Tunca Bengin

Tunca Bengin

tunca.bengin@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yunanistan'ın Ege Adalarını silahlandırması ve buralarda tahkimat yapması 1914 Londra (Büyükelçiler) Konferansı, 1923 Lozan Barış Antlaşması ve 1947 Paris barış antlaşmalarına aykırı. O adalar silahsızlandırılma koşuluyla Yunanistan’a bırakıldı, sadece güvenlik amacıyla polis ve jandarma bulundurma hakkı verildi ama adalarda bugün Yunan ordusunun tümen ve tugayları konuşlu, savaş uçakları için havaalanları bile var. Silahların namluları da NATO üyesi Türkiye’ye çevrilmiş durumda. Ve Yunanistan hiç utanmadan, sıkılmadan bir de bu adalara kıta sahanlığı, kara suyu çiziyor, oralarda askeri tatbikatlar da yapıyor. Hatta Yunanistan'ın Cumhurbaşkanı, Bakanları uluslararası anlaşmalar gereği silahsızlandırılması gereken bir yerde Yunan askerleri arasında objektiflere poz bile verdiler, veriyorlar.

Haberin Devamı

Açıkçası, Yunanistan rasyonel ve uluslararası hukuka uygun olmayan bir durumla yine saçmalıyor; dahası, gerekirse savaş gibisinden tehditlerle bunun dozajını küstahlık boyutuna çıkarmış durumda. Hukuk tanımazlık, ağır tahrik, pervasızlık had safhada yani. Tabii tarih boyunca olduğu gibi ABD ve Avrupa ülkelerinin arkasına sığınarak ya da onların gazıyla. Nitekim bunu Türkiye'nin her platformda ısrarla yinelediği, daha doğrusu BM ve NATO nezdinde kayda geçirdiği silahsızlandırma uyarıları ve son olarak da "Yunanistan vazgeçmezse bu adaların egemenliği tartışılır" çıkışının ardından gelen tepkilerde de çok net gördük. Yunanlı yetkililer "Ege'deki adaların statüsüne ilişkin suçlamaları tümüyle reddediyoruz" diye yuvarlak açıklamalarla durumu geçiştirirken, daha çok telaşlananlar ABD ile AB oldu ve bir anda Yunanistan'a destek atma pozisyonu aldılar. "Antlaşmalar net, sen ne yaptın, yapıyorsun?" diye Yunanistan'a hesap soracaklarına, hukuksuzluğa çanak tuttular.

Tıpkı Yunanistan'ın kendisine yönelik tehdit gerekçeli mağdur palavralarına arka çıktıkları gibi. Dolayısıyla, son zamanlarda havalanan Yunanistan'ın yekten ABD’nin ve AB'nin kurguladığı kirli oyunun bir parçası olma sıfatıyla da hayal peşinde koştuğu ortada.

Haberin Devamı

Kısacası, kimin tehdit olduğu, savaş çığırtkanlığı yaptığı çok açık ve net. Bu durumda akla gelen soru da şu: Yunanistan bu gazla savaş çılgınlığını da göze alabilir mi? Alırsa da ne olur?

Deniz Kuvvetleri Komutanlığı eski Genel Sekreteri, emekli Kurmay Albay Mehmet Asal anlatıyor:

"Yunanistan ne elde edecek savaştığı zaman Türkiye'yle? İzmir'i mi alacak, Edirne'yi mi alacak? Ne yapabilir, alabileceği bir yer var mı Yunanistan'ın? Dolayısıyla, Yunanistan'ın Türkiye ile savaşmak için hiçbir nedeni yok. Savaşta stratejik hedeflerin vardır, bir de o hedeflerin içinde senin fiziki hedeflerin vardır. Yani fiziksel olarak mutlaka elde edeceğin yerler. O hedefleri elde etmediğin, edemediğin zaman niye savaşasın ki? Sadece ders vereyim, canını okuyayım diye savaşmazsın. Almanya 1. ve 2. Cihan Savaşı’nda sırf diğer ülkeleri mağlup edeyim, ordularını yok edeyim diye savaşmadı; istila etti her tarafı. Endüstriyel sanayi bölgelerine ulaşmaya çalıştı, lojistiklerini kesmeye çalıştı. Yunanistan niye savaşacak? Türkiye'yi mahvedecek gücü de yok. Yani Yunanistan savaştığı zaman elde edeceği hiçbir şey yok. Ama Türkiye savaştığı zaman elde edeceği çok şey var; fiziksel olarak, coğrafya olarak, harita olarak ekonomik olarak."

Haberin Devamı

Bu gerçekliği Ege'de icra edilen tatbikatlarda temsili olarak hep yaşadıklarını belirten Asal, devam ediyor:

"Tatbikatlarda güçler mavi, kırmızı diye, Türkiye ve Yunanistan olarak ikiye ayrılırdık. Açıkçası, ben Yunan tarafı olduğumda hiç fiziki hedefim yoktu. Hiç bulamadık ki. Ama Türk tarafıysan, Midilli’yi al, onu al, bunu al, bir sürü hedef var. Bir tek Yunan tarafı ne yapar? İzmir kıyılarına denizaltısıyla gelebilirse, limana girecek olan ticaret gemilerini vurmaya çalışır mesela. Yani sadece sana zarar verir. Ama Türk tarafı öyle değil. Devamlı bir şey elde ediyor, toprak elde ediyor. Onun için, Yunanistan'ın Türkiye ile savaşacağını düşünmek falan pek akılcı olmaz. Hiçbir akıllı devlet adamı Yunanistan'ın yerinde olsa Türkiye ile savaşmaz. Ama savaşmamak için de tabii savaşacakmış gibi kendini devamlı gösterecek, öyle yapmak zorunda."

Özetle, Yunanistan hem oldubittilerini hukuki sanıyor hem de olası bir savaşın sonuçlarını bile bile çığırtkanlık sevdasından vazgeçmiyor. Suçluluk ve yüzsüzlük pik yapmış durumda yani. Türkiye de sabırla ve kararlılıkla hukuksuzlukları, bu anlamda Yunanistan'a yapılan ısrarlı uyarıları BM ve NATO nezdinde kayda geçiriyor. Dolayısıyla, olası bir savaş çılgınlığında Yunanistan ile Adalar dâhil hesabın toptan görüleceği çok açık ve net.