PKK eşittir PYD ya da YPG veya olası diğer türevleri. Aslında bunu en iyi bilen de ABD ama o sadece PKK’ya terör örgütü diyor, diğerlerini ise farklıymış gibi yutturmaya çalışarak silahlandırdı, silahlandırıyor. Ve PYD/PKK’dan devletçik kurma hedefindeki kirli oyunlarına tam gaz devam ediyor. Aynı ABD şimdilerde de Irak’ın kuzeyindeki PKK varlığına karşı tavır almış görüntüsünde ve PKK’yı bölgeden çıkarmaya dönük adımları destekliyor. Hatta bunu PKK’yı bitirme planı diye dillendirenler de var. Ancak bunun sadece isim anlamında olduğu çok açık ve net. Çünkü ABD’nin asıl derdi, niyeti PKK’sız bir PYD yaratmak. Ya da PKK’yı tasfiye ederek başka isimler altında kafasındaki tezgâha meşruiyet kazandırmak. Yoksa terör örgütünün başı Abdullah Öcalan’ı teslim eden ABD gerçekten PKK’yı bitirmek isteseydi onu ortadan kaldırma imkân ve kabiliyetine her zaman sahipti. PKK kontrol edilebilir coğrafik bir alan içindeydi. Yani ABD isteseydi PKK’yı çoktan sıfırlayabilirdi. Ancak kafasında daha derin oyunlar olduğu için yapmadı, aksine PKK’dan asla vazgeçmedi. Dolayısıyla, varsayalım ismen bitirse dahi, daha sonra yine kullanmak üzere el altından destekleyeceği, koruyup kollayacağı kesin. Yani her zamanki, bildik hikâyeye devam. Niyesini eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş anlatıyor:
“ABD’nin özellikle Ortadoğu stratejisi içerisinde bütün bir Kürt siyaseti var. Bu Kürt siyaseti içerisinde de Ortadoğu’da bir birleşik Kürdistan yapısını kurma isteğinden vazgeçtiğini gösteren hiçbir emare yok. Bilakis, bunun süreklilik kazandığını söyleyebiliriz. Bu Kürt siyaseti içerisinde PKK konusu, Suriye Kürtleri, Irak ve İran Kürtleri konusu çok önemli bir yer işgal ediyor. Ve tabii ki Türkiye’deki Kürtler ABD siyasetinin önemli unsurlarından bir tanesi. Bunların hepsi Ortadoğu’da Kürt politikasındaki ABD yaklaşımından etkilenen güçler. Ama Fırat’ın doğusunu dikkate aldığımızda şunu görüyoruz ki ABD, PKK-PYD karşıtlığı içerisinde sadece Türkiye ilişkilerini dengelemeye çalışıyor. PKK’nın karşısında PYD’yi legalize ederek, meşruiyet kazandırarak bir siyaset oluşturma tavrını zaten görmüştük, bundan sonra da Fırat’ın doğusunda kontrol altına aldığı bölgelerde bir Kürt yapısı özerk ya da otonom veya federal bir yapı oluşturmaya çalışacaktır. Bu arada Irak Kürtleri ile Suriye Kürtleri arasında da bir anlaşma, bir bütünleşme yaratma gayretleri var. Bu gelişmeler içinde PKK’nın varlığını devam ettirip ettirmemesi, isim olarak ortadan kaldırılması meselesi var. Suriye sorunu çözülürken PYD’ye meşruiyet kazandırarak meseleyi çözme gayreti de var ABD’nin. Ancak Türkiye kendi içinde Kürt sorununu çözemediği için bu gelişmelerden maalesef hep zararlı çıkan ülke oluyor.”
ABD’nin hedefi birleşik Kürdistan mı diyeceğiz?
“Evet. Uzun vadeli stratejisi olarak bundan vazgeçmediğini gelişmeler bize gösteriyor. Ama bu birleşik Kürdistan meselesi dediğimiz dört parça: Irak, Suriye, İran ve Türkiye. Dolayısıyla, bunun geçekleşip gerçekleşmeyeceği meselesi biraz bu ülkelerin politikalarıyla da bağlantılı olan bir olay. O bakımdan, Türkiye bu bölgesel gelişmeler ve küresel politikaların bölgedeki etkilerini dikkate alarak kendi içinde demokratik bir Türkiye’yi yaratmak zorunda.”
ABD PKK’yı isim olarak bitirmek istiyor yani?
“Evet. ABD zaten Öcalan’ı teslim ettiği zaman bu süreci başlatmıştı ama Ortadoğu’daki Kürdistan politikasını değil. ABD, PKK’yı isim olarak ortadan kaldırmak ancak Suriye’deki ve Irak’taki gelişmelere, PYD’ye meşruiyet kazandırarak meseleyi çözmek ve Türkiye’nin de bu çözümde desteğini almak istiyor. ABD’nin Biden yönetimiyle birlikte özellikle dış politikada demokrasi değerlerini ön plana çıkaracağı ve bir imaj düzeltmesi gayreti içerisine gireceğini bekliyoruz. Zaten bunun işaretleri de var. Ancak ABD bunu yaparken bölgesel, küresel, siyasi çıkarları için stratejik hedeflerinden vazgeçtiği gibi bir sonuca da ulaşmamamız gerekiyor. Yine Ortadoğu bölgesinde özellikle bizim içerisinde olduğumuz yakın çevrede hedefleri devamlılığını koruyor. Onun için de bu gibi örgütlerden yararlanmaya devam edecektir.”