ABD’nin PYD/YPG ve Suriye politikası tam anlamıyla yalandan burnu uzayan Pinokyo serisi gibi. Özellikle de Türkiye-ABD ilişkilerinin normalleşmesine dönük çözüm görüşmelerinin öncelikli gündemi Menbiç açısından. Çünkü ABD defalarca terör örgütü YPG/PKK’nın Fırat Nehri’nin batısına geçmeyeceği sözünü verdi. Ancak sözünde durmayıp YPG’li teröristleri, 2016 yazında nehrin batısına ilerletti. Sonrasında da ABD’nin ikinci yalanı geldi ve DAEŞ’in Menbiç’ten çıkartılmasıyla YPG/PKK’nın buradan çekileceği şeklinde Türkiye’ye yeni bir güvence verdi. Tabii bu güvencesi de boşa çıktı. Dahası, ABD, Fırat Kalkanı Harekâtı’nın dayandığı Menbiç sınırlarında terör örgütünü korumak adına kendi askerlerini konuşlandırdı, bayrağını sallandırdı. An itibarıyla da durum öyle... Yani ABD hâlâ teröristlere hamilik yapıyor. Bu arada da Afrin’den sonra hedef Menbiç diye kararlılığını çok net ortaya koyan Türkiye’yi engellemek adına yalanlarına devam ediyor. Örneğin, ABD Menbiç’ten vazgeçebilir iması ya da Tillerson’ın yaptığı YPG’yi Menbiç’ten çıkaralım, kentin yarısında güvenliği ABD, yarısında da Türkiye sağlasın teklifi gibi. Yani tamamen zaman kazanmaya odaklı kirli bir tezgâh daha söz konusu. Şöyle ki;
ABD “Suriye içerisinde özerk bir bölgeye karşıyız” gibisinden laflarla aynen 1991’de olduğu gibi oyalama taktiği uyguluyor. Bir yandan da Afrin’e güneyden takviye teröristler göndererek, Türkiye’nin harekâtını zorlaştırmaya çalışıyor. Amacı da Türkiye’yi pazarlık masasında sıkıştırıp, Afrin’e karışmıyoruz, Menbiç’ten de PYD’yi göndeririz ama Fırat’ın doğusuna gelme diye kurulacak bir devletçiğe razı etmek.
Açıkçası, ABD’nin Fırat’ın doğusunu terk etmesi, bir Kürt devleti kurmaktan vazgeçmesi söz konusu değil. Bu çok net görünüyor. O bölgede kurduğu 20 tane üs ve bunların geçici falan değil, daimi olması da bunun kanıtı. Peki, bu durumda Türkiye ne yapacak ya da yapmalı? Soruya üst düzey bir askeri yetkili yanıt veriyor:
“Türkiye’nin İdlib’e müdahalesi, El Bab’a kadar inmesi, Afrin’e gelmesi çok önemli ama bunlarla beka sorunu çözülmez. Bu tehdidi tamamen ortadan kaldırmak için Türkiye’nin güneyinde ABD’nin kontrolünde bir PYD devletinin kurulmaması gerekir. Türkiye bunu nasıl önler? Ordusunu daha da güçlendirerek, özellikle de o bölgedeki hava sahasını kontrol edecek sistemler açısından. Yani füzesavar füzelere ihtiyaç var. Çünkü eninde sonunda biz Fırat’ın doğusunda ABD’nin desteğindeki taşeronlarıyla savaşacağız. Bu net olarak görünüyor. Türkiye’nin buna hazırlık yapması lazım. Ayrıca da bu konuda Rusya, İran, Irak ve Suriye devletiyle iş birliğini sağlayacak bir alternatif çözüm bulması gerekiyor.”
Özetle, ABD’nin gerçek niyeti belli... Türkiye’nin güçlenmemesini ya da kendi kontrolünde kalmasını istiyor. Dahası, Fırat’ın doğusundan çekilme gibi bir düşüncesinin olmadığı da ortada. O nedenle de Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi adına öngörülen temaslar sürecinde ABD’nin Pinokyo serisine yeni eklemeler yapacağı çok açık. Tabii Türkiye’nin bunun farkında olduğu ve teröristleri temizleme kararlılığından asla taviz vermeyeceği de...