Türkiye-ABD ilişkilerinde yaşanan sıkıntı doğrudan terör örgütleriyle bağlantılı. Daha doğrusu, ezeli dost ve müttefik(!) ABD’nin teröristlerle olan anlaşılmaz ilişkilerine odaklı. Dolayısıyla, lafa geldiğinde “teröre ve teröriste” karşı olduğunu söyleyen ABD samimi olsa sorunlar aşılacak. Ama ABD ne yapıyor? Hem YPG/PKK’ya hem de FETÖ’ye açıkça ve ısrarla kol kanat geriyor. Bunun son örneğini de ABD Dışişleri Bakanlığı’nın her yıl yayımladığı “Terörizm Ülkeler Raporu”nun 2019 versiyonunda gördük. ABD daha önceki raporlarda olduğu gibi yine ne YPG’yi ne de FETÖ’yü terör örgütleri listesine almadı. Geçen yıldan tek fark ise FETÖ elebaşı Fetullah Gülen için yapılan “sürgünde din adamı” tanımından din adamı ifadesini kaldırmak ve “Türkiye’nin YPG’yi PKK’nın uzantısı olarak gördüğü” ibaresine yer vermek oldu. Yani ABD yine teröriste terörist diyemedi, diyemiyor. Dün ABD’nin son raporunu ve bu vurgulamaları MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e sordum. Öncelikle de “Türkiye’nin YPG’yi PKK’nın uzantısı olarak gördüğü” ibaresini eklemesinin ne anlama geldiğini. Yanıtı şuydu:
“ABD’nin YPG’ye bakışı malum, değişen bir durum yok. Yani Ortadoğu stratejisi, Suriye’deki gelişmeler içerisinde Irak, Suriye politikaları bağlamında YPG’yle iş birliği içinde olduğu biliniyor ve politikasının değişmeyeceği anlaşılıyor. Şu anda özellikle ABD’nin YPG’yle Irak Kürdistan’ı arasındaki ilişkilerin gelişmesi doğrultusundaki girişimleri ve Fırat’ın doğusundaki bu yapılanmaya bir meşruiyet kazandırma arayışı olduğunu da görüyoruz ki bunun içinde İsrail’i de görmek lazım. Yani Amerika PKK’yı terörist örgüt olarak görmeye devam ediyor ama PKK’nın bir uzantısı olan PKK tarafından kurulan YPG’ye ise bir meşruiyet kazandırmak istiyor. Bunda da bir değişiklik yok.”
Bu ibareyi rapora eklemesinin anlamı ne?
“Uzantısı olarak görmemesi istediğini ifade ediyor. Türkiye’nin PKK ile YPG arasında bir ayırım yapması ve YPG ile bir diyaloğa girmesi isteğini ortaya koyuyor. Türkiye henüz bu konuda rezervini koruyor, YPG’nin PKK’nın bir uzantısı olduğunu ifade ederek ABD’nin isteklerine cevap vermemiş gözüküyor. Ancak YPG’yle olan sorunun çözülebilmesi için Türkiye’nin Esad’la, Suriye rejimiyle ilişki kurması gerekiyor. Ama Türkiye Esad karşıtlığını koruyarak dolaylı şekilde ABD politikasına da hizmet etmiş oluyor...”
Türkiye’nin lehine bir ibare değil yani?
“Hayır, değil tabii. Amerika’nın bakışındaki farklılığı ortaya koyuyor ama Türkiye bu konudaki kararlılığını korumasına rağmen Esad’la olan ilişkisini değiştirmemesi sebebiyle de Amerikan politikasına yani ABD’nin Suriye’yi parçalama bölme, İsrail’in parçalama bölme politikasına da dolaylı şekilde yardım etmiş oluyor...”
Peki ya raporun Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) değinilen kısmında Türkiye’nin FETÖ’yü “terör örgütü” olarak tanımladığı ve bu kapsamda yurt içinde ve yurt dışında yoğun tutuklamalar gerçekleştirdiği belirtilirken, ABD’nin terör örgütleri listesinde olmadığına dönük yapılan vurgu? Öneş devam ediyor:
“FETÖ ve ABD ilişkisi, FETÖ ve Avrupa’daki bazı ülkelerin servislerinin ilişkisi artık ortaya çıktı, biliniyor. Böylesine bir yapı ve ilişkileri sebebiyle doğrudan terörist bir örgüt olarak nitelendirmeleri biraz hukuki sorunlar, ülkeler arası ilişkiler bakımından sıkıntılar yaratabilir. O bakımdan böyle bir değerlendirme yapmaktan çekiniyorlar şimdilik.”
Koruyorlar o zaman?
“Böyle bir karar alınmadığı sürece himaye edildiğini de söyleyebiliriz tabii ki. Çünkü terörist örgüt olarak kabul etmeleri durumunda hukuken bir yükümlülükleri ortaya çıkıyor ki o zaman Türkiye’nin talepleri bakımından çeşitli zorluklarla karşılaşabilirler. O bakımdan şimdilik böyle bir yükümlülük altına girmek istemediklerini gösteriyor.”
İade etmek gibi falan mı?
“Fetullah Gülen’in iade edilmeyeceğini zaten söyledik. Çünkü FETÖ ile kurulan ilişkilerin derinliği böyle birinin iadesini zorlaştırıyor.”
Kullanılmaya devam edileceği anlamında mı?
“Geçmişteki bağlantıların derinliği sebebiyle terörist örgüt sınıflandırması içerisine sokmuyor. Halen de kullanmaya devam ettiğini gösteren emareler var. FETÖ’nün küresel düzeyde çeşitli kuruluşları, okulları faaliyetlerini devam ettiriyor. Ve bu yapının kadrolarından hâlâ yararlanılmakta olduğu kuvvetle muhtemel. O bakımdan böyle bir terörist örgüt yaftasını kullanmıyor şimdilik.”
O yafta olursa neler olabilir hukuki açıdan?
“Terörist örgüt olarak kabul ettiği takdirde hukuken yükümlülük altına giriyor, bir sorumluluğu var o zaman. Hem siyasal hem hukuki açıdan sorumluluklar ortaya çıkıyor. İade sorunuyla karşı karşıya kalıyor ya da FETÖ’nün mali imkânlarının kısıtlanması gibi durumlar ortaya çıkabilir. Böylesine bir mükellefiyet altına girmek istemiyor demek ki. Dolayısıyla, bu konuda hâlâ ısrarcı olması FETÖ’yle olan ilişkilerinin derinliğini gösteriyor...”