Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

1990’da Cizre ve Şırnak’ta barikat kuran teröristler, halkı kalkışmaya zorlamıştı. Ama gereken cevabı almışlardı. Şimdiyse terörden temizlenen bölgede açık dükkânlar, ışıl ışıl AVM’ler, Cudi’yi delen tüneller ve vadilerden geçen viyadükler var.

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

1990’lar terörün azdığı yıllardı... Bölücü terör örgütü, 2015 - 2016’da denemeye kalktığı ve cevabını aldığı kalkışma hayallerinin provalarını, 1990’ın mart ayında yapmıştı. Özellikle Cizre ve Şırnak’ta... İkisi de Nevruz kutlaması bahanesiyle olayların patladığı Mart 1990’da Mardin’e bağlı ilçelerdi. Habur sınır kapısının bulunduğu Silopi ilçesi de öyle. Cizre ve Şırnak’ta yollara lastik ve bidonlarla barikatlar kuran, ateşler yakan, kepenk kapattıran teröristler, halkı kalkışmaya zorluyordu. Şırnak’ta o yıllarda tugay düzeyinde bir askeri birlik vardı. Cizre’deki kuvvetler de oraya bağlıydı. Sokağa çıkma yasakları ve çatışmalar nedeniyle Şırnak’a ulaşşanız, Şırnak’tan Cizre’ye gitseniz Cizre’de mahsur kalıyordunuz. Daha çok da Cizre’de o zamanların bilinen tek oteli olan Kadıoğlu’nda. Özel harekât polisleri otelden kimsenin çıkmasına izin vermezdi, çıkan gözaltına alınırdı. Hiç unutmam gözaltılar ve otele gelemeyen personel nedeniyle      sadece gazeteciler kalmıştı içeride bir keresinde... 

Haberin Devamı

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

Gazeteci İzzet Kezer şehit olmuştu 

Cadde ve sokaklarda dolaşmak çok riskliydi, nereden geldiği belli olmayan kör bir kurşuna hedef olma olasılığınız çok yüksekti. Nitekim bir yıl sonra Cizre’de tekrarlanan aynı alçak kalkışma denemesinde, gazeteci arkadaşımız İzzet Kezer nereden geldiği belli olmayan bir merminin başına isabet etmesiyle şehit oldu.... Şırnak da öyleyd. Yakılan ateş ve barikatlarla özellikle hava karardıktan sonra asla sokağa çıkamazdınız. Otel diye kalınacak tek yer, çarşının içinde bir dükkânın üzerinde upuzun merdivenle çıkılan üç katlı köhne bir binaydı. Odalar da iki-üç, hatta beş yataklı falandı. Çatışmaların çok yoğunlaştığı günlerde de Şırnak’taki tugay, sığınağım olurdu. Tugayın az ilerisinde 100-200 metre yürüme mesafesinde emniyet binası vardı, İstanbul’dan yeni atanan emniyet müdürü bir abimize merhaba demek, ancak zırhlı bir araçla mümkün olmuştu. 

Haberin Devamı

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

Cizre’de 1990’da teröristlerin ayaklanma girişimini yerinde izlemiştim. Olay, Milliyet’in 24 Mart 1990 tarihli sayısının manşetinde yer almıştı.

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

Bu kez modern bir Cizre gördüm.

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

Kanas ile ateş ederlerdi 

Cizre ve Şırnak’ı birbirine bağlayan 45 kilometrelik yol en riskli yerlerden biriydi, keskin virajlı, zemini bozuk, gidiş-gelişli daracık yolda döne döne güçlükle yol alınırdı. Yolda tek tük araç görürdünüz ama yine de bir saat sürerdi. Hatta bazen daha da fazla. Cudi’den inen teröristlerin yol kesme ya da uzun namlulu keskin nişancı tüfeği Kanaslar ile araçları hedef alma riski çok yüksekti. Böyle olaylar da çok yaşandı. O yıllarda da Şırnak’ı il yapma kararı alındı ve tugay da tümene döndü zaten... Silopi’deki sınır kapısı Habur, en kritik yerlerden biriydi. Hâlâ da öyle... Hem Irak’a giriş çıkış kapısı olması hem de Türkiye-Suriye sınırını bir anlamda çizen Dicle Nehri’nin Irak sınırıyla da hemen hemen buluştuğu noktada olması nedeniyle...Mesela Habur sınır kapısının hemen yanıbaşındaki Sindi Boğazı, Irak hattındaki en kritik noktaydı. 1992’deki sınır ötesi harekâtta Türk tankları Sindi Boğazı’ndan geçerek terör örgütünün kuzey Irak’taki yuvalarına yürümüştü. Harekâtın o bölümünü de gazeteci olarak, foto muhabiri arkadaşım rahmetli Yalçın (Çınar) ile birlikte yakından izlemiştim.

Haberin Devamı

1 saatlik yolu 15 dakikada alıyoruz

Şehitlerin adı verildi

Şırnak çevre yolundan Cizre’ye gidiyorum. Cizre düzlük, hemen yanıbaşında da Suriye ile aramızdaki Dicle Nehri bulunuyor. Dicle bazen sınır gibi oluyor, daha çok da bizim topraklarımızdan akıyor. Cizre, Silopi’deki Habur sınır kapısıyla Mardin-Şanlıurfa-Gaziantep hattında bir bağlantı noktası, geçiş güzergâhı da aslında... Son derece kritik ve önemli bir konumda açıkçası..

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

İki gidiş, iki gelişli ortadan bölünmüş yoldan Cizre’ye inerken her iki yöndeki yoğun trafik dikkatimi çekiyor. Bir zamanlar tek tük aracın geçtiği yolda tıkanmalar dahi oluyor... Kısa bir süre sonra da Cudi Dağı’nı delen tüneller karşımıza çıkıyor. Işıl ışıl aydınlatılmış, 700 ve 800 metrelik iki ayrı tünelden geçerken hem eskilerdeki o yolu hem de teröristlerin bu yol ve tünellerin yapımını engellemek için yaptığı hainlikleri düşünüyorum. Şantiyelere saldırmışlar, iş makinalarını yakmışlardı... Hem de birçok kez. Sonuncusu da Ekim 2017’deydi. Teröristlerin saldırısı sonucu çıkan çatışmada Jandarma Yüzbaşı Mustafa Erdal ve güvenlik korucusu Dündar Page şehit olmuşlardı. Hüzünleniyorum ama tünellerden birine “Şehit Jandarma Yüzbaşı Mustafa Erdal”, diğerine Şehit Güvenlik Korucusu Dündar Page” adlarının verildiğini görünce az da olsa yüreğime su serpiliyor. Şehitlerimiz kanlarını, canlarını verdikleri o tünellerle beraber yaşıyorlar. Onlar ve niceleri de her an kalbimizdeler zaten. Tünellerle 45 kilometrelik yol, 37 kilometreye düşünce, bir de çift geliş-gidiş, kaymak gibi de asfalt olunca bir saatlik yolu 15-20 dakikada alıyoruz. 

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

Bölgede 10’dan fazla tünel açıldı

Kato’dan, Beytüşşebap’tan sonra rotamız Bestler Dereler Vadisi, Cudi ve Gabar gölgesindeki Şırnak ve Cizre... Kato, Beytüşşebap gibi bir zamanlar teröristlerin bulunduğu yerler... Geçen yıl Şırnak’ta Namaz Dağı’na bir Sikorsky ile kuş gibi konup, geçmişte terör yuvası diye anılan, şimdi ise tamamen teröristlerden arındırılan Bestler Dereler Vadisi’ni seyretmiştim. Ama şimdi karayoluyla Uludere-Şenoba üzerinden Şırnak’a gidiyorum, oradan da Cizre’ye...Yine şaşkınlık ve mutlulukla. 

İHA’lar gözetliyor 

Buralar benim bildiğim o eskilerdeki bozuk, çetin, riskli yollar değil artık... İçinde bulunduğum dört çekerli pikap asfalt zeminde gitmiyor, kayıyor sanki... Yollarda da öyle keskin virajlar da yok, tatlı eğimler var ama genelde ip gibi. Viyadüklerle derin vadilerin; tünellerle bir zamanlar önünüzü kesen, döne döne aştığınız dağların, tepelerin içinden geçiliyor... Bunlar öyle bir iki tane falan da değil, sadece biz üç ayrı tünelden, yani dağın içinden geçtik. Bölgede 10 taneden fazla tünel var, yenileri de yapılıyor... Hem zaman hem de güvenlik anlamında büyük aşama...Uludere ve Şenoba’dan geçerken, yollarda öyle eskisi gibi kontrol noktaları da görmüyorum. Bu elbette güvenlik eksikliği anlamında değil, tepede 7 gün 24 saat İHA ve SİHA’lar her yeri gözlüyorlar zaten. 

5 yıldızlı oteller...

Eskiden olduğu gibi doğrudan Cizre merkezine ulaşmayı beklerken karşımıza alt, üst geçitli kavşak çıkıyor. Bir yol merkeze, diğeri Mardin-Şanlıurfa yoluna, 3’sü  geçit altından kıvrılarak Silopi-Habur istikametine gidiyor.TIR’lar Cizre’nin içinden geçmiyor artık. Kavşakta sağıma baktığımda Cizre Park AVM’yi görüyorum. Duvarında mağaza isimleri var. Silopi sapağında da bir yüzü Cudi, Gabar’a diğer yüzü Dicle Nehri ve Suriye’ye bakan beş yıldızlı Dedeman Oteli bulunuyor. Merkezde daha başka oteller de var. Dükkânlar açık, kapalı kepenkler yok. Her yer cıvıl cıvıl... Cizre çok katlı lüks konutların bulunduğu bir bölge ve eski yerleşim yeriyle iki farklı ama uyumlu görüntü veriyor.  Cizre caddeleri de  bayrağımızla donatılmış. 

Artık kapalı kepenk yok AVMler var

Alabalık projesi 

Şırnak yakınında Uludere Barajı dikkatimi çekiyor. Baraj gövdesi üzerindeki yola doğru ilerlerken karşıma üzerinde “Şırnak Uludere Barajı’nda Sürdürülebilir Alabalık Yetiştiriciliğinin Geliştirilmesi Projesi” yazan tabela çıkıyor. Altında da projeyi yürüten kuruluşların isimleri var: Şırnak Üniversitesi, Şırnak Valiliği, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü, Atatürk Üniversitesi... 

Barajın su dolu havzasına baktığımda da balık üretme çiftliklerini görüyorum..Yola devam ediyoruz.

Karşımızda Şırnak... Yol ikiye ayrılıyor: Şehir merkezi ve Cizre istikametine transit bağlanan çevre yolu... Eskileri anımsıyorum. Daracık, asfalt denilemeyecek gidiş gelişli tek bir yol vardı, o da direk yerleşim merkezinden geçerdi... Bunları düşünürken uzaktan Şırnak’a bakıyorum. Çok katlı yapıları, çağdaş üniversite binası, hareketli araç trafiği, marketinde tertemiz tuvaletleri olan akaryakıt istasyonları ve beş yıldızlı otelleriyle tam anlamıyla bir şehir artık.... Eksikler yok mu, elbette var ama dünü düşününce!.. 

YARIN: KARTAL YUVASI AKTÜTÜN