Suriye’nin kuzeyinde güvenli bölge tesisi için ABD ile varılan mutabakatta öngörülen Birleşik Müşterek Harekât Merkezi tam kapasiteyle bu hafta devreye girecek. Türkiye 32 kilometre derinlikteki bölgenin YPG/PKK’lı teröristlerden arındırılması ve ağır silahların toplanmasına dönük adımlar atılmasını istiyor. Ki bu bağlamda böyle olmadığında zorunlu olarak tek başına harekât seçeneğinin devreye gireceği de deklare edilmiş durumda… Yani Türkiye açısından beklenti, hatta bir adım sonrasında dönük olası hamle çok açık ve net. Ancak aynısını ABD açısından söylemek mümkün değil. Çünkü ABD bir yandan Türkiye ile anlaşarak müttefiklik(!) ruhu havası veriyor, bir yandan da PKK’nın Suriye uzantısı PYD/YPG’yi silahlandırmaya devam ediyor. Kafasındaki derinlik (5-15 kilometre) planı da malum. Dahası ABD açısından Ortak Harekât Merkezi’nin Türkiye’nin olası bir harekâtını engellemek, TSK’nın hareketlerini izlemek, kontrol etmek amacıyla düşünüldüğü, yani oyalama taktiği olduğu iddiaları da söz konusu. Dolayısıyla bu noktada en çok tartışılan konu da verdiği sözleri tutmama konusunda sabıkası bilinen ABD’nin terör örgütünü kollamaktan asla vazgeçmeyeceği, onun içinde masadaki görüşmelerin boşa zaman kaybı olduğu... Gerçekten öyle mi? Soruya İstanbul Aydın Üniversitesi öğretim üyesi ve strateji uzmanı, emekli Tuğgeneral Dr. Naim Babüroğlu
yanıt veriyor:
“Türkiye son ana kadar biz diplomatik ilişkilere, işbirliğine dikkat ettik, ancak bu girişimlerimizin hiçbiri sonuç vermedi durumuna getirmek istiyor. Diplomatik ilişkileri sonuna kadar kullandık demek uluslararası platformda Türkiye’nin haklılığına, haklarına katkıda bulunur. Türkiye hem ABD’ye hem NATO ülkelerine daha rahat cevap verir. Yani biz sürekli ABD’nin bütün önerilerine açık olduk, tartıştık son ana kadar, ancak ABD bütün iyi niyetimize rağmen PYD/PKK’yı korumakta devam etti sorusunun cevabı olur. Ama bu çok uzun sürmemeli. Orada PYD/PKK tahkimat yapıyor arazi kazıyor mayın döşüyor zırhlı araç desteği alıyor korugan yapıyor. Türkiye’nin olası operasyonuna karşı direnç sağlayacak bu sistemleri geliştirmesine müsaade etmemek lazım.”
ABD’nin masadaki önerisinin güvenli bölge değil tampon bölge olduğunu belirten Babüroğlu devam ediyor:
“ABD’nin kafasındaki plan PYD/PKK’yı meşrulaştırma adımıdır. Zaten orada bir devletçik kurulmuş. Bu devletçikte 60 bin silahlı terörist maaş alıyor 30 bin polis var ve 140 bin kamu görevlisi maaşlı. ABD’de şu anda bu devletçiğin doğumuna ebelik yapıyor. ABD’nin görüşmelerdeki
amacı bu. Türkiye bunu bilmeli. Dolayısıyla bu görüşmeler uzun sürmemeli Türkiye açısından.”
Operasyon geliyor yani?
“Operasyon yapılmadır diyorum. ABD’nin bu kadar zaman kazanma, oyalama stratejisine dur denmelidir. Bir devletçiğe ebelik yapan bir devlete dur denmelidir diyorum. Göz göre göre bu doğum gerçekleştirilmemelidir diyorum. Ama operasyon olursa gerginlik had safhaya ulaşacak, ekonomik, silah, CAATSA yaptırımları olacak. Türkiye’nin bu maliyeti hesaplamış olması lazım.”
Yapmazsa?
“Yapmazsa bu devletçiğin ebelik görevini yapan ABD bu görevi ifa ederek bu devletçiği doğurtacak. Onun için Türkiye bu operasyonu yapmalıdır. Yapmayacaksa bir tek konu kalıyor. Rusya, İran, Suriye ile görüşerek ‘Bu PYD/PKK sizin içinde tehdit, beraber etkisiz duruma getirelim’ diyecek. ABD’nin Suriye’deki varlığını
Rusya’da, İran’da, Suriye’de istemiyor zaten.”
Sözü edilen B ya da C planları bu olabilir mi?
“Ortak operasyon demiyorum. Diplomatik görüşmeler başlar Adana Mutabakatı devreye girer. Ve Suriye güneyden, Türkiye kuzeyden bir operasyonla PYD/PKK zamanla etkisiz duruma getirilir, yani sıkıştırılır...”