Türkiye’nin Suriye’de tavrı çok net. Sınırında terör ordusu, terör yapılanması, yani PYD/YPG’yi istemiyor. Dolayısıyla da komşuda parçalanma değil, toprak bütünlüğünden yana ve kartlarını açık oynuyor. Aslında son günlerdeki çelişkili açıklamalarıyla kafa karışıklığı algısı yaratan ABD’nin tavrı da çok net. O da başından beri sorulduğunda “Bağımsız bir Kürt girişimini desteklemiyoruz” diyor ama fiiliyatta açıktan silah yardımıyla terör ordusu kurma, dahası onları devletleştirme çabası veriyor. Yani O’nun da kartları açık. O nedenle de ABD’nin sınır gücü ya da ordu kurulacak-kurulmayacak gibisinden açıklamalarını geri adım veya yumuşama olarak nitelendirmenin anlamı yok. Hatta dün konuştuğum MİT eski Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş’e göre bu açıklamalar bilakis ABD’nin kararlılığını, hedeflerini daha yumuşak sözlerle şekillendiren bir arayış ve Türkiye ile ilişkilerde alçak seviyeli bir iniş yaratma gayreti. Ve ABD’nin 1990’da başlayan Ortadoğu’yu yeniden şekillendirme, İsrail’in güvenliğini sağlama, sağlamlaştırma nihai hedefinde hiçbir değişiklik söz konusu değil. Dahası, PYD/YPG konusunda Rusya’ya da güvenmemekte yarar var. Niyesini Öneş anlatıyor:
“Silahlandırılması, silahların boyutu ve sınır muhafız gücünün teşkili meselesi bize muhtemel Suriye şekillenmesinde PYD/YPG’nin otonom, özerklik veya federasyon şeklinde bir yapıda yer alacaklarını gösteriyor. Rusya ise ABD’nin Kürtler üzerindeki artan himayesinin karşısında Kürtlerle olan ilgisini devam ettiriyor ve Suriye’nin toprak bütünlüğüne evet ama toprak bütünlüğü içinde bir federal özerlik yapısı olabilir havasında. Türkiye bunu önleyebilmek için harekat yapma kararlılığını göstermekte ancak benim endişem, kendi Kürt sorununu çözemediği, bu konuda yeterli siyaset üretemediği için Afrin’e yapılacak bir müdahale ABD’nin şekillendirdiği Kürt unsuruna bir statü kazandırma çalışmalarını engellemeyecektir. Ve ABD-Rusya arasında da Türkiye ilişkileri her iki tarafta da ne olursa olsun küresel çıkarlar bakımından bir denge unsuru olarak ortaya çıkacak statü Suriye’de ve onunla bağlantılı Irak’ta bir Kürt bir unsurunun Akdeniz’e açılışının işaretlerini vermektedir.”
Bu PYD konusunda ABD ile Rusya anlaşabilirler anlamına mı geliyor?
“Ortak denge bulacaklardır, ben öyle görüyorum. Aralarında sağlayacakları dengeyle böylesine bir gelişme ortaya çıkma ihtimali güçlü. Biz Suriye’yi işgal etmediğimize, edemeyeceğimize, bölgeden çıkacağımıza göre Astana ve Soçi süreçlerinden sonra Cenevre’de bir Federal Suriye ya da devlet yapısı içinde otonomi, özerklik gibi çoklu kimliğe dayanan bir idari yönetim şekliyle karşı karşıya kalacağız gibi geliyor bana.”
Sahadaki bu kadar çabadan sonra masada sıkıntı olabilir yani?
“Mevcut gelişmeler içerisinde olma ihtimali çok fazla. Çünkü PKK’yla bağlantılı ya da aynı örgüt diyebileceğimiz PYD/YPG’nin kazanacağı statünün tayininde Suriye yönetimi de esas belirleyici olma durumunda ve biz ise Suriye yönetimiyle doğrudan ilişki kurmadan Rusya, İran aracılığıyla gelişmeleri dolaylı takip ediyoruz. Bu Türkiye’nin bugün büyük eksikliğidir...”