl sonra yapılacak seçimlerde iktidar değişimi ve bir sonraki Cumhurbaşkanı diye çok iddialı öngörüler, söylemler de söz konusu...Siyasette iddialı olmak elbette doğal, olmalı da ama genel tabloya bakıldığında da CHP açısından yanıtı kritik olan aritmetik sorusu da şu aslında:
Bir milyon 650 bin üyenin tamamı katılsa ya da varsayalım üye sayısı 5 milyon olsa ne anlama gelecek? Sonuçta seçilende, seçenlerde CHP’liler..Bunun Türkiye’deki mevcut 50 artı bir sisteminde muhalefet kesiminde çoğulculuğa hitap etme olasılığı nedir?
Malum son Cumhurbaşkanlığı seçiminde muhalefet bloğunda CHP’nin lokomotifliğinde 6’lı masa muhabbetleriyle “birleşe birleşe kazanacağız” formülü, stratejisi söz konusuydu, ittifak adayı olarak Kılıçdaroğlu ile de yüzde 48 gibi yüksek bir oy oranına ulaşıldı. Şimdi ise “Ben CHP olarak adayımı belirledim, herkes onaylasın, gelsin takılsın peşimize” dayatması ya da havası var sanki...Yani partinin yüzde 25-27 oy oranı üzerine konulan her katkı çantada keklik gibi görülüyor. Ancak muhalefet cenahındaki siyasi parti liderlerinin neredeyse tamamının bugünden Cumhurbaşkanı adaylığını ilan ettiği dikkate alındığında gerçek seçim günü, zamanı geldiğinde çarşının hepten karışacağı da ortada...
Kamuoyu araştırmacılarına göre; CHP açısından bir başka hesap hatası ya da yanılgısı da şu:
CHP son yerel seçimlerde yüzde 38 oy aldı.Şu anda 30-32’ler çıkıyor ve oyları düştü diye bazı yorumlar yapılıyor. Oysa düşme falan yok. CHP’nin oylarına o seçime özgü İYİ parti ve DEM’in seçmen tabanından gelen yüzde 13’lük artışın bir kısmı evine döndü, kendi partilerine gitti,gidiyor... Mesele bu...
***
Kaldı ki; CHP’nin Cumhurbaşkanı adaylığı denildiğinde denklem sadece İmamoğlu üzerine kurgulu da değil. Zira İmamoğlu mu, Yavaş mı sorusunun yanıtında hala bir netlik yok gibi..Evet CHP’de İmamoğlu’ndan yana bir kafa karışıklığı yok, Yavaş’da durduğu noktada “parti içi tartışmaların tarafı olmam” diyor ama bir yandan da anket yaptırmaya ve sonuçlarını kamuoyuyla paylaşmaya devam ediyor...Ben bu yarıştan, kopmadım, kopmayacağım mesajı veriyor. Yani kendi kulvarında çizdiği yol haritasıyla kararlı bir şekilde yürüyor. Bu bağlamda da bir hazırlığı ve ekibi olduğu da söyleniyor. Bu nedenle parti içinden kendisine yönelik “hem hizmet diyor hemde anket yaptırıyor” diye gelen tepkilerde söz konusu. Bu noktada CHP açısından yanıtı son derece kritik olan bir başka soru da şöyle:
Yavaş, İmamoğlu’na yasak gelme olasılığıyla ibrenin kendisine dönmesini mi bekliyor yoksa CHP patentli biri resmi iki adaylı bir seçim senaryosu mu var planında...Çünkü şu an için Yavaş’ı ikna edecek bir formül pek yok gibi masada...Dolayısıyla bu ikili arasındaki çekişme ve yarışın seçim tarihi netleşene, hatta son dakikaya kadar kimi zaman örtülü kimi zaman da aleni bir şekilde süreceği, gel-gitler yaşanacağı açık ve net...
Tabii bir de “CHP’nin zamanın ruhuna uygun politikalar üretemediği” iddiaları var...Seçim tarihine kadar ülkede ve dünyadaki olası gelişmelere karşı ön alınamadığından hareketle...Kendi içine yönelik tek adaylı bir önseçime yüksek katılım amaçlı efor harcama görüntüsü veren CHP açısından “gerçek sandıkta” başarı için rakip sahalara dönük daha başka aritmetik hesapların varlığı da kritik önemde kısacası...