Ankara-Şam hattında yeniden normale dönüş, konuşulan “liderler zirvesi” olasılığının gerçekliğe dönüşebilmesi, Esad açısından tam bir samimiyet sınavı… Olursa da devamı yine doğrudan Esad’ın tavrı ve samimiyetine endeksli. Esad gerçekten ülkesinin toprak bütünlüğünü düşünüyorsa, halkının tamamını kucaklamak istiyorsa yapacakları belli. Öncelikle terör örgütüne karşı ortak mücadele, sonrasında da el birliğiyle ABD’nin bölgeden postalanması. Putin de biliyor ki Türkiye olmadan ABD’yi Suriye’den kimse sökemez… Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un da “Türkiye’nin bölgedeki terör tehdidinin ortadan kaldırılması için uğraştığını” vurgulayarak terör örgütü PKK/YPG’ye ABD’nin Afganları bir gecede nasıl yalnız bıraktığını hatırlatıp “Washington’a güvenmeyin” uyarısının nedeni de bu zaten. Elbette Lavrov’un bunları dile getirmesi önemli, gerçeği de söylüyor, Türkiye her hal ve şartta terör tehdidini ortadan kaldıracak ama bu noktada akla gelen asıl kritik soru da şu:
Terör örgütüne karşı verilecek olan mücadelede Rusya da aynı pencereden bakacak mı? Türkiye’nin güvenlik endişelerini samimi olarak paylaşacak mı?
★ ★ ★
Paylaşmadığını biliyoruz… ABD ile Rusya birbirine hasım, düşman ülkeler, vekiller üzerinden birçok yerde de savaşıyorlar ama söz konusu terör örgütü PKK/YPG/PYD ya da türevi SDG olduğunda dirsek temasındalar zira. Hatta aralarında bir anlaşma, gizli müttefiklik durumu var… Bir kere ne ABD ne de Rusya masum sivilleri ve çocukları katleden bu alçaklara hâlâ terör örgütü demiyor, diyemiyor… Araçsallaştırdıkları PKK/YPG’yi kendi çıkarları doğrultusunda kullanıyor, hatta bu kirli ilişkiyi sürdürmek adına teröristlere kol-kanat germe açısından birbirleriyle yarışıyorlar. ABD pervasızca desteklediği, silahlandırdığı terör örgütüne meşruluk kazandırmak istiyor ve bunu gizlemiyor. Rusya da PKK/YPG/PYD kartını ABD’ye kaptırmamak için Şam rejimiyle teröristleri entegre etmeyi düşünüyor, buna dönük olarak da görüşmeler yapıyor. teröristlerle bağlantıyı kesmiyor. Açıkçası Türkiye terör örgütünü etkisiz duruma getirmeye çalışırken yaptıkları mutabakata bile uymayıp sözlerinde durmayan aktörlerden ABD, terör örgütünü yeşertmek, güçlendirmek için uğraşıyor, diğer aktör Rusya ise o gücü kendi kontrolü altına almak istiyor. Bu çelişkili durumu fırsat bilen teröristler de bölgeyi istikrarsızlaştırmak ve Suriyelilerin eve dönüşlerini engellemek adına her türlü alçaklığı yapıyor. Esad’ın ise kendi topraklarında bir terör devletçiği, yapılanması olmuş, olmamış umurunda bile değil. Zaten olsa konu bu noktalara gelmezdi...
★ ★ ★
Yani Ankara ile Şam arasında bağlantı kurmaya çalışan ve sürekli Adana Mutabakatı’nı gündeme getiren Moskova da ikili oynuyor aslında. Özellikle de terör örgütü PKK/YPG/PYD’nin bölgeden tamamıyla temizlenme durumu söz konusu olduğunda… Yoksa normalde akıl “teröristlerin temizlenmesi, ABD’nin de bölgeden defedilmesi demek, bu Rusya’nın işine gelir” diyor. Bu durumda da Rusya’nın Türkiye’nin yanında yer alıp, “açtım hava sahasını” deyip iyi niyetini göstermesi gerekiyor. Ama Rusya demiyor. Çünkü ABD’nin Suriye’deki en güçlü yerel müttefiki olan terör örgütü PKK/YPG; Rusya ile de eskiye dayanan, güçlü ilişkilere sahip. Mesela Moskova’da teröristbaşı Öcalan’ın posterlerinin asılı olduğu büroları var, meşru faaliyet gösteriyor.. Yine Lavrov, PYD/YPG üyelerini bir otel lobisinde değil, Dışişleri Bakanlığında kendi makamında kabul ediyor. Bu ne demektir? Ben seni meşru muhatap olarak görüyorum. Dolayısıyla söylem ve eylem arasında bir çelişki olduğu da açık. İki ülke arasındaki bu çekişme, ortak sevda(!) da terör örgütü PKK/YPG’nin işine yarıyor...Ve hem ABD hem de Rusya teröristleri korumak adına hiç utanmadan sıkılmadan sütre gerisinde el birliği yapıyorlar...Böyle bakıldığında da Ankara-Şam teması kadar Rusya’nın bakış açısında değişiklik de şart. Kısacası; Rusya’nın Esad’ı ikna etmek için aracı olması, baskı yapması önemli ama daha önemlisi Moskova’nın da terör örgütünü terör örgütü olarak kabul edecek bir noktaya gelmesi...